Uzun süren bir Roboski

Roboski katliamının üçüncü yılını geride bıraktık geçen hafta.

Önümüzde ise gün be gün, tek tek, bir bir ve sınır boyu Roboski biriktiriyoruz.

Adına sınır ölümleri deniliyor. İşçi ölümleri, çocuk ölümleri, kadın ölümleri gibi bir de sınır ölümleri. AKP, her halktan, her cinsten ancak tek bir sınıftan bir ülkeyi ölüme yazıyor.

Sınır ölümlerini duyan var mı?

Roboski’yi unutmazken, Van’da İran sınırındaki vurulmuş bedenleri hatırlatmak, hesabını sormak boynumuzun borcu olmayacak mı?

Suç şebekesi AKP’nin sorumluluğundaki ölümlerin kategorisi deşildikçe ağırlaşmıyor mu?

Şu tabloya bir bakın…

Sadece AKP döneminde, 12 yıl boyunca, sınırda kaçakçılık yaptıkları gerekçesiyle 43 kişi Türk ya da İran askerleri tarafından öldürüldü. Bunlar resmi rakamlar. Kurtlara yem olmuş bedenleri henüz sayamıyoruz.

Suçu ve suçluyu mu övüyorum yoksa ben şimdi? Bazılarına göre tam da öyle yapıyorum.

“Ne yani sınırdan herkes elini kolunu salya sallaya mı geçecekti?” “Kaçakçılığa prim mi verilecekti?” “Eşkıyaya yol mu açılacaktı?”

Keşke “suçlu” olarak kalsalardı, yaşayabilselerdi de o tartışmayı öyle yapsaydık. Suçu ise övüyorum evet.

Bu öyle bir suç ki, AKP’ye ne kadar övgü dizsek az.

Bu insanlık suçunu, yargısız infazı kolaylaştırmak da önemli bir yetenek, sistem işi olsa gerek. (Bu kadar övgü yeterli sanıyorum)

Örneğin,

İran sınırında, sağır olmasına rağmen “dur” ihtarına uymadığı için askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren Haşim Beyazgül için AİHM’in verdiği, “Askere verilen geniş yetkiler nedeniyle ölümün gerçekleştiği” kararının üzerine yatılması…

Özalp’in Yukarı Turgalı köyünde 26 Haziran 2010 tarihinde gittiği İran’dan dönen 2 çocuk babası İslam Kesici’nin, sınırı geçtikten sonra vurularak öldürülmesi üzerine askeri savcılığın Genelkurmay Başkanlığı’ndan istediği soruşturma izni verilmemesi…

Sınır cinayetlerinin nerdeyse bir cezasızlık kuralına bağlanması ustalıkla yapılan bir görevi kötüye kullanmadır. Kasten adam öldürmedir. Yargısız infazdır. Bu konuda TBMM çatısı altında verilen yazılı ve sözlü soru önergelerine verilen cevaplarda Türk askeri tarafından öldürülenler için verilen tazminatlardan, İran askerleri tarafından öldürülenler için alınamayan tazminatlardan bahsedilmesi ise bu ölümlerin sür git devam edeceğinin baştan itirafıdır.

Yargısız infazlar bu ülkede hep emekçileri vurur. Ya da emekçilerin haklarını savunanları…

Sınır boylarındaki ticaretten kârına kâr katanların, siyasetten rant elde edenlerinse karınları tok, sırtları pektir. Kimi dönem iktidardaki partiye yanaşırlar, kimi dönem güç kimdeyse onun adamı olurlar. Ve çarkları döner gider… Az sayıda insanın zenginliği, çok sayıda insanın yoksulluğu ve bazen de hayatları üzerine kuruludur.

Bu sömürü ve ölüm düzeni değişir mi?

Değişir elbet. Sömürü çarkı kırılıp, sınırda ölmek zorunda kalanlar eşitlik ve özgürlük ülkesinin sınırlarının da gerçek sahibi olduğunda artık bilin ki bu düzen değişmiştir.