Sosyal devlet ilkesi gereği tazminat hakkının gaspı nasıl olur?

16  Ekim 2020 tarihinde İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi TBMM’ye sunuldu.

Kanun teklifinin genel gerekçesinden yani bu düzenlemenin ne için yapıldığının anlatıldığı kısımdan bir bölüm şöyle;

“Koronavirüs salgınının istihdam üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması, salgın nedeniyle işçi ve işverenler üzerinde oluşan yükün sosyal devlet ilkesi gereğince paylaşılması ve giderilmesi, normalleşme sürecinde hareketlenecek ekonomik aktivitenin istihdamla desteklenmesi, istihdamda devamlılığın sağlanabilmesi amacıyla destek tedbirleri düzenlenmektedir.”

Sosyal devlet ilkesi gereği işçi üzerindeki yükün azaltılması…

Teklifin bir bölümüne yakından bakalım. İşçi üzerindeki mi, patron üzerindeki mi yükü azaltıyor karar verelim:

İş Kanunu’nun 11. Maddesinde belirli ve belirsiz iş sözleşmesi tanımlanmış ve objektif bir neden olmadıkça belirli süreli iş sözleşmesi yapılamayacağı belirtilmiştir. Bunun önemini anlamak için yine İş Kanunu’nun 18. Maddesine bakmak gerekiyor.

18. maddede iş güvencesi kapsamında olabilmek için gerekli şartlar sıralanmıştır ve bu şartlardan biri de belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışıyor olmaktır. Maddedeki diğer şartların da sağlanması halinde  işçi iş güvencesi kapsamında sayılır ve işe iade davası açabilme, kıdem ve ihbar tazminatı alma hakkına da sahip olur.

Ayrıca belirli süreli iş sözleşmesi demek, işçinin ne zaman işten çıkarılacağının baştan belirlenmiş olduğu bu sebeple kıdem ve ihbar tazminatı hakkının doğmadığı sözleşme biçimi demektir. Yani belirli süreli iş sözleşmesi işçi aleyhine olan bir sözleşme türüdür. Tam da bu nedenle keyfi olarak yapılmaması gereken bir sözleşme türüdür.

Meclise sunulan kanun teklifinin 28. Maddesinde yukarıda anlatılan İş Kanunu’nun 11. Maddesine bir ek fıkra ekleniyor ve bu düzenleme ile “25 yaşını doldurmamış veya elli ve daha yukarı yaşta olma koşulunu sağlamış” olan işçiler açısından İş Kanunu’nun 11. Maddesindeki “belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilmesi için objektif bir neden olması” koşulu ortadan kaldırılıyor.

Yani yaptığınız işin belli bir zamanda tamamlanması gibi bir durum olmasa dahi, o iş devam etse ve bitmiyor olsa dahi işçi ile belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilir. Yani patron belirli bir süre bu yaş koşuluna uyan işçiyi işe alıp sonra işten tazminatsız atıp sonra yine bu yaş koşuluna uyan başka işçiler ile çalışabilir. Bunun için objektif nedene bir gerekçeye ihtiyaç yok! Bu yaş koşuluna uyan işçiyi bu şekilde çalıştırabilir ve hiçbir tazminat ödemeden işten atabilirsiniz!

Bu maddenin teklifinin gerekçesinde ise “bu kapsama girenlerin istihdam piyasasına girişlerinin daha kolay hale getirilmesi” gösterilmiştir. Tercümesi ise bu yaş koşuluna uyanların güvencesiz ve tazminatsız çalıştırılmasının yasalaşmasıdır.

Özetle koronavirüs salgını başlangıcından bu yana meclise gelen yasa teklifleri ile bugüne kadar işten çıkarma yasağı adı altında ücretsiz iznin işçinin onayına bağlı olmaktan çıkarılıp işçiyi istifaya, tazminatlarından vazgeçmeye zorlama, işçiyi keyfi olarak 1170-TL’ye mahkum etme hallerini gördük. Bütün bunlara gerekçe sosyal devlet ilkesi gereği işçinin hakkını korumak içindi.

Bu kanun teklifi ile de yine sosyal devlet ilkesi gereği işçinin çalıştırılıp tazminatsız olarak işten atılmasının yasalaşmasının yollarının arandığı ve patronlar üzerindeki yükün azaltıldığı açıktır.