'Kürt sorunu ne yea' ya da sayıyla kendine gelmek

Şöyle ki,

Şimdilerde senin ve hempalarının tedvir ettiği şirketin güvenlik görevlileri, Kürdistan coğrafyasına seyrederken yanlarına 4400 gramlık G3 tüfeğini, konservesini, battaniyesini almaya başlamasının ve oranın dağlarında sürünerek ilerlemeye gayretlenmesinin üzerinden bir 30 yıl geçti.

Bu 30 yılda senin sınıfın kendine saraylar inşa ederken; “vatan görevi” lafzıyla aldatılıp, dilini dahi bilmediği yumuşak başlı insanları uslandırsın diye o topraklara yollanan gencecik ama ölü emekçi çocukların sayısı 10 bini, gazi unvanı bahşettiğinizin sayısı 11 bini, kimliğini dünyaya kabul ettirmek için güneşten aya dağlarda yaşayıp savaşırken toprağa düşenlerin sayısı 15 bini, belki yalnızca yolda yürümekte olan bir insan olduğu halde öldürülenlerin sayısı 12 bini geçti.

Faili meçhul, yargısız infaz derken katlettiğiniz insanımızın sayısı 17 bini, gözaltına aldıktan sonra, işediğiniz bez parçalarıyla nezarette gözlerini bağladığınızın sayısı 500 bini, günlerini, aylarını, yıllarını, ömrünü hapishanede geçirenin sayısı 50 bini, cezaevine göndermeden önce elektrik verip askıda yaşattığınızın sayısı 30 bini geçti.

Bizim, neredeyse her birimizin yakınlarımızı görebilmek için kapısında saatlerce bekledikten sonra aşağılanarak girdiğimiz hapishane sayısı kişi başına 10'u, karanlık düzeninizde bizim aydınlık yüzlerimize yer açmak için kurduğunuz mapushane sayısı 400'ü geçti.

Tohumları çıkarıp mayın ektiğiniz tarlalarda koşarken ya da patlamamış bombalarınızla oynarken başı yere düşen, olmadı babasının yanında kurşunladığınız çocukların sayısı 5 tane yüzü geçti.

Sen ve senden öncekilerin, Kürdistan dağlarının mağaralarında korunan Kürtlerin “başını ezmek” için harcadığı para 350 milyar doları, örneğin kaybedilen turizm geliri 120 milyar lirayı geçti.

Toprak işleyip, keçisinin peşinde koşarken, köye inen gerillaya bir parça ekmek verdi yahut güzel baktı diye evleri yakılıp göçe zorlanan insanların sayısı 4 milyonu, viran olmuş, soluksuz kalmış köy sayısı 4500'ü geçti.

Sizin kontrgerilla örgütünüzün 1992 Newrozunda Diyarbakır surlarının gölgesinde, Cizre kûçelerinde yürüyen 57 insanı, beyaz bayrak sallayan gazeteciyi otomatik silahla taramasının üzerinden 23 yıl, o gün bu gündür size boyun eğmeyip Newroz meydanlarını dolduran Kürtlerin sayısı 100 binleri geçti.

Siz milyon dolarlık rüşveti bir yerlere tıkıştırırken, katırla dere tepe yük taşıyan 19'u çocuk 34 kişiyi Roboski'de uçaklarla bombalamanızın üzerinden henüz daha 38 ay geçti.

Yardım tırlarınız Suriye'de katliam yapan yobazlara silah beslerken, o katliamdan kaçan 200 bin Kürt 6 ay önce aç biilaç oradan buraya sınırı geçti.

Çocuklarının, sevgililerinin, kardeşlerinin işkence edilmiş cansız bedenlerini kimsesizler mezarlığında arayan onurlu kadınlarımızın bir meydanda toplanmaya başlamalarının üzerinden 20 yıl geçti.

Sadece “Kürtlere küfür et” demelerine rağmen yapmadığı ve devrimcileri ele vermediği için 16 gün işkence yapılan benim annemin yaşı 60'ı geçti.

Bunlar geçti gitti ama sen geçip gidemeyeceksin. Kürt emekçilerine, yurtsever ölenlere, “ben Kürdüm” diyene laf ederken, Kürt sorunu var mı yok mu diye gevelenirken biraz ağır olacak, elini, ağzını, aklını bir toplayacaksın.

Ve sözün kısası, senin iliğine işlemiş o inkar söyleminin üzerinden sadece Bor'un pazarı değil, bir de yıllar önce Hançepek'in Qırıkları geçti...

* Ve.. Newroz piroz be!