Çin'deki yavaşlama uzakdoğu ekonomilerini derinden etkiliyor. ABD ise Merkez Bankası ağzından etkilerin sarsıcı olmayacağını açıkladı. En derin etki, Avustralya, Yeni Zelanda, Malezya gibi bölgedeki hammadde ihracatçılarına, ve çoğu Afrika ülkesine olacak. Japonya'nın zaten başı türlü işlerden belada olduğu için konu, sadece başındaki bela listesine yeni bir madde olarak eklendi.
ABD sarsıcı olmayacağını açıklayadursun, tam altı yıldır bir türlü faiz artıramadığını görüyoruz. Yani krize karşı yaratılan parasal genişleme, bir türlü istenen yatırım artışına yol açmıyor. Yeni yatırım yapılmamasının nedenleri arasında ilk üç sırayı, önce yoğun tekelleşme, sonra hedeflendiği gibi düşmeyen işsizlik ve artan sömürü oranının gelir düzeyini düşürmesi ve son olarak da, bu kısır döngü içinde sıfır faiz ortamının zombi şirketleri ayakta tutması faktörleri alıyor. Sermaye yıkımı olmadan sermaye yenilenmesi gerçekleşmiyor. Peki savaşa ne dersiniz?
Dünya'nın gündeminde Çin'in ekonomik büyümesinin yavaşlaması kadar, hatta daha fazlasıyla hızla silahlanması da yer kaplamakta. Çin, iki yeni uçak gemisi daha yapmaya başlaması ve Doğu Çin Denizini çevreleyen adaları dolguyla büyüterek burayı bir iç deniz haline getirmesi girişimi, Rusya’nın Suriye harekâtından çok daha büyük bir ürperti yarattı. Dolayısıyla maalesef dünyada dönen sermaye başına düşen siyasi gündem sıralamasında Suriye sorunu alta doğru itiliyor. Konunun askeri açıdan önemi şöyle anlatılabilir: On yıl önce ABD savunma harcamalarının yüzde 80’i Irak ve Afganistan hedefliyken bugün yüzde 80’i, Doğu Çin Denizi hedefli. Bölgede ABD’nin tam 10 uçak gemisi bulunuyor. Üstelik aktif durumda olan uçak gemilerinin toplam sayısı 11. (*)
Rusya da aynı gündeme, Hazar Denizi'nden attığı füzelerle ve ABD'nin ve AKP'nin desteklediği muhalifleri vurmasından çok, Çin'e doğru inşa etmekte olduğu ikinci petrol boru hattıyla giriyor. Çin dev bir enerji ithalatçısı olarak en çok hampetrolü Suudi Arabistan, Angola ve Rusya'dan almakta. Rusya, bu sıralamada Suudlar aleyhine ilk sıraya yerleşmek üzere. Şayet trend böyle giderse ve hele de doğalgazda da petrol benzeri bir pazar kayması gerçekleşirse, Çin-Rusya bloğu hem askeri alanda, hem de enerji açısından ABD-AB blokunun tam karşısına yerleşecek ve kapitalizmin en korkutucu hâli olarak vuku bulabilecek bir iki emperyalist kutuplu dünya tasarımı kapıyı çalacak.
Atlantik’in her iki yanındaki düşünce ve medya kuruluşları, Rusya'nın Suriye'de boyundan büyük bir işe kalkıştığı ve zıplayan askeri harcamaların ülkeyi birkaç yıl içinde ekonomik olarak batıracağı kanaatini paylaşmakta. Ülkede savunma harcamalarının milli gelire oranı yüzde 4,5'a ulaşmış durumda, oysa ekonomisi en hızlı toparlanan ülke olan ABD'de bu oran yüzde 3,5. İddialara göre Rusya'nın bütçe ve hatta kayıt dışı silahlanma harcamaları da muazzam ve bu kaçaklarla birlikte silahlanma maliyeti, bütçenin beşte birine ulaşıyor. Ekonomi yüzde 4 küçülmüş durumda ve petrol fiyatı 60 doların üzerine çıkmazsa bu gidişle gerçekten 2016 sonunda Rusya, topu dikebilir!
Ortadoğu AKP’nin devirdiği çamlar sayesinde bizim için hayati önem kazanırken, emperyalizm için biraz kenara kaymakta. Daha bundan birkaç mevsim öncesinde, Rusya'nın Suriye harekatı, İran'la nükleer anlaşma, İngiltere, Fransa ve son örnekte Almanya'nın Ortadoğu işlerine Soğuk Savaş dönemi sonrası ilk kez bu kadar başlarına buyruk dahil olmasına göz yumulması gibi gelişmeleri öngörmek çok zordu. Bugün gelinen noktada gelişmeler, AKP'nin militan politikasının aksine bir "uluslararası detant" eğilimini gösteriyor. Ancak maalesef detant sözcüğünü barış sözcüğüyle eş anlamlı kullanmak mümkün değil. Olsa olsa emperyalist güçler kontrolünde "yeni devlet imalatı" savaşlarından zayıflatılmış devletlerin kabile savaşlarına doğru bir geçiş söz konusu olabilecek.
Ortadoğu ateşinin güneyine doğru sıçraması ise hiç istenmiyor. Örneğin Suud rejimiyle İran'ın dalaşması, veya İran-Irak gelişmelerinin tersine dönmesi petrol fiyatını yeniden zıplatacağından, Çin-Rusya hattı kâbusunu besleyecek.
Özetle Rusya'nın iktisadi açıdan sürdürülemeyecek bir iş yapıyor olduğu savunulabilir. Ama tabloya Çin de katıldığında, bu kaynamanın bir Çin-Rus ittifakını zorlayacağı ortada. Putin, kendi despot rejimini sürdürmek için boyundan büyük Soğuk Savaş hesaplarına kapıldı diye peşin hüküm vermek zor. Hatta başa dönersek, bir yıl sonra batanın ABD olmayacağı da kesin değil!
*ABD’nin 20 kadar uçak gemisi olmasına rağmen bunların tümünün faal tutulması aşırı pahalı olduğu için bütçe kısıtı getirilmiş durumda.