Neşe’li bir yazı

Aslında e-postalarıma çok sık bakarım. Ancak bu sefer atlamışım. Telefon eden arkadaşım bildiğimi düşünerek konuşmaya başladı. Anladım ki, Neşe artık yok!

Konuşmanın bir yerinde “kaç yaşındaydı” diye sordu. Aramızda ki yaş farkını düşünerek hesaplamaya çalıştım. Ama o an beceremedim.

Sonra Neşe’yi düşünürken aklıma geldi. Hep genç gösterirdi. Şimdi baktığımız fotoğrafları da öyle değil mi? Sırrını soranlara güzel gülüşüyle “mücadele” derdi: “ Mücadele ederseniz genç kalırsınız.”

Hep mücadele etti. Hep genç kaldı.

Neşenur Domaniç.

90’lı yıllarda STP-SİP’te mücadele eden herkeste, hepimizde emeği vardır. Öylesine değil. Gerçekten emeği vardır. Tek tek hepimize dokunmuştur. Onlardan biriyim. Çok şey öğrendik ondan. Çok şey öğrendim ondan. Hem siyasete hem hayata dair.

Moda’da, yarı bodrum katındaki evinde ne çok toplantı yaptık, ne çok sohbet ettik, ne çok çay içtik. Paramız olduğunda da rakı. Hiç boşalmazdı evi. Hiç yalnız kalamazdı. İzin vermezdik ki.

En zor şeylerden biri onunla taksiye binmekti. Engelinden değil, inatçılığından dolayı. Ön koltuğa oturur oturmaz sigarasını yakardı. Arkada biz “eyvah, şoför şimdi söylenmeye başlayacak” diye düşünürken o çoktan sosyalizm propagandasına başlamış olurdu. Onlarca kez Neşe ile taksiye bindim, vapurla “karşıya” geçtim. Bir kez olsun propagandaya ara vermedi. O zamanlar biz “genç çocuklar” onu izler, bir şeyler kapmaya çalışırdık. Şimdi onun yaşına geldik, hatta geçtik. Ama hala onun rahatlığına sahip değiliz. Oysa tek bir taksi şoförü dahi sigarasına bir şey demedi.

Kadıköy İskele Karakolu’ndaki polisler ne çok çekmiştir Neşe’den. Saygı duyarlardı. Çekinirlerdi de. Bu nedenle, Neşe ile bildiriye çıkmak güzeldi. Rahat ederdik.

Afişe çıkamazdı bizimle. Ama sabahın köründe bizimle birlikte “ilde” hazır olurdu. Ekipleri koordine eder, gözaltılara müdahale ederdi.

Her eylemde en öndeydi. Cesaretiniz var ise, “sanırım polis saldıracak, güvenli bir yere…” diye söylemeye çalışın bakalım.

Yıllarca “örgüt kurmak”, “seçim örgütlenmesi” yapmakta onun işi oldu. Hiç yüksünmedi. Yapılması gerekiyordu. Yaptı!

Tüm bunlar bir yana, gerçek bir dosttu. Çok iyi bir dinleyici idi. Dinlerdi ve sonra doğru bildiğini söylerdi. İyi de azarlardı. Ama her zaman yanımızda idi. Yeter ki isteyin. Yoldaştı!

O başka idi.

Eğer memlekette sosyalizm adına bir şeyler yapabildiysek (yaptığımıza canı gönülden inanıyorum) inanın Neşe’nin payı çok çok fazladır.

Sonra yollarımız ayrıldı.

Siyaseten ve örgütsel olarak farklı yerlere düştük. Önceleri ayrışmanın şiddeti ile görüşmedik. (Bugünlere bakınca, neymiş ki o şiddet diyorum.) Sonra fırsat olmadı. Sonra İstanbul’dan taşındığını duydum. Sonra yine fırsat olmadı. Görüşmeye uzun bir ara verdik.

Artık o ara hiç kapanamayacak.

Onu çok özleyeceğim.