O ‘başyazı’nın yazarı, seni tanıyorum

Cumhuriyet gazetesi tarihine bir kara leke olarak geçen o başyazıyı yazan zat, seni tanıyorum. 

Senin zihniyetinle ilk yüz yüze tanışmam bir sendika toplantısında oldu. 1 Mayıs’ta “Gazetecilik suç değildir!” sloganıyla hazırlanan pankartı beni temsil etmiyor diye anlatıyordun. Hapsedilen, hakkında açılan davalarla uğraşmak zorunda kalan meslektaşlarını, gözlerinin içine baka baka satıyordun.

Seni tanıyorum…

Meslektaşlarını, etnik kökenlerine, oy verdikleri siyasi partiye göre fişliyor, “sizin işinizi bitireceğim” diye ortalıkta dolanıyordun.

”Benim çizgimi terörle ilişkilendiremezsin” diyen, önceki çizgiyi suçlayarak kendini kurtarmaya çalışan zat, seni tanıyorum.

Korkaksın. 

Kendini devletin sahibi gören bir ekiple arayı bozmak istemiyorsun. Sınırlarını o ekip çiziyor, sen de gazeteyi o sınırların dışına çıkarmayayım diye canhıraş uğraşıyorsun.

Gerçek gazetecilerin emekleri seni ürkütüyor. Aman başımıza iş açar mıyız diye korkuyorsun. Elinden gelse her gün bir başyazı yazmak, her gün çizgini birilerine kanıtlamak istiyorsun. 

Kadroyu, önceden “Teori” yazıları yazdığın dergiden tanıdığın kullanışlı çocuklarla doldurmak istiyorsun. Gazetecilik işini beceremeseler de asayiş berkemal mi diye öğrenmek için işe yararlar biliyorsun.

Seni tanıyorum. 

Emekçinin toplu sözleşme hakkını vermemek için kırk takla attın. Toplu sözleşme isteyenleri gazetenin düşmanı ilan ettin. Kaç yıl, maaşı kuşa dönen basın emekçisini “0” zamla uğurladın. 

Seni tanıyorum ama sen gazeteciliği tanımıyorsun.

* Cumhuriyet’te ve başka yerlerde halkın gerçeklerden haberdar olması için gecesini gündüzüne katan, öldürülmeyi, hapse atılmayı göze alan tüm basın emekçilerine saygıyla…