Saray seçimlere normal yoldan gitmeyecekse, ne yapmalı?

Seçim süreci netleştiği, saray blokunun oylarının geri döndürülmesi güç bir eşikte olduğunun iktidara en yakın anket şirketi ORC tarafından deklare edildiği ortamda usta kumarbaz elindeki milliyetçilik kartlarını bir bir çekmeye başladı. 

Hiç bir yabancı güç, ülke halkının en az güvendiği kurumlardan bir olan, "bağımsız Türk yargısı“na, anayasanın emrettiği uluslararası sözleşmelere uyma taahhütünü çiğnememesi gerektiğini hatırlatamaz. Bence de böylesi bir hatırlatma, saray rejiminin başı her dara düştüğünde onun ekmeğine yağ sürmek için anlamsız çıkışlar yapan Batılı emperyalistlerin haddi de hakkı da değil.

Evvelsi gün de Suriye ve Irak’a sınır ötesi operasyon tezkeresi CHP ve İYİP’in arasında bir ayrışma yaşanacak şekilde kabul edildi. Tabii, burda da Millet İttifakı içinde derin devletin kendilerine bakan unsurlarını tamamen saray blokuyla başbaşa bırakmama noktasında bir görev paylaşımı olma ihtimalini de yabana atmamak gerek. Kontrgerillanın birliğini saray bloku etrafında yeniden dizerek sağlayacak bir savaş atmosferi, sermaye güçlerinin sesini kesmekte Merkellerin AB’sinin verdiği dolaylı desteği kadar önemlidir hattı zatında.

Kuzey Irak’ta PKK kamplarına dönük Bahar aylarından beri büyük bir askeri harekat zaten sürüyor. Buradan Erdoğan’ın arzuladığı müjdeli haberlerin gelmesi şimdilik mümkün gözükmüyor. Bundan daha fazla ses getirecek olansa, kuşkusuz Afrin’den kaçanların sığındığı Tel Rıfat’ın ele geçirilmesi operasyonu. Rusya ya da Suriye’den çok yüksek sesle itirazın çıkmadığı bu operasyonun tozu dumanı arasında, saray blokundaki erimenin durmasının ötesinde, muhalefet güçleri ve tabanı korkutulacak, özellikle Bölge illerindeki seçim sandıklarında yapılacak hileler de kolayca gizlenebilecek. İktidarın hesap bu. Bu oyunu değiştirmenin yolu, tezkere karşıtı muhalefetin yaratılacak milliyetçi-militarist ortam karşısında kararlı bir duruş sergilemesi. Fakat, baskın bir seçimde bu kararlı duruşun şiddet dalgası ve sandık hilelerini engellemeye yetip, yetmeyeceğiyse şimdilik belli değil.

EMEKÇİLERİN OLAĞANÜSTÜ HALİNİ YARATMAYI HEDEFLEMEK

Bu tablodan çıkartılabilecek en net sonuç: toplumun büyük bir bölümünü ezdikçe ezen ağır geçim sıkıntısı koşullarında saray blokunun, seçimlere, bir savaş atmosferi yaratarak ve resmi-gayrıresmi silahlı güçlerin devrede olacağı bir şiddet-baskı kampanyasıyla gideceği. CHP’yle İYİP’in koordine ettiği Millet İttifakı, 1 Kasım 2015 Genel Seçimleri sırasındakine benzer bir ürkeklikte, pekçok yolla korkutulacak halkın sağduyusuna güvenerek, bu da geçecek der gibi mi yaklaşacak orası da belirsiz...

Böylesi bir ortamda sosyalistler bu sert olağandışı süreci nasıl karşılamalı? Bence, yaşamak için sosyalizm gerek diyen herkesin önümüzde açılan süreci, seçimlere kadar sürecek bir mücadele kampanyasıyla, hayat pahalılığı ve zamlar altında ezilen, yarı aç, yarı tok yaşayan, ısınamayan, barınamayan geniş yoksul-emekçi kesimlerin olağanüstü halini yaratmayı hedefleyerek karşılaması gerekiyor. Normal bir seçim süreci yürüyormuş gibi bir kampanya yürütmenin, sosyalistlerin son yıllarda binbir emekle büyüttüğü tüm moral üstünlüğü berhava edecek bir sonuç yaratma olasılığının yüksek olduğunu görmek gerekir. Ayrıca, sosyalistler Gezi günlerinden beri kendisine yüzünü dönmüşlerin çoğunun birlikte mücadele içinde görüp, sınamadığı bir noktadadır. Bunun da etkisiyle, şu anda kendisine belirgin bir sıcak ilgi, sempati ve destek olsa da sandıkta bunun realize olmama ihtimalini yabana atmamak gerekir.

Eğer seçimi halkın geçim sorununa-adalet ve özgürlük taleplerine endeksli bir mücadele kampanyasının içinden geçirerek örgütleyebilirse, hem seçim hedeflerine yaklaşacak, hem de Erdoğan rejimi sandıkta devrilmezse, bir sonraki mücadele evresine, daha fazla örgütsel mücadele birikimiyle ve de kendisini pratik faaliyet içinde görüp güvenmiş daha fazla toplumsal ilişkiyle çıkacaktır.

Sonuç olarak, iktidarın seçim kampanyasını savaş ve çatışmalar içinden geçireceği açığa çıkmışken, sosyalist öznelerin bu süreçten başı dik çıkması için önlerinde ikili bir görev bulunuyor: i) saray blokunun fiili şiddeti ve sandık hilelerine karşı açığa çıkacak halk öfkesinin Nisan 2017 ve Haziran 2018’de olduğu gibi sahipsiz kalmasına izin vermeyeceğini açıklamak ve ii) yoksul emekçiler için kara kış anlamına gelen zam yağmurlarına ve hayat pahalılığına karşı bir mücadele kampanyası başlatmak.

AKP’den kopan liberal İslamcıların Deva Partisi İl Başkanları bile insanları hayat pahalılığına karşı sokaklara çağırıyorken[i], gerçekten „sosyalizmden aşağısı kurtarmıyor“ deniyorsa, seçime karşı tavır, yazılı açıklamayla deklare edilen dört maddelik ilkeler metninin ötesine geçmelidir. Normal "demokratik“ bir sathımailde ilerlemeyeceği çok açık olan, seçim sürecini emekçiler ve ezilenlerin olağanüstü haline çevirmek için, Doğu Marmara, Batı-Ege, Ankara-Eskişehir hattı gibi büyük ekonomik havzaların çevresindeki yarı-sınai ve lojistik hinterlanddaki Gebze, Gölcük, Darıca, Adapazarı, Sivrihisar, Eskişehir, Polatlı gibi yerleşim yerlerinde veya İstanbul-İzmir-Ankara‘nın yoksul emekçi mahallelerindeki demokratik-toplumcu güçlerle birlikte "Ekmek-Barış-Özgürlük“ mottolu "barınamıyoruz“ ve "geçinemiyoruz“ vb. üstbaşlıklı kampanyalar örgütlemeyi bir kez daha düşünmeliyiz.

Son bir yılda kendisine geniş bir büyüme-serpilme alanı yakalamış sosyalistlerin bunun hakkını verebilen canlı ve kapsayıcı tartışma zeminleri geliştirip, sol kamuoyunda yakaladığı moral-entelektüel üstünlüğü aktif bir örgütsel hayat içinde üretken bir güce dönüştürmesinin yolu da bu tür kampanyalar ve tüm bileşenleri katan aşağıdan yukarıya forumlarla örgütlenmiş konferanslar düzenlemekten geçiyormuş gibi görünüyor…


[i] Gazete Duvar’ın 26 Ekim 2021 tarihli haberine göre, DEVA Diyarbakır teşkilatı ekonomik kriz ve anti demokratik gelişmeleri protesto için Ofis semtinde eylem yaptı. İl Başkanı Cihan Ülsen, "Sokaklara çıkıp sesimizi yükseltelim çağrısında bulundu. (…) İktidarın insanları sokaklardan alıkoyduğunu söyleyen Ülsen, “Biz buradan herkese sesleniyoruz. İtirazlarımızı yükseltelim. Sokaklara çıkıp var olan sorunları, hukuksuzlukları, adaletsizliği yüksek sesle dile getirelim. Kendi korunaklı mahallelerimizde, evlerimizde yükselteceğimiz itirazlarımızın hiçbir anlamı ve gayesi olmayacaktır” dedi.  Bakınız: https://www.gazeteduvar.com.tr/devadan-cagri-sokaklara-cikip-itiraz-edelim-haber-1539739