Bu hafta ne yazayım derken düşündüm, 14 yaşında podyumda can veren “manken” çocuk işçi mi, mavi bidonlarla yerin yedi kat dibine giren Şırnaklı maden işçileri mi, elleri parçalanmış son metroya yetişmeye çalışan çocuk saya işçileri mi, iş güvenliği ve güvencesi için büyük bir darbe anlamına gelecek arabuluculuk yasası mı? Her gündemin üzerinde sayfalarca yazılabilir, tartışılabilir. Ama gündemi oldukça meşgul eden, ayrıca gerek işçi sağlığı gerekse de halk sağlığı açısından unutmamamız gereken, sürekli gündemde tutmamız gereken asbest ve tabii ki Ankara’daki eski havagazı fabrikası üzerine birkaç şey yazmak zorunlu.
Soru şu, asbestli olduğu bilinen eski bir yapıyı, konuyla ilgili raporlar varken yıkmak yasal mı? Veya iddia edildiği gibi gerekli önlemler alınmış da öyle mi yıkılmış? Melik Gökçek’in istifaya zorlanmasında acaba bu muhtemel kent suçunun da etkisi var mı? İddia edilen diğer kent suçları uzmanlık alanıma girmiyor, ama en azından yazıp çizdiğin araştırmaya çalıştığın asbest konusunda Gökçek’in yaptıklarını şöyle bir değerlendirmekte ve benzer yıkımlar için de bilgi, belge biriktirmekte yarar var. Çünkü bu konu böyle kalmayacak gibi görünüyor.
Önce biz söze Gökçek’e verelim. Son süreçte pek söz hakkı tanınmadığını düşünüyoruz, daha çok konuşmalı, istifa sürecini özgürce anlatabilmeliydi, neyse en azından biz sözü önce Gökçek’e bırakalım:
"Mimarlar Odası ve CHP milletvekilleri yalan söyleyerek, etrafa asbest yayıldığını ifade ediyorlar. Amaç panik meydana getirmek. Suç uydurmanın cezası da kanunda çok açık. Yargıda hesap vereceksiniz odalar. Hazırlanın. Peşinizi bırakmayız."
Şu an bildiğimiz kadarıyla odaların yargıda hesap vermesi vs. söz konusu değil, odalar yerinde duruyor ama Gökçek belirsiz bir siyasal gelecek için istifasını vermiş oldu. Peki Gökçek’in iddiaları bu kadar mı? Hayır, kendisi oldukça “somut” bazı değerlendirmelerde de bulunuyor. Diyor ki;
1. Söküm çalışmalarının yapıldığı alanın Havagazı Fabrikası olmadığını, elektrik üreten santral bölümünün olduğu,
2. Bu binada bulunan asbestin çevreye yayılmaması için biran önce yıkılması gerektiği,
3. Meslek odalarının ve bazı milletvekillerinin halka yanlış beyanlarla panik ortamı oluşturdukları
Bunlara şu soruları da ekliyor:
“Zeka küpü odalar ve Mv'leri insanlarda inanılmaz panik meydana getirdiler... Bir okul Md ve bazı öğretmenler velileri kışkırtılar. Veliler çocuklarını okula göndermediler... Peki soru? Madem burası bu kadar asbest ihtiva ediyor, bugüne kadar çocuklarınız ne soludu?. İşin aslı ne? Burada eskiden havagazı değil, elektrik üreten santral vardı. Buharlı su borularında da zamanla asbest birikmişti. Yapılan araştırmalarda bu binanın etrafa asbest lifleri yaymaması için bir an önce buradan kaldırılması gerekiyordu. Bakanlıkla ve Kültür Tabiat Varlıkları Kurulları ile gerekli yazışmalar yapıldı ve buranın kaldırılmasına karar verildi"
Bu ifadeleri teknik olarak biraz ayrıntılandırmakta yarar olduğu açık. Bir binadaki asbest içeren malzemeler çizilme, kırılma, parçalanma vs. sonucunda, binanın kullanımı sırasında asbest yayabilir ancak çevreye radyasyon yayar gibi bir şey söz konusu değil. Kaldı ki asbest lifli bir madde, kırıldığında ortaya çıkar. Siz yıkınca tüm asbest havaya karışır haliyle. Çocuklarımız yıllarca çok ama çok düşük lif/m3 solumuş olabilir ama esas olarak asbest bina yıkıldığında, malzeme kırıldığında ortaya çıkar. Ha gerekli önlemleri alırsanız tamam bunu önlemiş olursunuz. Ama gerekli önlemler alındı mı?
Eğer gerekli önlemler alınmadıysa ve bu Gökçek’in sorumluluğundaysa, Türk Ceza Kanunu, Madde 176 şu hususun altını çiziyor:
İnşaat ve Yıkımla İlgili Emniyet Kurallarına Uymama
Madde 176 - (1) İnşaat veya yıkım faaliyeti sırasında, insan hayatı veya beden bütünlüğü açısından gerekli olan tedbirleri almayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
Eski Ceza Kanunu’muzun 552, 553, 554. maddelerinde buna benzer bir düzenleme bulunuyordu. Burada şunun altı çizilmeli, söz konusu fiilin illa ki zarar vermesi gerekmiyor. Daha suçun başlangıç aşamasında veya oluşması bakımından bir zararın ortaya çıkması, doğması aranmıyor. Bizzat önlem almamadan dolayı bir kusur söz konusu.
Önlem alınmaz veya yetersiz alınır da bir zarar ortaya çıkarsa duruma göre kasıt, olası kasıt, taksir veya bilinçli taksir sonucu yargılanma yolu zaten açılıyor.
Özetle, bu yıkım sırasında Asbest Yönetmeliği’ne aykırı davranmak bizzat suç teşkil ederken (3 ila 1 yıl arası hapis cezası); ilerleyen aylarda yıllarda asbest sonucu sağlık sorunları ortaya çıkanlar olursa bir kez daha dava (yine kamu davası) açılabiliyor.
Şimdi yorum yapmadan TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin açıklamasına bakalım:
“Ankara İli Çankaya İlçesi, Eti Mahallesi, Maltepe Havagazı Fabrikası ile ilgili Ankara Büyükşehir Belediyesi 24.11.2016 tarihli İdari ve Teknik şartnameleri ile belgelediği ‘Havagazı Fabrikasında Bulunan Asbestli Malzemelerin ve Kalıntılarının Geri Dönüşüm Malzemesi Karşılığı Sökülmesi İşi’ adı altında 350 ton asbestli malzemenin sökülmesi, nakliyesi ve bertaraf edilmesi iş kalemleri ile ihalesini yapmıştır. Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Ankara Tabip Odası, Ankara’da ciddi halk sağlığı sorunu oluşturan asbestli Havagazı Fabrikası’nın yıkım işleminin 25.01.2013 tarih ve 28539 sayı ile Resmi Gazete’de yayımlanmış ‘Asbestle Çalışmalarda Sağlık Ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik’ ve “18.03.2004 tarih ve 25406 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ‘Hafriyat Toprağı, İnşaat Ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’ne uygun işlem tesisi etmediği gerekçesi ile Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne 01.03.2017 tarihinde başvurmuş ve aynı gün Yürütmeyi Durdurma kararı almıştı. Yaptırılan analiz sonuçlarında rastlanılan asbest ile halk sağlığı açısından tehdit unsuru olan 350 ton asbest olduğu Büyükşehir Belediyesi İhale şartnamelerinden anlaşılan söz konusu yapıdaki yıkım ve tahliyeler ile ilgili 25 Şubat 2017 tarihinden itibaren yapılan tüm uyarılara rağmen yapı ve yakın çevresinde asbestli yapılarda alınması zorunlu olan iş sağlığı ve güvenliği önlem ve tedbirlerinin ivedilikle alınması / alınmasının sağlanması, Havagazı Fabrikası binasının asbest yönetmeliği ve iş güvenliği anlamında karantinaya alınması, ölçümlerin yapılarak kamuoyuna açıklanması ve halk sağlığı konusunda bilimsel rapor doğrultusunda bilgi verilmesi yönünde ivedilikle müdahale edilmesini kamu adına talep etmekteyiz.”
Gökçek zaten binada asbest içeren malzeme bulunmadığını kesinlikle iddia etmiyor. İddialarından birisi de yapılan ölçümlerin gerçeği yansıtmadığı ve yıkım sırasında gerekli önlemlerin alındığı söylüyor. Bizzat yerinde gözlem yapmadığım ve “Asbest Söküm Uzmanı” olmadığım için yorum yapamıyorum, söz konusu eğitimler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi (İSGÜM) tarafından veriliyor ve uzmanlık sertifikası olanlar asbest söküm ve yıkımında yer alabiliyor. Söz konusu fabrikanın yıkımı yargı kararıyla durdurulmuştu. Ama yıkıma başlandığı sırada gerekli yönetmeliğe uygun mu davranıldı, söz konusu yıkım sırasında sertifikalı bir uzman var mıydı sorularına somut yanıt verilmesi gerekiyor. Bu yanıtlar Gökçek’in mi yoksa TMMOB Mimarlar Odası’nın mı yargıya hesap vereceğini göstermiş olacak. Burada tabii ki “düşene bir tekme de biz vuralım” mantığıyla değil halk sağlığı konusundaki hassaslığın bu duyarlılıkta belirleyici olduğunun ve olması gerektiğinin altını çizerek yazımızı bitirelim…