Latin Amerika’da Toplumsal Hareketler – III:  Bir ‘şahsım’ devletinin sonu

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın "İngiltere, Almanya, Fransa ve şahsım dörtlü zirve yaptık" sözleri çokça tartışıldı. Latin Amerika’daki toplumsal hareketleri tartıştığımız yazılarımızda, bu “şahsım” devletinin Nikaragua versiyonu olan Somoza ailesini ve onun sonunu getiren FSLN’yi (Frente Sandinista de Liberación Nacional – Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi) incelemeye karar verdik. 

Nikaragua, 1937 ve 1979 yılları Somoza ailesi tarafından yönetildi. Somoza ailesinin kökenlerini anlamak için, ülkeye yönelik ABD işgaline değinmek gerekir. Nikaragua’da José Santos Zelaya 1893-1910 arasında bir diktatörlük kurmuştu. Ancak Zelaya’nın bölgedeki faaliyetleri ile ABD’nin faaliyetleri çakışmaya başladı. Kimileri buna Zelaya’nın Panama Kanalı’na paralel bir kanal inşa etme amacında olmasını gerekçe gösterir. Zelaya Orta Amerika’ya ekonomik ve askeri anlamda saldıran ABD’nin ülkeden toprak imtiyazı isteğini reddetti. Bunun ardından ABD ordusu, muhafazakarlar tarafından başlatılan bir isyanı gerekçe göstererek Nikaragua’ya girdi ve Zelaya’yı devirdi. Bu işgalin ardından, ABD askeri varlığı 20 yıl boyunca devam etti. 

ABD’Yİ YENEN KUVVET

Somoza hanedanlığını deviren FSLN’ye adını veren Agusto Sandino, ülkedeki bu ABD işgaline karşı savaşan, en son silah bırakan ve “ilk” Somoza (Anastasio Somoza Garcia) tarafından çağrıldığı görüşmede katledilen, Nikaragua halkının ulusal kahramanıdır. Sandino’nun gerilla kuvvetlerinin 6 bin kişiden fazla olduğu tahmin ediliyordu. Sandino’nun gerilla kuvveti ABD’ye karşı savaş boyunca gücünü arttırarak varlığını sürdürdü. 1931’e gelindiğinde ABD, ulusal direniş karşısında daha fazla direnemeyerek geri çekilmeye başladı. Ancak bununla beraber Anayasa’da yeri olmayan Ulusal Muhafızlar’ı (Guardia Nacional – GN) “eğitip-donatmaya” başladı. 1933’te ABD birlikleri çekilmiş, onun yerini GN almıştı. ABD, Nikaragua’yı terk edince Sandino silah bıraktı. Yönetimle görüşmelere başladı. Ancak GN varlığını sürdürdü. ABD elçisiyle ilişki içindeki General Anastasio Somoza, Sandino ve kurmaylarını 21 Şubat 1934’te öldürttü. Sandino’nun katiliyle uzaktan akrabalık ilişkisi de olan Başkan Sacasa, onunla rekabete girişti ve başarılı olamadı.

Böylece Somoza başkanlık seçimleri için tek aday haline geldi.

ABD’NİN BİRİNCİ ADAMI

ABD’nin ulusal mücadeleye karşı giriştiği harekat sırasında başlıca özelliği iyi İngilizce bilmesi olan Anastasio Garcia Somoza, Nikaragua Ulusal Muhafızları’nın başındaydı. Somoza, Sandino’yu görüşmeye davet edip öldürttü ve sonrasında Ulusal Muhafızları kullanıp Nikaragua’ya egemen oldu. 1940, 50, 60 ve 70’lerde ülkeyi özel mülkleri gibi yöneten Somozaların yaşadığı malikane, Nikaragua’nın başkenti Managua’daki bir tepede, ABD elçiliğinin yakınında yer almaktaydı. Söylentiye göre, bu iki yeraltındaki bir tünelle birbirine bağlıydı. Anastasio Somoza’nın oğlu olan ve 1970’lerde ülkeyi yöneten İkinci Somoza (Luis Somoza Debayle); West Point mezunuydu ve Ulusal Muhafızlar’ın komutanıydı. 

Bir Sandinist olan Monica Baltonado, Somoza ailesinin özelliklerini Marta Harnecker’ın Latin Amerika’da Sol kitabında şöyle tanımlar: 

- Kuzey Amerikan çıkarlarıyla tam bir uyum. Kuzey Amerika şirketleri Nikaragua’nın doğal kaynaklarını, madenlerini, muzunu, uluslar arası ticaretini ve maliyesini denetim altında tutuyordu. Nikaragua, ABD’nin emperyal hedefleri için bir üs olarak kullanılıyordu.
- Diktatör ailesinin kişisel zenginliği, bölgenin en büyük sermayelerinden birini oluşturuyordu. 
- Görünüşte demokratik formel bir demokrasi kurulmuş durumdaydı. Sahtecilik dolu seçimler, güçler ayrılığı vb. ancak her şey diktatörün kontrolü altındaydı.
- Rejimin himayesi altında, kahve ve pamuğa ardından da ticari ve mali faaliyetlere bağımlı bir burjuvazi gelişti. Somoza ailesi, faaliyerlerine izin verdiği ölçüde onu desteklediler. 
- Orduyu bir nevi kişisel aracı olarak kullanması. 
- Nihayet kamusal özgürlüklerin yokluğu ve direniş mücadelesi, rejimi öylesine istikrarsızlaştırdı ki, burjuvazi sınıf çıkarlarını korumakla birlikte, bir değişim aramaya koyuldu.

Somoza’sız bir Somosizm başladı. 

Somoza ailesinin hükümranlığı Latin Amerika diktatörlükleri içinde en uzun sürenlerden biridir: 1936’dan 1979’a tam 43 sene. 1956’da bir muhalif tarafından öldürülen Anastasio Somoza Garcia’nın sonu, diktatörlüğü bitiremedi. Büyük oğlu Luis, GN’nin komutanı kardeşi Tachito Anastasio’nun (Anastasio Somoza Debayle) yardımıyla babadan kalan görevi üstlendi. 

ÜLKE, ÖZEL MÜLK HALİNE GELDİ

Hanedanın kurucusu olan I. Somoza, yaşamını ABD’de ikinci el araba satıcılığı, kahvehane işleticiliği ve tuvalet bekçiliği gibi işler yaparak kazanmıştı. Sahte para ve bahis oyunlarıyla ilgilendiği de olmuştu. Ancak 1956 yılına gelindiğinde ailesinin serveti 60 milyon dolara çıkmış, ülkenin en büyük toprak sahibi olmuştu. 46 adet plantasyonu ve 51 adet çiftliği vardı. Komşu ülkelerde de mülkleri vardı. Nikaragua’daki ekilebilir toprakların %10’una sahiptiler.

I. Somoza’nın devamcıları bu imparatorluğun çökmesine izin vermediler ve işleri daha da büyüttüler. Somozaların 1979 yılındaki servetinin 500 milyon dolar olduğu, ülkenin ekilebilir topraklarının beşte birininin, en büyük 26 sanayi kuruluşunun sahibi oldukları ve 120 şirkette de iştirakleri olduğu tahmin ediliyordu. Muz, et, tuz, yağ ve alkolde tekel konumundaydılar. En büyük 8 şeker kamışı çiftliği onlara aitti. Birçok Avrupalı otomobil firmasının ülkedeki acentesiydiler. Tek ulusal havayolu ve çeşitli nakliyat şirketlerine sahiptiler. Tekstil ve çimento sanayi gibi önemli alanlara da hakimdiler. Holdingleri yöneten banka bile kendilerine aitti. 

Bu olup bitenler içinde, aşina olduğumuz şekilde bu servetin elde edilme yolları dikkat çekiyordu. Servetlerini haraç, hırsızlık ve şiddetle elde etmişlerdi. Altın ve ithal mal kaçakçılığı, otlaklara çıkması engellenmiş sürülerin ve iktidar tarafından zor duruma düşürülmüş şirketlerin yok fiyatına alınması bu yollardan bazılarıdır. I. Somoza’nın dış ticaret, kumar, kaçakçılık gibi alanlarda şahsi komisyon alma gibi bir huyu vardı. Elektrik işleri, hastaneler, demiryolları, sular idarelerinin tümü hanedanın denetim altında tuttuğu ulusal kuruluşlardır. Bu kuruluşlara ailenin dostları yerleştirilmiş, böylelikle kamu kuruluşları, diktatörlüğün özel çıkarlarına alet edilmiştir. Devlet ve aile çıkarları bütünleşmiştir. 

DEPREM YARDIMLARINI CEBE İNDİRDİLER

1950’li yıllarda gerçekleşen pamuk üretimi patlaması ve Orta Amerika Ortak Pazarı’nın sunduğu sanayi olanakları yerel bir burjuvazinin doğmasına yol açmış, böylelikle Somozalara rakip gruplar oluşmuştur. Bunların Somoza ailesi ile ilişkileri Tachito’nun iktidara geldiği 1967’den sonra hızla bozuldu. Burjuvazi, kendi gelişimini frenleyen Somoza işletmelerinin ayrıcalıklarına giderek kötü gözle bakmaya başladı. 1972 yılında ülkede gerçekleşen deprem sonra gelen yardımların hanedan tarafından satılması bu hoşnutsuzluğu arttırdı. Hanedan, artık zenginlerin ayrıcalıklarını korumuyordu. Böylece zaman içerisinde ülkedeki burjuvazi muhalefet saflarına geçti. 

Zamanla hükümet, ordu ve Somoza ailesi bir bütün haline geldi. Bu askeri ve bürokratik etkenler, ekonomik çıkarlar ve hükümetçe denetlenen gangsterlik ağı Somoza sisteminin temellerini oluşturmaktaydı. Hanedan, şiddetin yanı sıra başka siyasal kaynaklardan da yararlanmıştır. Alt sınıf bir aileden gelen ve ancak işgalcilerin desteğiyle durumunu düzelten Somoza, yaptığı evlilik sayesinde liberal oligarşinin önemli temsilcileriyle bütünleşebilmiştir.  Bu aileler siyasetle pek ilgili olmasalar da, diktatörlüğü desteklemişlerdir.

Hanedan, Nikaragua’daki iki partili düzenden de yararlanmıştır. Bağlı bulunduğu Liberal Parti’yi ele geçiren Somoza, ordunun yanı sıra bir siyasal denetim ağı oluşturmuştur. ABD büyükelçiliğini, 43 yıl boyunca Anastasio Somoza Garcia’nın damadı Sevilla Sacasa sürdürmüştür. Aynı zamanda Somozolar ABD’nin desteğini sürdürebilmek için yılda 500 bin dolar harcamıştır. Bunun karşılığında istedikleri an ABD kongresinin 20-30 üyesi harekete geçebiliyordu. 

FSLN

FSLN’nin kuruluşu ve güçlenişi başka bir yazıya konu olsa da, 1960’lı yıllara gelindiğinde ülkedeki ekonominin de bozulmasıyla birlikte Nikaragua halkı diktatörlüğe karşı örgütlenmeye girişir. Bunun sonucu olarak da, adını Sandino’dan alan FSLN kurulur. İlk elden gerilla savaşına başlayan FSLN asıl gücüne 70’li yılların ikinci yarısında kavuşur. FSLN, 1966 Kasım’ında gerilla faaliyetine başladıktan sonra 1967 Mayıs’ında Ulusal Muhafızlar tarafından uğradığı operasyonlar sonucu zayıflasa da, daha sonra yeniden toparlanır. Üst düzey birçok yöneticisi tutuklansa ve yüzlerce gerillası öldürülse de FSLN örgütlenmeye devam eder. FSLN üç ayrı (FSLN İşçi, Halk Savaşı ve FSLN Üçüncü Yol) hizbe bölünen bir ayrışma yaşasa da, bu üç ayrı hizip 1978’de ortak eylem kararı alır. 

Daha önce de bahsettiğimiz gibi Nikaragua muhalefeti çok çeşitliydi, burjuvazi ve Kilise bile bu muhalefetin içindeydi. Bu ittifakların temelini ise 1969 yılında yayınlanan Tarihsel Program’larında görebiliriz. Söz konusu programda şu ifadeler yer alır: “FSLN modern bir organizasyondur, düşmana karşı mücadelede öncüdür, amacı iktidarı almak ve işçi-köylü ittifakı temelinde devrimci bir hükümet kurmaktır, bu mücadelede antiemperyalist ve antioligarşik güçleri birleştirir.” Ancak 70’lı yılların ikinci yarısından itibaren FSLN bu muhalefet içerisinde güçlü bir konuma sahip hale gelmeye başlıyordu. Muhalefetin bir araya geldiği bu yapının ismi de “Demokratik Kurtuluş Birliği”ydi (UDEL). FSLN’nin ise, iktidardan sonraki sürece bakıldığında eleştiri konusu edilecek olsa da “ittifak kurma” yeteneği ön plandadır. FSLN, bunların yanı sıra kurduğu birçok kitle örgütüyle de halk içerisinde ve sendikalarda da örgütlüydü. 

1978’de muhalif yayımcı ve UDEL’in lideri Joaquin Chamorro’yu öldürülünce, Somozalara yönelik muhalefet daha da arttı. 1978’de üç eğilimin de birleşmesi sonucu her eğilimden üç kişinin katılımıyla Ulusal Yönetim Konseyi kurulur. 1979’a gelindiğinde, gerilla savaşı Sandinistaların önderliğinde ülkenin birçok bölgesine yayılmıştı. 1979’un Mart ayında gerçekleştirilen Genel Grev’e iş adamları bile katılmıştı. Bu dönem FSLN, ülkedeki halkın neredeyse tamamı tarafından destekleniyordu. Öyle ki, 17 Temmuz’a, yani Devrim’e iki gün kala Ulusal Muhafız liderleri bile ülkeyi terk etmişti. 19 Temmuz’da binlerce gerilla başkent Managua’ya girdi ve son Somoza Miami’ye kaçtı. Somoza, rahat bir sürgün yaşamak için Paraguay Diktatörü Alfredo Stroessner’in yanına kaçtı. Ancak 1980’de Arjantinli “Montoneros” isimli gerilla örgütü tarafından öldürüldü.