Laiklik Kürt siyasetinin neresinde?

Bugün devrimci mücadelenin ya da sosyalist siyasetin en önemli başlıklarından birisi laiklik mücadelesidir. Laiklik olmadan olmaz mı? Elbette mücadele edilen ülkeye ve sınıf mücadelesinin geliştiği, güncellik kazandığı başlıklara göre değişir. Ancak bugünün Türkiye’sinde bir karşı-devrimci süreç yaşanmış, bu sürecin en belirgin özelliği ise gerici bir rejim kurulması olmuştur.

Hep yazdık. Bir kez daha belirtirsek, AKP ile birlikte Türkiye’de dinci yanları öne çıkan bir karşı-devrim yaşanmıştır. 1950’lerden bugüne anti-komünist ve bu anlama gelmek üzere sol düşmanı bir devlet siyasetinin geldiği noktadır bu. Bu devlet siyaseti bir İslamizasyon siyaseti olarak emperyalizmle bütünlüklü bir yapı arz etmiş, 12 Eylül darbesi ile adım adım iktidara gelmiştir.

O yüzden bugün devrimci siyaset ve mücadelenin merkezine, gericilik karşıtı siyaset yerleştirilmek zorunda. Buna Haziran Direnişi’ndeki toplumsal tablo ve ülkemizde seküler güçlerin toplumsal mücadeledeki yeri eklenirse, sanırız iddiamız daha da güçlenir.

Bu sürecin okunmasında örneğin Kürt siyasi hareketi ile sosyalist hareket arasında farklılıklar vardır. AKP’nin iktidar olması, sosyalistler açısından bir karşı-devrim ve mutlaka karşıya alınması gereken bir süreç iken, örneğin Kürt siyaseti açısından Kemalist statükonun yıkılması ve “alan açılan” bir süreç olarak görülmüştür. Referandumda sosyalistlerin hayır, Kürt siyasetinin boykot demesi, Gezi Direnişi’nde Kürt illerinde tek bir eylemin bile yapılmaması, sadece iki örnek.

Laiklik konusunun da önemli olup olmaması işte böylesi bir okumanın farklılığından kaynaklanmaktadır. Kürt siyasi hareketi ile sosyalist hareket arasındaki aranın açıldığını yazmak ve AKP rejimine bakıştaki farklılıkların temel noktaların altının çizilmesi gerekir.

Bundan sonra nasıl bir ülke siyaseti bekliyoruz? AKP ile kurulan bu rejimin sıkıştığını, bu sıkışmanın nedenlerinden birisinin Kürt sorunu olduğunu ve aynı zamanda bir restorasyonla bu sıkışmayı aşmaya çalışacaklarını düşünüyoruz.

İşte böylesi bir tabloda Kürt siyasi hareketinin nasıl bir konum alacağı önem kazanır. Ülke içinde Hüda-Par ile karşı karşıya gelen, Irak ve Suriye’de dinci-gerici IŞİD ile savaşan Kürt siyasi hareketinin gericiliğe karşı bir mücadele içinde olduğu söylenebilir.

Ancak, aynı zamanda, gerici siyasetin temsilcisi AKP tarafından yıkılan “Laik Kemalist cumhuriyet” karşıtı söylemi devam ediyor ve yine İsrail ve ABD tarafından yıkılmaya çalışılan “laik Esad rejimi” karşısında yer alınabiliyor.

Ya da yukarıda söylendiği ve örnek verildiği gibi AKP rejiminin kuruluş sürecini karşıya alamamıştır.

Ortadoğu’daki siyasi güçlere bakıldığında önemli seküler bir güç olarak tarif edilen Kürt siyasi hareketi aynı zamanda örneğin geçen yıl Demokratik İslam Kongresi adıyla dincileri yan yana getirecek adımlar da atabilmektedir.

Abdullah Öcalan’ın geçen Nevrozda konuşması ve bu konuda İslam Kardeşliği temelinde Kürt sorununun çözümü yaklaşımı, bir başka örnek.

Şeyh Said ve Said-i Nursi konusuna bakışı belli Kürt siyasi hareketinin. Bu ideolojik yaklaşım politik bir çerçeveden, siyasal ihtiyaçlar bağlamında değerlendirdiği bir tarihsel yaklaşımdan kaynaklanıyor. Bu iki isim de gericidir ve Cumhuriyet’e karşı gerici ayaklanma içinde olmuşlardır. Biri 1925’te, biri ise bugünün cemaati olarak.

Örneğin HDP’nin dün açıklanan (1) İslami kesimlerle yan yana geleceğiz açıklaması ise en güncel örnek. Alevilerle de, Ermenilerle de, sosyalistlerle de yana yana geldik şimdi de İslamcı kesimlerle dendiğinde ortaya ciddi bir antagonizma çıkıyor.

Bu antagonizma Kürt siyasetinin sorunu olarak ortada duruyor.

Bu açıdan bazı sorular yanıtlanmalı.

Okulların imam hatipleştirilmesine karşı ne deniyor?

Zorunlu din derslerinin kaldırılması gerekir mi?

Anaokullarına kadar giren din dersleri konusunda ne düşünülüyor?

Tarikat ve cemaatlerin kapatılması gerekir mi?

İslam kardeşliği temelinde Kürt sorununun çözümü mümkün mü?

Hüda-Par ile Şeyh Sait arasında bir bağ kuruluyor mu? Vs.

Sorular çoğaltılabilir.

Bizim açımızdan, karşı devrimin yenilmesi ve geriletilmesi devrimci politikanın hassas kantarıdır. Devrimin önünü açar mı açmaz mı diye bakarız. Türkiye’de devrim bugün mutlaka laikliği bayrağına yazan bir devrim olacaktır diye iddia ediyoruz.

Kısacası laiklik Kürt siyaseti açısından lüks mü ilke mi?


(1) http://ilerihaber.org/demirtas-secim-oncesi-islami-kesimle-bulusacak/9120/