Uyumamak için direnen kızım yan odadan sesleniyor: "Rüya göremediğim için uyumak istemiyorum!" Derdi annesiyle ve babasıyla daha fazla vakit geçirmek olan yavrumun yanına koşuyorum. Bir hikȃye daha okuyup onu sakinleştirmeye çalışıyorum. Odasından çıkarken "Ya kötü bir rüya görürsem?" diye soruyor. Tekrar baş ucuna gidip saçını okşadıktan sonra "Uykuya dalmadan önce seni ne kadar çok sevdiğimizi düşün, o zaman kötü rüya görmezsin," diyorum.
Çalışma odasına dönüyorum, bugünün yazısını yetiştirmem lazım ama zihnimi toparlayamıyorum. Gerçi bu durumu uzun zamandır yaşıyorum, zihin karışıklığı her sabah yeni bir kedere salındığımız bu akla ziyan memlekette soluk alıp vermenin bedellerinden biri sanırım. Masamda birkaç gündür özellikle bazı bölümlerini açıp açıp okuduğum bir kitap var: "Rüyanın Psikolojisi"
"Rüya görmek, özgürlük, fantezi ve yaratıcılığın birbirlerini doğurduğu bir alana girmektir. Evet, özgürlüğün de olduğu bir alandır çünkü zihnimiz carte blanche'tır1; amaç ve niyetlerimizle ilgilenmeden, toplumsal ya da fiziki çevrenin beklentilerini dikkate almadan maruz kaldığı her şeyi yansıtır," (Montangero 2016: 9) sözleriyle açılışı yapıyor yazar ve sınırsız özgürlük alanıyla ilgili bizi düşünmeye davet ediyor. Nasıl oluyor da rüyalarla gerçekleri birbirine karıştırıyoruz? Neden şu ya da bu rüyayı görüyoruz? Niçin rüya görüyoruz? Rüyalar bilimsel düşünceyle incelenebilir mi? Rüyaların açıklanmasında nörobiyolojik keşiflerin getirileri nelerdir? Niçin rüyaların yapıları öykülere benzer? En sık rastlanan düşsel içerikler nelerdir? Yazarın bilimsel yöntemlerle yanıtlamaya çalıştığı sorular böyle uzayıp gidiyor.
Düne kadar rüya görmediğini sanan yahut gördüğü rüyayı hatırlamayan biri olarak uyku evreleri ve kaliteli uyku hakkında pek çok bilgi edinince hayrete düşüyorum. Zihnim tarumar ya, bunları gözden geçirirken Yunan mitolojisine dalıp gidiyorum. Hypnos'un (Uyku) ve Nyx'un (Gece) oğlu Morfeus'u kanatlarını hızla çırparken ve uyuyan insanları elindeki haşhaş çiçeğiyle okşayarak rüya görmesini sağlarken hayal ediyorum. Sanırım ben hep Lethe'nin unutmaya neden olan sularından içiyorum.
Yazarın da belirttiği gibi rüyaların işleyişine ve nedenlerine ilişkin pek çok varsayım bulunsa da rüyalarda bir genelleme yapılamaz. Fanteziler, korkular, endişeler, yaşanmışlıklar yer alır rüyalarımızda. Yaratıcı rüyalar gören insanlar da varmış. Derler ki, Edgar Allan Poe öykülerini rüyalarından ilham alarak yazmış, Otto Loewi sinir akımına ilişkin araştırmaları rüyasından esinlenerek sürdürmüş ve akımdaki aktarımın kimyasal tabiatlı olduğunu ortaya koyarak 1936'da Tıp ve Fizyoloji dalında Nobel Ödülü almış.
Yazar; "Şiddet içeren rüyaların görülme oranı Amerika'da yaşayan kişilerde, işlenen suçların ya da cinayetlerin çok daha az görüldüğü İsviçre ya da Hollanda gibi ülkelerde yaşayanlarınkine göre çok daha yüksektir (özellikle erkeklerde). Kültürlerarası bu farklılıklar, insanın uyanıkken ve uykudayken yaşadığı zihinsel durumlar arasındaki sürekliliği gösterir. (...) Gazze şeridinde yaşayan Filistinli çocukların rüyaları, Ürdün bölgelerinde yaşayan Filistinli gençlerin rüyalarına göre çok daha fazla şiddet ve tehlike içerir," (Montangero 2016: 72) derken rüyalarda yaşanmışlıkların ne denli baskın olduğunu vurguluyor.
Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımızda daha sık rüya görür ve gördüğümüz rüyayı çoğu zaman kolaylıkla hatırlarız, çünkü merak ve arzu rüya görmeyi kamçılar. Yaş ilerledikçe endişeler, gündelik hayhuy, yorgunluk, bıkkınlık bu durumu olumsuz etkiler. Kendimden biliyorum. Rüya görüyorsam da hatırlamıyorum artık. Ama kȃbuslar mıh gibi aklımda. Patlayan bombaları, masum yavrucukların yanan bedenlerini, gözünün yaşı dinmeyen anneleri unutamıyorum. Günün geceye kavuşmasıyla yorgun düşen zihnim bu akla ziyan ülkede yaşananlarla yoğruluyor elbette. Ve her kȃbusta fonda bir ses var. Kimi zaman 21. yüzyılda olmamıza rağmen elektriği olmayan köydeki adama "Loş ışıkta romantizm yapın!" diye bağırıyor, kimi zaman ay sonunu zor getiren vatandaşa "Dolarları bozdurun, iki arabaya gerek yok, birini satın, tasarruf yapın!" diye haykırıyor.
Korkulu rüya görmektense uyanık kalmak iyidir ama biz rüyasız kaldık bu adamların sayesinde. Çocuklarımız büyüdüğünde de rüya görebilsin diye gerçek dünyayı yaşanılır kılmaktan başka çaremiz yok.
Kızımın odasına gidiyorum sessiz adımlarla. Yüzünde tebessüm var, bütün çocuklar gibi masum. Belli ki rüya görmekte. Ah, ah! "Serin bir rüyanın hatırınadır / çektiğim dünya ağrısı."
* Birhan Keskin.
- Rüyanın Psikolojisi - Rüyalar Hakkında Her Şey, Jacques Montangero, Çev: İsmail Yerguz, Say Yayınları, 2016.
1. Sınırsız özgürlük alanı