Oyunu atan hesabını sorsun

HDP'ye oy vermeye karşı çıkanların hiç işlemedikleri bir konu var: Otoritesi yüksek bir ABD düşünce kuruluşu, Mayıs ayı içinde, Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu ve bunu AKP ve HDP'nin yapması gerektiğini "tavsiye" etti.

Sevmediğimiz bazı insanların HDP'ye oy çağrılarını haber yapıp, işte bunlar oy veriyor, senin miden nasıl kaldıracak demekten daha ciddi değil mi? ​”Durum vahim kandırılıyorsunuz, senaryo hazır, piyon olacaksınız!..” Bir seçmene söylenebilecek en saçma şeydir bu. Ama her durumda prim yapar. Emperyalizmin üç başlı bir ejderha olduğu, her tarakta bezi olduğu fikrini besleyen en etkili yöntemdir.​

Syriza'nın Merkel'e karşı "kişilikli durması" amacıyla seçilmiş hükümetini sosyalist veya devrimci olmamakla suçlamak ne kadar siyasi ise, bir ulusal hareket partisinin kadrolarını gericiliğe, aşiret düzenine, liberalizme prim vermekle suçlamak da ancak o kadar siyasidir. 

Güç kazanan ve sola çekilebilecek bir ulusal hareket partisinin yerine oy kazanan bir kimlik partisinin siyaseti, solun kitleler nezdindeki prestijini  daha fazla değiştirebileceğini düşünen HDP'ye oy vermez, saygı duyulur. Ama HDP'nin içinde, dünyadaki hemen her ulusal hareket partisinde bulunabilecek gerici-amerikancı-aşiretçi-liberal unsurlar yer aldığı için oy verilmemesini söylemek, daha ileri götürüp önceden yazılmış ABD senaryosuna meze olarak ilan etmek düpedüz gayrı insani bir durumdur. 

Böylelikle HDP seçmenine, sen okuyamıyorsun, göremiyorsun, zokayı yiyeceksin denmektedir. Halk bu saygısızlığı hiç unutmamaktadır. Gericiliğin en azgın çeteleriyle en kanlı çarpışmaları gerçekleştiren bir harekete ima yoluyla da olsa, emperyalizmin maşası denmez, bu yöntemle düşünülmez. Çünkü hitap kitlesi, her şeyden önce insan yerine konulmayı talep etme hakkına sahiptir.

Kürt ulusal hareketinin hitap kitlesi, Türkiye devrimin ana bileşenlerinden biridir. Bileşeni olmadığı bir devrimci yükselişin başarı şansı yoktur. Bu kitlenin emekçi kimliğini öne çıkaran, kaderinin Türkiye İşçi Sınıfına bağlı olduğunu hissettiren, bir Kürt olarak insan yerine konulması kadar bir emekçi olarak kazanacaklarının olduğu ve daha iyi bir hayat yaşayabileceğini gösteren başarılara ihtiyaç var.

Kürt hareketinin gündemi, çok sayıda başka örnekte olduğu gibi kimi zaman Türkiye işçi sınıfının gündemini çelecek, geriletecek niteliğe bürünebilir. Ama bu durumda bile bir ulusal hareket partisi, solun siyasi etkisinin yüksek olması durumunda soldan etkilenebilir. Nitekim HDP'nin kökenindeki Kürt Hareketinin öncüllerinin Türkiye solunun ideolojik olarak çok güçlü olduğu bir dönemde yetişmiş oldukları halen hissedilmektedir. Solun gelecekteki başarılarının da ulusal hareketi daha güçlü bir şekilde sola çekeceğinden şüphe duyulamaz.

Gezi ayaklanması boyunca Kürtler ve Türkler, CHP'liler ve devrimciler birlikte mücadele ettiler ve evlerine dönerken, ilk dışarı çıktıklarından farklı birer insandılar. Sokak ve eylem eğiticidir. Diğer taraftan sokak ve eylem geçicidir. Evine dönenin kapısını çalmayanın yoldaşlık hakkı kaybolur.

Örneğin “evine dönen” CHP seçmeninin Sarıgül'ün Yavaş'ın adaylıklarına, CHP’nin özelleştirmeci, piyasacı programına tepki göstermeleri sağlanabilseydi belki bugün farklı bir ülkede yaşıyor olurduk. Kim bilir belki CHP'nin “halktan korkan ceberrut devlet partisi” olduğu afişe olmuş ve gerçek bir birleşik halk partisi kurulmuş olurdu, belki CHP kısmen de olsa dönüşmüş olurdu. 

Anlaşılan o ki, seçime girerken CHP, ön seçimlere ve gençleşmeye rağmen - ve seçimde bir oy kaybına uğramadığı sürece - Gezi dönemine kıyasla çok daha zor etkilenebilecek bir düzen partisi haline gelmiştir. Ama CHP listelerindeki solcu adayların meclise girmesine bu ülkenin ihtiyacı vardır.

HDP sanki bir sol partiymişçesine yapılan tartışmalara son verilmeli, CHP'nin başına gelenin HDP'nin başına gelmemesi için nasıl bir seçmen baskısı kurulacağının hesabı yapılmalıdır. HAZİRAN bu baskının en önemli aracı olmalıdır. Bu söylediğim, HDP'nin seçimden nasıl bir sonuç alacağından bağımsızdır. Hem CHP'ye hem de HDP'ye oy verenler, siyasi ve ekonomik kriz potansiyeli çok yüksek olan önümüzdeki birkaç mevsim boyunca oyunun hesabını sormak peşine düşmeli, siyaseten aktif olmalıdır.