Wolfgang Amadeus Mozart'ın (1756-1791) henüz 14 yaşındayken, babası ünlü keman pedagogu, besteci ve konzertmeister (başkemancı); Leopold Mozart ile İtalya'ya yaptığı seyahat sırasında(12 Aralık 1769- 28 Mart 1771); müzik kültürünü destekleyen ve geliştiren, kilise ve konservatuvar dışında, çok önemli farklı kurumlar da vardır. Bunlar, kilise ve konservatuvarlar dışında, aristokrasi'nin müziğin gelişimine katkıda bulundukları “Akademi”lerdir.
Uzmanların, sanatçıların ve sanatsever amatörlerin bir araya geldiği oluşumlar olan “Akademi”ler, Rönesans döneminden itibaren önem kazanmıştır. Bu oluşumlar, sadece tarih ve teori alanlarında değil, müziğin doğrudan yorumlanması için de önemlidirler. Çalgı müziği'nin doğuşu ve gelişiminde önemli katkıları vardır. Belli başlı akademilere örnek olarak Roma'da “Degli Arcadi”, Floransa'da “Della Crusca” ve “Degl'Evalati”, Bologna'daki “Dei Filomusi” ve “Dei Filarmonici” müzik alanındaki önemli akademiler olarak belirtilebilir.
Mozart'ın, İtalya seyahati döneminde “Dei Filarmonici” Akademisi oldukça önemli bir konuma sahiptir. En önemli besteci ve teoriciler bu akademi'nin bileşenidirler. “Dei Filarmonici”ye üyelik zorlu bir giriş sınavı sonucunda mümkün olabiliyordu. Bu akademi'ye müzik alanında yeterli bilgi ve yaratıcılığı olmayanları kendi bünyesine kabul etmemekteydi. “Dei Filarmonici”ye üye olmak o dönemde, bir müzikçinin ulaşabileceği en üst derecedir. Üyeleri arasında, Mozart'ın dışında Corelli, Padre Martini, Farinelli, Johann Christian Bach sıralanabilir.
Henüz 14 yaşında bir genç olarak, Mozart Akademi'nin zorlu sınavını geçmiştir. Leopold Mozart'ın eşine yazdığı 20 Ekim 1770 tarihli mektubunda bu sınav belirtilmektedir. Akademi'nin tarihi belgeleri arasında bu çok değerli mektup ve Mozart'ın kabul sınavı için bestelediği eser korunabilmiştir.
İngilizce: academy, Almanca: Akademie, İtalyanca: accademia. Yunan mitolojisindeki Academus karakterinden gelmektedir. Platon, Atina'daki Akademi'sinde dersler vermiştir. İtalya'da, Rönesans döneminde bu kurum yeniden canlandırılmıştır. Klasik dönem sanatından ilham alan “Accademia Platonica”Floransa'da 1470 yılında kurulmuştur. Ünlü aristokrat aile “Medici”lerin desteği ile 1492 yılına kadar varlık gösterebilmiştir. Akademiler üyelerinin istekleri doğrultusunda çalışmaktadırlar, ancak klasik Yunan sanatın'dan giderek, müzik, edebiyat, drama ve felsefe alanlarında bağımsız bir ''İtalyan Sanatı''nın ortaya konulması yönünde irade göstermişlerdir. Bu dönemde, İtalyan'lar kendilerini antik ve klasik sanatın doğrudan temsilcisi olarak görmektedirler.
16.yüzyıla gelindiğinde farklı İtalyan şehirlerinde 200'ü aşkın akademi vardır. Müziğin değeri artarak saray eğitiminin bir parçası olduğunda, teknolojik ve estetik gelişimi de(çalgıların ve müzik tekniğinin gelişimi) giderek belirginleşmektedir. Verona şehrindeki “Accademia Filarmonica” 1547 yılında kurulmuştur. 1564 yılında gelindiğinde “Accademia alla Vittoria” ile birleşerek halka açık konserler vermektedir bile...Felix Huch'un yazdığı, Erdoğan Okyay'ın çevirdiği, Sevda Cenap-And Yayınları'ndan çıkan “W.A.Mozart, Oluşumun Romanı” sayfa 172 ve 173'ten, Leopold Mozart'ın eşine mektubunundan kısa alıntılar dönemin ruhunu kavramamız için yardımcı olacaktır:
Verona, 7 Ocak 1770
“...Yemekten sonra, org çalmak için San Tomaso kilisesine gittik. Kilisenin önünde öylesine büyük bir kalabalık toplanmıştı ki, arabadan inecek yer bulmakta bile zorlandık. Bizim kilisenin koro bölümüne kadar gelebilmemiz için, güçlü iki kişinin bize yol açması gerekti. Gene de orgun başına gelebilmemiz, bir çeyrek saati buldu. Biz her şey geçti sanırken, gürültüler daha da arttı, çünkü herkes küçük orgçuyu görmek istiyordu. Wolfgang, bir meydan savaşından çıkmış gibi görünüyor. Yüzü, özellikle de burnu ve dudakları sevincinden ve tabii ocakta yanan ateşten kıpkırmızı... Görseniz, tıpkı Majesteleri İmparator gibi görünüyor... Buranın ozanları, Wolfgang'ı konu alan şiir yarışmaları yapıyorlar. Mektubuma Wolfgang'a aşık bir şairin bizim yanımızda doğaçlama söylediği böyle bir şiirin kopyasını da koyuyorum. Aynı şekilde orkestra şefi Barba da, onun hakkında eskiden bestelediği en güzel şarkılarını söyledi.”
Milano, 26 Ocak 1770
“Bu ayın 10. günü Verona'dan ayrılıdık ve akşamına Mantua'ya vardık. 16 Ocakta Academia Filarmonica salonunda oğlumuzun piyanist, kemancı, şancı ve herşeyden önce de doğaçlamacı olarak yer aldığı bir konser vardı. Alkışlar, bravo üstüne bravo çığlıkları, kısacası dinleyicilerin sınır tanımayan hayranlığını sözcüklerle anlatmak olanaksız!... Burada hayranlık ve anlayış çok daha başka. Wolfgang'ın yeteneğini İtalyanlar çok iyi anlıyorlar. Her yerde düşünülebilecek en büyük içtenlikle karşılandık ve her fırsatta kibarlık ve asaleti yakından görüp tanıdık...”