Korku…

“Annenin ayağının altı öpülür. Ben anacığımın ayağının altını öperdim. Anam nazlanırdı. ‘Anacığım çekme ayağını burada cennetin kokusu var’ derdim. Bunu anlayan olur anlamayan olur. Bunu feministlere anlatamazsın mesela. Çünkü onlar anneliği kabul etmiyorlar. Anlayanlar bize yeter diyoruz. Onlarla yola devam ederiz”

Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı. Çok zaman önce değil, geçtiğimiz yıl sonlarında yukarıdaki sözleri sarf etmiş kişi. Kadınlarla, kadınların özgürlük mücadelesi ile ciddi derdi olduğu bilinen, “kız mıdır kadın mıdır” diyerek aşağılamayı bulduğu fırsatlarda ihmal etmeyen, kadınların eşitlik mücadelesini takıntı derecesinde “dert etmiş” bir kişi.

Anlaşılan o ki annelik ünvanını da dağıtmaya, anneliğin kimler için kutsal olduğuna da karar vermeye muktedir kişi…

Başka türlüsü fıtratına ters çünkü!

Bu zihniyet için belli ki kadınlık sıkıntılı kavram, annelik ise en güzeli! Annelik güzellemeleri ile yarattığın kutsallık ortamı yaşanan yoksunlukları gizleyebiliyor. Öyle ki annelik silahı ile kadınlığı vurup öldürebiliyorsun. Kutsal olan annelik ya kaç kere anne olunacağı ile ilgili fetva yayınlayabiliyorsun. O da yetmedi mi nasıl doğurulacağına karar verebiliyorsun. Doğurmama kararını katliam olarak nitelendirebiliyorsun. Mevzu annelik ise gerisi teferruattır deyip yükleniyorsun.

Ama işte ne yazık ki Tayyip Bey, annelik aslında gerçekten öyle bir duruş ki, öyle bir yürek ki senin ona biçtiğin elbiseye sığmıyor bir türlü. Bununla yüzleştiğinde dayanamıyorsun ve o yüzden anneliğin kimler için kutsal olduğuna da sen karar vermeye kalkıyorsun.

Önce Gülsüm Elvan’la başladın. Miting alanlarında yuhalattın o güzel çocuğun, Berkin’in, o direngen ama yüreği yanan annesini. Cennetin kapılarının buralardan zorlanmayacağı besbelli ama serde de var bir annenin ahını almanın korkusu…

Hatice Ana’ya mı geldi sıra şimdi? Tehdit ettiği gerekçesi ile suç duyurusundan bulunmuşsun. Korku dağları beklermiş, senin vaziyet de biraz bu besbelli..

Bu ülkede yer gök anaların acıları ile yüklüdür.

Dün ve bugün, bu acı, bir öfkenin de adıdır artık.

Anaların acısından ve öfkesinden korkanlar, bu korkularında sonuna kadar haklıdır. Korkunun ise ecele faydası yoktur…