Mussolini de balkondan konuşurdu!

Bugün Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan başlattı balkon konuşmalarını. “İleri demokrasi”yi o zaman duyduk.

Yok artık dedik, eskiden solcuların ileri demokratik düzen talepleri vardı, ne günlere kaldık diye.

Ancak, en çok buna hayıflanmadık. Solculuk adına AKP’cilik yapanlara dişimizi sıktık. Görürsünüz dedik, gerçekler ortaya çıkınca kaçacak yer arayacaksınız diye iç geçirdik.

Kaçmadılar, bugün de ortada demeçler veriyor ve şimdi AKP politikalarını eleştirmekten geri durmuyorlar. Ne diyorlar? Tayyip Bey bizi dinlemedi, AKP kuruluş misyonundan saptı, yanlış yola girdi. Kendilerini toz kondurmak ise haşa, olur mu?

12 Eylül 2010 referandumunda evet oyu verenler ülkeye demokrasi geleceği palavrasını sıktılar. Yok 12 Eylül ile hesaplaşılacaktı! Ankara Adliyesi'nde göstermelik davanın peşinden gidenleri bu yüzden eleştirmiştik. Gördük 12 Eylül ile hesaplaşmayı… Bugün sıkıyönetim, sokağa çıkma yasağı, askerin kent meydanlarına inmesi 12 Eylül ile nasıl “hesaplaşıldığını” gösteriyor. AKP başka hesap tutuyormuş meğerse…

Türkiye’de liberaller batı emperyalizmin çıkarlarının dolayımıyla siyaset yaparlar. AKP olayında bir kez daha gördük.

“İleri demokrasi” buymuş. Darbe karşıtı kesilenler, askerlere karşı masaya yumruğunu vuranlar, Ergenekon ve Balyoz gibi hukuk dışı siyasi davalarla demokrat kesilenler bugün askerin şehirlere inmesine icazet veriyorlarsa bunların demokrasinin ilerisinden anladıkları buymuş. Demokrasinin ilerisi derken, öte tarafını yani sıkıyönetimi, sokağa çıkma yasağını kastediyorlarmış.  

“Yeni Türkiye” mi dediniz? Yeni Türkiye Davutoğlu gibi laf hokkabazının ülkeyi savaşa sürüklemesidir. Yok efendim IŞİD’i Esad yaratmış! Dalga mı geçiyorsunuz bu ülkenin insanlarıyla? 3 yıldır ülkesine musallat olan bu katil sürüleriyle mücadele eden Şam yönetimini suçlamak gibi başka bir utanmazlık örneği var mıdır? Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış, bu hesap yani!

Suriye’de daha olaylar başlamadan ülkemizde kamplar inşa eden bir AKP hükümeti gerçeğini bir kez daha yazmak lazım.

Oyun bunlarda. Kurnazlık bunlarda. Komplo bunlarda.

Rüşvet bunlarda. Hırsızlık bunlarda. Devlet arazilerini yağmalama bunlarda.

Dinci terör örgütlerine tırlarla silah taşıdılar. Şimdi biz de IŞİD’e karşıyız diyorlar. IŞİD bugün Diyarbakır sokaklarında Kobane için sokağa çıkanlara saldırıyor. IŞİD içimizde. Havalimanlarını, yolları, sınırları açan Libya’dan onlarca dinciyi Türkiye üzerinden Suriye’ye sokanları gözlerimizle gördük. Ancak bundan daha da önemlisi yeni IŞİD'cileri yetiştirmek için okullarımız İmam Hatiplere dönüşüyor, türban ilkokullarda bile serbest bırakılıyor, devlet okulları tek tek kapatılmaya çalışılıyor.

Ülkemiz gericileşiyor. Dini eğitim özgürlüğü adıyla uygulanan bu gericileştirmenin sonucu olsa olsa Türkçe konuşan yeni IŞİD'ciler olacaktır!

Alevi Çalıştayı mı dedi içinizden biri? Gören ya da duyan var mı? AKP’den milletvekili olan Aleviler neredeler şimdi? Mezhepçi bir dış siyasetin bizzat taşıyıcısı ve bunun uygulayacısı bir siyasi harekete kan taşıyanlar, Suriye’de dincilerin bombalı saldırısı sonucu yaşamını yitiren ilkokul çocuklarının sıraya girmiş fotoğrafına nasıl bakacak? Bu bombalar acaba Türkiye’den mi gitti gibi bir soruyu düşünmek ise soruların en ağırı galiba.

Mezhepçilik bunlarda, mezhep kışkırtıcılığı bunlarda!

Sünni anlayışla Ortadoğu’da açılım yapacaklarmış, İran’ın şiiliğinin karşısına böyle çıkacaklarmış ve bu yüzden de Esad’ın düşmesi gerekirmiş. Komşularla sıfır sorun politikası mezhepçilik ideolojisiyle Osmanlıcılıkmış…

Bu Osmanlıcılığın bir ayağı da Kuzey Irak Kürt bölgesi ile birleşmekmiş. İddiları bu, hevesleri bu. Hevesleri Kürt yurttaşlarımızla ortak yaşamak değil, Kürt Bölgesel Yönetimini himaye altına alıp petrol gelirlerine ortak olmak. Sizi gidi uyanıklar sizi. Büyük Türkiye, yeni Türkiye derken bunu kastetmiştiniz değil mi? Buna da barış süreci dediler!

İleri demokrasi dediler, yeni Türkiye dediler, barış süreci dediler.

İleri demokrasi dediler, baskı, hukuksuzluk, gericilik geldi. Halkımız Haziran’da ayağa kalktı, 10 gencimiz yaşamını yitirdi.

Yeni Türkiye dediler, dinci çeteleri desteklediler, tırlarla silah taşıdılar, militanlara sınırlarımızı açtılar. Suriye’de iç savaşın üzerinden 3 yıl geçti. Yüz binlerce insan öldü, milyonlarca insan göç etti.

Barış süreci dediler. Kürtleri, Arapları, Türkmenleri IŞİD'ci, Nusracı dinci katliamcıların önüne atmaları yetmezmiş gibi Kobane’de Kürtlerin yok edilmesine sessiz kaldılar. Sokağa çıkan, Kobane’nin IŞİD'cilerin eline geçmesine hayır diyenlere saldırdılar. Sokağa çıkma yasağı, sıkıyönetim, 35 insanın ölümü.

Balkon konuşmalarından korkun! Balkon konuşmalarından gelişen, değişen, ilerleyen Türkiye bekleyip alkış koparanların saflığına verelim!

Mussolini’de balkondan konuşurdu, elini kaldırıp askeri geçit törenini izlerken!

Bugün Mussolini yok, konuştuğu balkon ise Roma’da tarihi binanın demirli bir çıkıntısı olarak duruyor!