Sipariş vermeden önce moto kuryeleri düşünmeye ne dersiniz?

Hava bir anda dönmüş. İnanılmaz bir yağmur var, hem de Ağustos’un ortasında, dışarıya çıkmanız mümkün değil, off ne yapacaksınız şimdi, evde yiyecek bir şey de yok. Hemen girin internete veya en yakın kebapçıyı falan arayın söyleyin yemeğinizi, gelen çocuğa da biraz bahşiş verir rahatlarsınız.

Muhtemelen böyle bir gündü, 18 Ağustos 2019. Dürüm söylemişti evinden yağmurda evinden çıkamayanlar ve onlara dürümü getirmek için motora atlayanın kim olduğunu da muhtemelen merak etmemişlerdi. O motora 16 yaşında, ehliyeti olmayan, bir çocuk işçi bindi. Yoğun yağış altında siparişi teslim etmek için yola çıktı ve bir dolmuşun çarpması sonucu TIR’ın altında kalarak öldü veya öldürüldü! Pek çok haber sitesinde ve gazetelerde ölen kişinin Burak Demir ve yaşının 18 olduğu yazdı. Ama Burak 16 yaşındaydı…

Basit bir internet taraması, onlarca moto kuryenin nasıl yollarda yaşamını yitirdiğini gösteriyor. Önce onlardan bir kısmını, Burak Demir dışında 2019’da yaşamını yitiren (ve biri ağır yaralanan) moto kuryesi kardeşlerimizden benim saptayabildiğim küçük bir kısmını analım,

Samsun'da pizzacıda çalışan motosikletli kurye Tolga Açıcı gece son siparişini teslim edip dönerken motorunun yoldaki çukura girmesi sonucu yoldan çıkıp ağaca çarptığı kazada olay yerinde hayatını kaybetti. 13 Ocak 2019

Antalya'da, park halindeki kamyonete çarpan motosikletli kurye Özgür Öztunç (28) yaşamını yitirdi. 11 Şubat 2019
İstanbul Güngören’de tramvay moto kurye Mihyettin Baltayev’e çarparak motosikleti altına aldı, ayakları kırılan Baltayev ihbar üzerine olay yerine gelen ambulansla Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. 1 Mayıs 2019

İstanbul Maltepe’de kebapçıda motokuryelik yapan 17 yaşındaki ehliyetsiz ve sigortasız Azat Y yönetimindeki 77 DF 351 plakalı motosiklet, seyir halinde olan 34 DP 9235 plakalı minibüsün altında kaldı ve yaşamını yitirdi. 28 Ağustos 2019

Muğla'nın Bodrum ilçesinde kamyonetle çarpışan Murat Ön (26) isimli motosikletin sürücüsü yaşamını yitirdi. Ölen gencin paket servisçisi olduğu ve sipariş götürürken kaza geçirdiği öğrenildi. 1 Eylül 2019

Anahtar Sözcükler Müşteri Memnuniyeti!

Dünya kapitalizminde son yıllarda öne çıkan firmaların ortak özelliği özetle “satış” firmaları olması. Düşünsenize, o kadar otomobil firması, banka ve finans kuruluşu, petrol şirketi arasında Forbes’in 2018 yılı gelire göre yaptığı sıralamada, Amazon 18. Sıradayken, bu yıl 13. Olmuş. Market zinciri Wallmart yine 1. Sırada! Alibaba 182., Facebook 184. En değerli markalar arasında Amazon birinciliğini koruyor. Amaç satmak, daha fazla satmak, satmak için her yolu denemek. Cep telefonunuzdan istediğinizi, belki de istediğiniz süre zarfında satın alabiliyorsunuz, teknoloji, internet, büyük veri, bulut teknolojisi, yapay zeka … Gözlerimiz kamaşıyor, su istiyoruz geliyor, dürüm söylüyoruz geliyor geliyor da geliyor. Peki bunları kim getiriyor? Kapımızı çalan insan, insan emeği, moto kuryeler…

Daha fazla satış yapmak için en önemli sözcükler müşteri memnuniyeti. Kar, yağmur, çamur, fırtına, aşırı sıcak, yoğun trafik bizi ilgilendirmiyor, hemen istediğimiz gelecek, TV reklamındaki gibi Pazar sabahı kıçını kaldırıp bakkala gitmeye üşenen adam sucuğu kapısına getirtecek, mutlu olacak(!) Ortada aslında bir “arzu sanayii” var, tüketim arzularını tatmin etmek isteyen yüz milyonlar, yağmurlu havada kapısında pizza görünce mutlu olan insancıklar.

İşte bu arzu sanayii internetten satış yapan onlarca şirketin giderek global marka olmasını da beraberinde getiriyor. Çoğu kez çalıştırdıklarına köle muamelesi yapan veya onları “freelancer” olarak görüp “işçi-işveren” ilişkilerinin bağlayıcılığından kaçan onlarca firma giderek daha fazla öne çıkıyor. Örneğin Avrupa’da faaliyet gösteren Deliveroo, Justeat, Glovo ve Foodora gibi şirketler, yemek dağıtımı yapan bisikletli motorlu kuryeleri çalışan olarak bile görmemekte. Bu alan “gig economy” bir başka ifadeyle “ bağımsız (freelance) çalışanların ve kendi kendinin patronu olanların yarattığı bir ekonomi modeli” olarak lanse ediliyor. Halbuki Avrupa çapında yemek dağıtım kuryeliği yapanlar kendi aralarında örgütlenmiş ve 2016 yılında Foodora’ya karşı direnişe geçmişlerdi. Bunun gibi firmaların özelliği saat başına ücret vermek değil, işi parçalayıp belli görevler üzerinden “bağımsız/freelance” işler tanımlaması ve buna göre ücret ödemesi. Bir mimarın evinde proje yapması da, part-time olarak çalışan bir üniversite öğrencisinin cep telefonuna indirdiği uygulama aracılığıyla yemek paketi kuryeliği yapması da bu kapsamda değerlendiriliyor.

Türkiye’de faaliyetleri sona eren Uber de, yeni faaliyete başlayan Glovo da bu sistemle çalışıyor. Restoranlara, marketlere veya herhangi bir eve servis şirketine verilen siparişler kuryelerin ekranına otomatik olarak düşüyor, en yakın konumdaki kurye esas alınıyor, siparişi kabul eden kurye ise şirkete gidip ürününü alıyor, teslimat ücreti belirli bir komisyon kesildikten sonra kurye’ye veriliyor. Kendi bisikletiniz, motosiklet veya otomobiliniz ile sisteme giriyorsunuz ve sözde kendi işinizi yapıyorsunuz! Freelance olarak değil de iş akdi üzerinden moto kurye istihdam eden Getir şirketinin ise çalışanlarının nasıl insanlık dışı çalıştığını, bizzat çalışanlar internet üzerinden kendileri anlatıyor.  Bu konuya bir başka yazıda değinmek üzere diyelim ve yine ülkemize ve esas konumuza dönelim.

Satın alıyoruz, kendimizi tatmin ediyor, arzularımızı doyuruyoruz. Sonuçta kapımızı bir moto kurye çalıyor. Bazen yüzlerini bile göremiyoruz kasklarını çıkarmaya zaman bulamıyorlar, hemen teslimatı yetiştirip, yeni bir teslimat için yoğun trafikte, karda, yağmurda yol almak zorundalar. Tanımıyoruz, ne yaparlar, ne yerler ne içerler bilmiyoruz. O kadar uzaklar ki bize. Çoğu kez yabancılaşıyor, “ya bu havada da çıkılmaz yemek söyleyelim en iyisi” darken tamamen onları nesneleştiriyoruz. Örneğin online olarak müşteri temsilcisiyle yapılan bu görüşme, bir moto kuryenin başına gelen kazanın nasıl algılandığını göstermektedir.

Önemli olan müşteri memnuniyetidir gerisi boştur!

Görünmeyen emeği görünür kılmak

Moto kuryeler hem tam gözümüzün önünde hem de hiç görmediğimiz emekçiler. O emeği görünür kılmaya çalışan Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümü Araştırma Görevlisi Akın Özdemir’in makalesinde motorlu kuryelerin çalışma koşullarını, işçi sağlığı ve iş güvenliği koşullarını biraz da olsa görebiliyoruz. Özdemir’in mülakat yaptığı moto kuryelerin anlattıkları, aslında onların neden öldüklerinin de ipuçlarını veriyor bize:

Bakımı yapılmayan, lastikleri yenilenmeyen motosikletler,

Sipariş yetiştirme telaşı (yemek soğumayacak, pizza tam 30 dkda gidecek, yoksa maaştan kesilecek);

Yoğun iş temposu ve yorgunluk,

Olumsuz hava koşullarında çalışma,

Kasksız, eldivensiz çalışma,

Ehliyetsiz işçi çalıştırma,

Çocuk işçilik (Burak Demir 16 yaşındaydı!)

Bunlar ilk olarak göze çarpanlar, bunların yanısıra patronun baskısı, müşterinin kötü muamelesi, trafik ortamındaki gürültü, toz, sıcak kaynaklı stres… Özdemir’in makalesindeki kişisel görüşmeleri aynen aktarıyorum:

“Baskı var üzerinde. Yemek soğumasın sipariş zamanında ulaşsın diyorlar ama birde güvenliği var bu işin. İlk pizzacıda başladım ben bu işe. 45 da-kikada götüreceksin. Yoksa bedava diyorsun. Hadi yolda düştün, trafik sıkıştı vs. 2-3 kere geç kalırsa siparişler maaşını bahşişini kesmekle tehdit ediyor. Sende hızlı sürüyorsun motoru. Beceremezsen yenisini alırım diyor”  

“Motorla trafiktesin bütün gün. Trafik başlı başına bir stres zaten. Korna çalar, seni aynadan görmez. Bak yollara dikkatlice kaç tane motor kazası göreceksin bakalım. Yarısı bizim çocuklar”

“Müşteriyle uğraşmak zor. Bir sıkıntı oldu mu senden bilir. Sana söylemi-yorum bunları ama sensin temsilcisi ilet derler. Seninle alakalı olsun olmasın. Birisi sesini yükseltiyorsa, surat asıyorsa karşında orada canım sıkılır. Kavga eden, sarhoşuyla hırsızıyla uğraşan arkadaşlar var”

Anadolu Ajansı’ndan Etem Geylan’ın görüştüğü 22 yıllık Mustafa Özdemir, çalışma yaşamı boyunca yaptığı kazaların 500’ü geçtiğini söylüyor, nasıl koşullarda çalıştığını anlatıyor :

“Eksi 5 derece durduğunuz yer, motosiklet üzerinde eksi 15 derece oluyor. Yılın 365 günü motosiklete biniyoruz, sadece hava güzel olduğunda değil. İnsanların ekmek almak için bile dışarı çıkmaya üşendiği havalarda biz 8-10 saat kuryelik yapıyoruz. Neden? Ekmek parası kazanmak için. İnsanlara anlattığımızda onlara çizgi film gibi geliyor, görmedikleri yaşamadıkları için. Siparişi yerine götürdüğümüzde bizi kar tutmuş bir halde gördüklerinde anlıyorlar ne zorluklarla çalıştığımızı."

Moto kuryelerin kim olduğu, mesleğinin ne olduğu bile yeni tanımlandı diyebiliriz. MYK Motosikletli Kurye Çalışma Grubunun katkıları ile hazırlanan Motosikletli Kurye (Seviye 3) Ulusal Meslek Standardı 29 Kasım 2017 tarihli ve 30255 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti, buna göre meslek tanımı şöyle:

“2.1. Meslek Tanımı

Motosikletli Kurye (Seviye 3); iş sağlığı güvenliği, çevre koruma ve trafik kuralları ve güvenli sürüş teknikleri çerçevesinde; kendisine teslim edilen gönderiyi yerine motosikletle ulaştırma amacıyla, kuryelik faaliyetlerinin iş organizasyonunu, güzergâh belirleme ve ulaştırma faaliyetlerini gerçekleştiren, iş süreçlerinin kalitesinin artırılmasına ve bireysel mesleki gelişimine yönelik faaliyetleri yürüten kişidir.

Motosikletli Kurye (Seviye 3); kuryelik süreçlerini, ulaşım planına, kalite süreç ve ölçütlerine göre, beraberindeki gönderinin sorumluluğunu alarak gerçekleştirir.”

Meslek tanımı içine de kalite kavramının hemen girdiğini, bunun da müşteri memnuniyetini işaret ettiğini söyleyip devam edelim. Tehlike sınıfı açısından ise, Tehlike Sınıfı Tebliği içinde 53 Kodlu, “Posta ve Kurye Faaliyetleri” altında 53.20.08 koduyla Gıda, mobilya vb. satın alınan şeylere ilişkin evlere dağıtım faaliyetleri (şehir içi yük taşımacılığı ve evden eve nakliyat vb. hariç) tanımı yapılmış ve tehlike sınıfı “çok tehlikeli” değil “tehlikeli” olarak tanımlanmış! Binlerce trafik kazasına ve onlarca ölüme maruz kalan moto kuryelerin tehlike sınıfının tabiri caizse orta düzeyde tutulması ise ayrı bir sorun.

Moto kuryelerin sayısı ise tahmini olarak 30 bini İstanbul'da olmak üzere tüm Türkiye'de 100 bin civarında. Bu alanda örgütlülük yok sayılabilir. (Moto kuryelerin 2007 yılında kurdukları “Motosikletli Kuryeler Derneği'” var, ayrıca toplamda 5 sendikası ve 381 üyesi olan Birleşmiş İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na bağlı görünen 43 üyesi olan Motorlu Kurye İşçileri Sendikası da (MOTO-KUR-SEN) bulunuyor.)

Onbinlerce moto kuryenin büyük bir kısmının örgütlülüğü yok, sigortası yok, işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimi yok, kişisel koruyucusu yok, motorunun bakımı yok… Ama onlar için kar, yağmur, çamur, trafik, baskı, stres, yaralanma ve ölüm var ve olmaya da devam ediyor.

Ne dersiniz, sipariş verirken bir kez daha düşünelim mi?

Kaynaklar

https://portal.myk.gov.tr/index.php?option=com_meslek_std_taslak&view=taslak_listesi_yeni&msd=2

ÖZDEMİR, A. Tüketim Toplumunda Müşteri Memnuniyeti ve Çalışanların İş Güvenliği: Moto-Kuryeler Üzerine Bir Alan Araştırması.  Sakarya Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, Seçme Yazılar, 249

https://www.aa.com.tr/tr/zorlu-meslekler/iki-teker-bir-can/1193449