Ölüm pornosu ve 'normal vatandaşlar'

Aylar önce Ekim Wan için yazmıştık.

“Fotoğrafta gördüğümüz yüzüstü düşmüş bir kadın bedeniydi. Çırılçıplak ve kanlar içindeydi. İddiaya göre işkence görmüştü. Bedeni hemen yanı başındaki karton kutudan daha soğuktu. Fotoğraf karesinde mavi, pudrasız, steril eldivenleriyle ölümün bilinmez, tekinsiz varlığına inat bilimin, aklın, sağduyu ve muhakemenin sembolü olarak görevini ifa eden iki kişi de vardı.

Fotoğraf hızla sosyal medyada yayıldı. Kimi lanetler okudu, kimi kayıtsızca şöyle bir bakıp geçti, kimi oh olsun teröriste dedi.  Yürekler yanıp yürekler soğurken Muş valisi çıkıp ‘fotoğraf gerçek ve araştırıyoruz’ diyerek devletlû katın çırılçıplak, sansürsüz bir ölümden etkilenmeyen yarı-tanrısal edalarıyla ruhsal kavrulmalarımıza aşk etti.”*

Ekim Wan’dan aylar sonra bu kez iki kadına ait benzer fotoğraflar sosyal medyada dolaşıma sokuldu.

Bu fotoğraflara bakınca değişmeyen şey, kadının ölüsüne işkence edilecek, tüm mahremi hiçe sayılarak ‘ibretlik’ diye sergilenecek, teşhir edilecek bir büyük intikam nesnesi oluşu; iktidarın, galibiyetin bir de kadınlar üzerinde kuruşu…

Ancak meselenin daha önce değindiğimiz başka bir boyutu da var ki burada işlerin aynı tas aynı hamam gittiğini söylemek zor:  Bir savaş propagandası olarak ‘ölüm pornosu’.

Evet tüm bu fotoğraflar, bir taraftan korkunç bir ölümü, fanileri dizginlemesi beklenen bir dehşet duygusunu, skandalı simgelemekte. Anlatılmak istenen, böyle korkunç bir ölümün, sizin gibi işinde gücünde, vergisini ödeyen, ‘olaylara bulaşmayan’ ‘normal’ vatandaşların başına gelmeyeceğidir.

Devletin askeri gelip evinizin önüne ‘Kızlar biz geldik, ininize girdik’ ya da ‘Bodrumda aşk başkadır’ yazmaz. Bu yazılamaları yapan ‘ölüm melekleri’ sizin gibi normal vatandaşların peşinde değildir.

Savaş propagandası bunun üzerine kurulur.

‘Normal vatandaşlar’ normal normal ölürler. ‘Normal olmayan vatandaşlar’ için kan banyosu yaptıracak adamlar vardır.

 ‘Normal vatandaşlar’ normal normal ölürler. ‘Normal olmayan vatandaşlar’ Suruç’ta havaya uçurularak ölürler. Öyle ya normal vatandaşın Suruç’ta işi ne? Memlekette yardım eli uzatılacak yer mi kalmadı(!)

Yine  ‘normal olmayan vatandaşlar’ bodrum katlarında susuzluktan idrarlarını içerek, yaralı halde günlerce bekleyerek ölürler.

Yine ve devamla ‘normal olmayan vatandaşlar’ Barış Mitinginde paramparça olurlar. Normal vatandaşın öyle bir mitingde ne işi olur? Oraya gidenler sonuçta ‘belli insanlar’.

Ne ki işler böyle gitmiyor…

Sükunetle, mahremiyetle ve tüm bunlara yakışacak bir matemle, normal olarak ölmek isteyen, normal vatandaşların bu ‘ölüm pornosunda’ kadraja dahil olduğu günleri yaşıyoruz.

Her normal vatandaş gibi siz de elektrik faturasını yatırmak üzere Sultanahmet’te bulunabilirsiniz.

Her normal vatandaş gibi siz de iş çıkışı Ankara’nın devletlû ve de güvenilir bir caddesinde bulunabilirsiniz.

Kadraj Suruç’tan beri giderek genişlemekte. Artık metrolar, meydanlar, devlet dairelerinin olduğu caddeler, turistik mekanlar, elçilikler, havaalanları ve belki de yakında hastaneler, okullar ve pazar yerleri ölümün pençesinde.

‘Kıyılarımızda’ dolanan ölümü, Ekim Wan’ı ve Aylan Kurdi’yi biliyoruz.

Sonrası yok…

Sonrası geldiğimiz yer; sokaktaki vatandaşın kimliği belirlenemeyecek ölçüde paramparça olmuş bedeni…

Sonrası bahsi ölümle açanın, kan banyosuyla, çıplak kanlı bedenle açanın; bahsi kanıksanan,  alenileşen, ‘normale’ değen ölümle açanın, tehdidin ‘daha azıyla’ işleri yürütememesi, hükmünün kalmamasıdır. Bahsi ölümle açanın canınızın yandığı yerde sizi gaz bombasıyla tehdit edememesidir, hükümsüzdür.

Hükümsüzlüğün alametleri vardır…

Tüm bu korku atmosferinin ortasında Artvin’de on binlerin günlerdir yürüttüğü muhteşem direniş bu alametlerden biridir.  

*http://ilerihaber.org/icerik/ebru-pektas-yazdi-olum-pornosu-20841.html

**http://ilerihaber.org/icerik/cizrede-iki-kadini-oldurup-ciplak-bedenlerini-teshir-ettiler-50171.html