Makedonya demokrasisi: AB’nin ipiyle kuyuya inilir mi?

Çok değil, dört yıl önce Makedonya halkının “artık yeter” dediği 10 yıllık Gruevski iktidarını düşüren “sosyal-demokrat”lar son yerel seçimde büyük bir hezimet yaşadı ve ülkeden kaçan Gruevski’nin yeniden ülkeye dönebileceği konuşulmaya başlandı. Bu dört senede ne oldu? Gruevski’yi iktidardan düşürüp iktidara gelen SDSM ne yaptı da ülke yeniden aşırı-sağa teslim olma raddesine geldi? Bu soruların yanıtları emek eksenli bir “üçüncü ittifak” arayışında olanlar için de bazı ipuçları sunuyor.

Melih Gökçek’in bir kenti değil de, bir devleti yönettiğini düşünün. Her yerde saçma sapan, rüküşlükte sınır tanımayan heykeller, yolsuzluk cenneti bir mafya devleti… 10 yıl boyunca Makedonya’yı yöneten Gruevski’yi tarif etmemiz gerekirse kısaca bu şekilde tanımlayabiliriz. Yolsuzluklara batmış, bayat milliyetçi retorik, RTE, Putin ve Orban’dan feyz almış bir Bonapartizmle müteşekkil Gruevski’nin otoriter rejimi 2017’de son buldu.

Gruevksi’nin kışkırttığı çetelerin parlamentoyu basmasıyla kahramanlaşan SDSM (Socijaldemokratski Sojuz na Makedonija – Makedonya Sosyal Demokrat Birliği) lideri Zoran Zaev “artık yeter” diyerek alanlara çıkan Makedonya halkının öfkesinden gelen güçle iktidara yürüyordu. AB ile NATO’nun da desteğini arkasına alarak 2017’de iktidara geldiğinde önceliğinin ülkenin dış politikasındaki sorunlar olduğunu açıkça beyan etmişti. 1990’larda oldukça popüler olan ama çoktan rafa kalkmış “Yeni Sol”u hortlatmaya çalıştı. Yine de SDSM ve Zaev’den beklenti VMRO-DPMNE sultası altında ezilen halka daha yakın politikalar izleyeceği yönündeydi.

Hiç de öyle olmadı…

AB’yi siyasetin merkezine koyan Zoran Zaev’in ilk hedefi de bu yoldaki en önemli sorunu olan “Makedonya” ismi üzerinde Yunanistan’la düştüğü anlaşmazlığı sonlandırmaktı. 2018’de Prespa Anlaşması'yla Makedonya’nın ismi Kuzey Makedonya’ya dönüştürüldü. O zamanlar, aslında var olmayan bu sorunun çözümü adı altında dayatılan şeyin bir NATO projesi olduğunu söylemiştik.1

Nitekim ülkenin isminin değiştirilmesi AB yolunda bir fersah avantaj bile sağlamadı ama Makedonya’nın NATO’ya girişi onaylandı. Zaev oyunu Makedonya halkıyla değil NATO ile birlikte oynamaya karar vermişti ve yine bu sayfalarda şunları yazmıştık:

“Sosyal demokrat Zoran Zaev’in barışı korumak için kullandığı referanslar ise oldukça ironik: NATO ve AB. Biri emperyalizmin suç ve savaş örgütü, diğeri ise Yugoslavya’nın dağılmasının en önemli sorumlularından…”2

AB’nin gözüne giren, NATO’dan “olur” alan Zaev’in popülaritesi düşüyordu. 2018 yılındaki vergi reformu Zaev’in yoksul halkın refahına yönelik bir şeyler yapacağına dair umutları yükseltti ama hemen ardından 2019’daki kabine değişikliği Zaev’in kimin yanında durduğunu anlattı: Patronlar!

Üstelik artık “AB’ye gireceğiz, biz Avrupalıyız” teranesi de sökmüyordu. Kısa sürede yolsuzlukta VMRO-DPMNE’den kalır yanlarının olmadığını gösterdiler. Bunların üstüne Covid-19 salgını ve salgının beceriksizce yönetimi geldi.

İlki 17 Ekim, ikincisi de 31 Ekim 2021’de düzenlenen iki turlu yerel seçimlerde SDSM bozguna uğradı. Daha dört sene önce büyük bir hezimete uğrayan aşırı sağcı VMRO-DPMNE 80 belediyenin neredeyse yarısını kazandı. SDSM ise sadece 20 belediyeyi elinde tutabildi. Oysa bir önceki yerel seçimlerde SDSM 57 belediyeyi kazanırken, VMRO-DPMNE ise sadece 5 belediyeyi elinde tutabilmişti. En önemlisi de SDSM başkent Üsküp’ü ve Manastır’ı kaybetti. 31 Ekim akşamı Zoran Zaev bir kumar oynadı ve seçimdeki başarısızlığını kabul ederek istifa edeceğini duyurdu. Yeni bir seçime gerek olmadığını, meclisin yeni bir başbakan seçebileceğini söyledi. Kamuoyu tarafından bu blöfü görülen Zaev 10 gün sonra istifa kararından vazgeçtiğini duyurdu. Elbette ki bunu kendisi için değil, Makedonya’nın çıkarları için yapıyordu. Siyasi krizin derinleşmemesi, ülkenin AB yolundaki ilerleyişinin sekteye uğramaması ve ülkedeki etnik gruplar arasındaki dengenin devamı için yapıyordu. Başını VMRO-DPMNE’nin çektiği muhalefet ise erken seçimde ısrar ediyor.

Yolsuzluklardan dolayı yargılandığı davalardan kaçıp Macaristan’daki kankası Orban’dan siyasi sığınma alan Gruevski’nin geri dönebileceği konuşulmaya başlandı.

Makedonya’da sosyal-demokratların baş kahramanı olduğu ve Türkiye, Macaristan, Rusya ve hatta Polonya gibi aşırı-muhafazakâr totaliter rejimlerdeki muhalefet için ders niteliğinde olan tipik bir hikâyeye şahit oluyoruz. Despotik bir rejimi yıkan ama sırtını emekçilere değil de, emperyalist odaklara yaslayan, halkı için değil de NATO ve AB’nin bölgedeki çıkarları için mücadele eden, dahası Makedonya halkının kanını kurutan sermaye sınıfıyla araya mesafe koymak şöyle dursun, patronların çıkarını emekçilerden daha çok gözeten bir “sosyal-demokrat” partinin bu politikalarının sonucunda, halka açıkça düşman olan otoriter bir rejimin yeniden ayağa kalkışına şahit oluyoruz.

Makedonya’nın dört yılı bizler için de çok şey söylüyor. Türkiye İşçi Partisi’nin emek eksenli bir “üçüncü ittifak” arayışı bu bağlamda daha anlamlı bir yere oturuyor.

Belki Makedonya seçimlerinde önemli bir başarı elden Levitsa’nın (“Sol”) Makedonya siyasetindeki duruşu da başka şeyler söyleyebilir bize. Bunu da bir başka yazıda ele alacağız.

1- “Kuzey Makedonya: Bir NATO projesi” başlıklı yazımız için: https://ilerihaber.org/yazar/kuzey-makedonya-bir-nato-projesi-86792.html

2- “Makedon Salatası” başlıklı yazımız için: https://ilerihaber.org/yazar/makedon-salatasi-81380.html

***

[email protected]

Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/

Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/