Tarihçi Eric Hobsbawm geçen yüzyılı “aşırılıklar çağı” olarak niteler. Aslında günümüz dünyasının aşırılıkları düşünülürse, Hobsbawm yüzyılı biraz erken (1991’de) bitirmiş görünmektedir. Zira geçen yüzyılın aşırılıkları -köktendinciliğin yükselişi gibi- dönem kapatmış değildir. Erkek egemenliğinin evreninden baktığımızda ise çağımızın çok çeşitli “aşırılıklarından” biri pornografinin yükselişidir.
Yine de “duyarlılık aktivizminin” her türlü tartışmanın önünü kestiği bu tuhaf günlerde pornografiden pek bahsedilemiyor sanki. Oysaki “erkek şiddeti” kendine bir din seçseydi bu pornografi olurdu. Çağa damgasını vurmak isteyen bir din. Bu nedenle 2003’te kurulmuş bir porno şirketine “21. Sextury” adının verilmesi oldukça anlamlı görünüyor.
Abartılı görünmüş olabilir ama bugün “porno endüstrisi” denilen şeyle bir zamanların izbe sinema salonlarına sıkıştırılmış kirli ve de absürd içeriklerin ilişkilendirilmesi mümkün görünmüyor. Çünkü her geçen yıl cirosunu artıran, kar maksimizasyonuna dayalı kapitalist bir endüstriden bahsediyoruz. Öyle ki bugün internetin yüzde 15’i porno içerikle dolu. Bir porno tekeli olan Pornhub dünyanın en çok trafiği olan 35. sitesi. Yani Google Türkiye’den, eBay’den ya da Yahoo’dan daha üst sırada. Sürekli ve sürekli hacmi büyüyen bir pornografik kütle düşünün. Videolarını ardı ardına izlemek 173 yıldan daha fazla sürebilir. Her gün, bir ömür yetmeyecek kadar çok videonun yüklendiği bir site bu.(1)
Elbette pornografi böylesine dev bir kütleye ancak kendi topraklarının ötesine taşarak, tüm dünya hakikatini “pornografik erkek hazzından” geçirerek ulaşıyor. Tüm dünyanın gerçeği onun süzgecinden, erkek şiddetinin erotize edildiği bir elekten geçiyor.
Buna göre her şey ele geçirilebilir, becerilebilir, “s*kilebilir”. Bunun için kimi zaman kadınları, çocukları, etnik nitelikleriyle insanları parçalara ayırmak gerekir. Bedeni parçalara ayırmak, her bir parçayı erkek zevkine uygun bir unsur haline getirmek gerekir. Parlatmalı, sıkılaşmalı, zayıflamalı, şişirilmeli, yağlanmalı, renklenmeli, pürüzsüzleşmeli. Saçlardan ayak ucuna tüm bir beden cinselleştirilmelidir.
Pornografik kurguda kadınlar zaten tam da o anı beklerler. İçten içe isterler. Şiddeti ve aşağılamayı isteyen tuhaf karanlık yaratıklardır onlar.
“Pornografik Internet sitelerinde ‘bandajlama’, ‘vajina elektro şok’, ‘vakum işkencesi’, ‘kayışla dayak’, ‘kalça şaklatma’, ‘boğazına kadar sokma’, ‘kol sokma’, ‘ağlatma’, ‘üzerine işeme’ gibi başlıklarla kategorileştirilen, acı verme, aşağılama ve kadın bedeni üzerinde hakimiyet kurmaya yönelik cinsel pratikler sıkça yer alıyor.” (2)
Pornografi her şeyi ele geçireceğini vaat eder. Boş bir vaat olduğu düşünülmemeli. Zira porno kültürü siyasal iklimle belirgin biçimde örtüşmektedir. Siyasetteki emperyal ya da ulusalcı hınçlar kendini bir de pornografide gösterir. Gündemde “Arap Baharı” varsa “başörtülü kadın pornosu” trend haline gelir, olimpiyatlar etnik hedefli fetih arzularını açığa çıkarır.
Pornografi ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını erotize eder.
Kimileri pornografinin özgürlükçü olup olmayacağını tartışadursun belli ki pornografi birbirini boğazlamak isteyen milletlerin, rutubetli kuytulardaki arzularına yataklık etmeyi sürdürüyor.
Kuşkusuz porno kültürü yalnızca ırkçıların fantezi dünyasına yanıt üretmiyor. Aşırılıklar çağının en gözde unsurlarından biri olarak köktendincilik, radikal İslamcılık bu tabloyu tamamlıyor. Bölgemizde hemen yanı başımızda kurulan köle pazarları her türlü kurguya üstün gelerek aynı porno iklimine tutunuyor.
Aynı iklimi paylaşıp benzer bir örüntü oluşturuyorlar…
“İslamın kızı örtün” diyenle, Pornhub’taki fetişleştirme aynı sekansa denk düşüyor. Yasaklayarak ya da fetişleştirerek kadın bedeni sürekli erotize ediliyor, pornografikleştiriliyor. Bale yapan çocukların bacaklarını sansürlemek, kadın sporcuların bedenlerini, varlıklarını yok saymak aynı erotize etmenin, aynı kışkırtmanın, aynı “becerme arzusunun”(!) dışavurumu oluyor.
Kaynakça:
1-https://www.gazeteduvar.com.tr/forum/2018/04/30/pornhub-siyasal-bilincdisimiz-mi
2-https://bianet.org/bianet/toplum/85055-pornografi-erkekegemenlik-ve-feministler