Obruk sadece coğrafi terim değildir
Kötüye gidişin durdurulması doğada da toplumda da ekonomide de iyiliğe doğru gidişin başlamasıdır. Toplumdaki obruklaşma da aynı şekilde durdurulabilir. Gerçekçi politikalarla, gerçekçi bir muhalefet ve eylemlilikle.
Obruk, çok kısaca, yeraltında oluşan boşluklar nedeniyle toprağın çökmesi sonucu oluşan büyük doğal çukurlara denir. Bu oluşumun bir nedeni karstik yapılı kayaların doğal yollardan erimesi; doğal olmayan nedeniyse yeraltı su kaynaklarının insanlar tarafından kontrolsüzce kullanımı, tüketimi.
Toprağın yüzeyini besleyen toprak altı sömürülünce obruklar da kaçınılmaz olur. Toplumu toprak gibi ele alalım. Yüzeyde görünenler var, bir de o yüzeyde görünenlerin de beslendiği daha derinde olanlar. Bu yaklaşım, ülkemizde üniversiteler başta olmak üzere her alana uyarlanabilecek bir durum. Toplum o görünmeyenleri korumadığında, devlet de bile isteye ülkenin bilim ve kültür ortamını baltaladığında, bilim insanlarına, sanatçılara varoluş ve yaşam alanı bırakmadığında, toplumsal yapıda obruklar oluşur ve o toplumda çökmeler kaçınılmaz olur.
Su tükenmiyor, tüketiliyor. İnsan kaynağı da tükenmez. Dünyanın en vasıflı işsizlerinin ve savaş olmamasına rağmen beyin göçünün en yoğun olduğu ülkelerden biriyiz. Dolayısıyla insan kaynağı tüketildikçe toplum varlığı tükeniyor. Toplum da doğa gibi canlı bir yapı. Statik değil. Koşullara bağlı olarak değişir, dönüşür. Üstteki toprak nasıl çöküyorsa toplumda da diplerdeki boşluklara doğru bu çökmelerden herkes etkilenecektir.
İktidarlar tüm bakanlarıyla halka müjdeler verir on yıllardır. Maddi zenginlik vadeder. Buna günümüzde ana muhalefet de dahil. Maalesef söylem aynı ve hep birlikte son sürat altımızı kazıyorlar, çünkü bu müjdeler, malum, toprak altındaki altın madenlerinden başlayarak denizler altındaki petrole kadar ülkeyi zenginleştireceği beklenen vaatler. Gerçeklikten yoksun olduğu bilinse bile bunlara inanılıyor. İnsanların zihin dünyaları bu yönde şekillendirildi. İnanmak, hayat zorluklarına karşı bir direnç, bir savunma mekanizması toplumun bir kesimi için. İnsanların inançlarını sarsanların lanetlenmesi de bundandır, doğruyu söyleyenin dokuz köyden kovulması bundan. Toprak altında maden bulunsa bile bunun halka yansıması olmayacak. Aynı, her şey dahil beş yıldızlı oteller gibi, kıyılardaki büyük limanlar gibi ve hatta halk toprağını, kıyısını, havasını, suyunu, varlığını, geleceğini kaybedecek. Hangi maden işçisi refah bir hayat yaşadı ki, hangi otel çalışanı, hangi liman işçisi? Ancak madenlerin verdiği zararlardan bütün bir toplum etkilenecek.
İnsan eliyle oluşan obruklaşma durdurulabilir. Doğanın bilinci vardır. Kötüye gidişin durdurulması doğada da toplumda da ekonomide de iyiliğe doğru gidişin başlamasıdır. Toplumdaki obruklaşma da aynı şekilde durdurulabilir. Gerçekçi politikalarla, gerçekçi bir muhalefet ve eylemlilikle.