Mesele üç beş ağaç değil, hala anlamadınız mı ?
Bu soru, 2013 yılında yaşanan Gezi eylemlerinin özetiydi adeta. Ve, evet mesele üç beş ağacın kesilmesi değildi. Toplumsal yaşama dokunulması, yaşam alışkanlıklarının yok edilmek istenmesi ya da belirli alanlara sıkıştırılmak istenmesiydi.
O yüzden de, kolay kabullenilecek bir durum olmaması yüzünden başkaldırış yaşandı. Hem de öylesine yaşandı ki, ülke tarihinde görülmemiş bir sivil ayaklanma olarak nitelendi.
İktidarın korkusu gittikçe büyüdü ve erki elinde bulunduranlar, her fırsatta Gezi karşıtı nefretlerini gizlemeden söz söylediler.
Ama, anlaşılıyor ki, halen o büyük kalkışmadan dersini almamış kişiler var.
Bugünlerde, yeni bir ağaç kesme meselesi İzmit’in Yahyakaptan Mahallesi’nde yaşanıyor. Mahalle halkı, yaşam alanlarından ağaçların kaldırılmak istenmesine tepki gösteriyor ve belediyeye karşı bir direniş sergiliyor.
Mesele, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin esnafın çıkarlarını yok sayarak, halkın yaşam alanlarına sahip çıkışına aldırmadan düzenlediği projenin dayatılmış güzergahı dolayısıyla gerginlik yaşanmasının fitilini aylar önce ateşledi.
O fitildeki yanmalar sönmüyor, aksine gittikçe büyüyecek gibi görünüyor. Yani, kısaca bu alandaki kavga büyüyor.
***
Sadece ağaç kavgası değil elbette, ekmek kavgası da büyüyor.
‘’3 ay önce ekmeğe yüzde 25 zam yaptık. Bu, 26 ay sonra yapılan bir zamdı. Bundan sonra da belki bir 26 ay daha bekleyeceğiz. Yani aradaki fark 52 ay, bu da yaklaşık 4,5 yıl demek. Enflasyon diye bir şey var değil mi?’’ diyerek yola çıkan fırıncılar, Esnaf Odaları Birliği’nin de kabulüyle ekmek fiyatını 1 TL’den 1.25 TL’ye çıkarttı.
Ve kavga başladı.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in ekmek fiyatlarını yüksek bulduğu açıklamasından cesaret alan Kocaeli Valiliği, ekmek zammının geri çekilmesini istedi. Bu talep, bürokrasiyle meslek odalarını karşı karşıya getirmeye yetti de arttı bile.
Esnaf Odaları Birliği zammın geri alınmasının düşünülmesinin bile mümkün olmadığı görüşünde. Fırıncılar Odası ise enflasyon oranlarıyla savunmaya geçerken, aslında her alanda olduğu gibi yaşamsal girdilerin kendilerini zorladığına işaret ediyor.
Ve tabi ki, bu savunmanın içinde ‘’çalışanlarımızla birlikte karnımızı doyuracak kazanca ulaşmalıyız’’ ifadesi en çarpıcı olanı.
Bir tarafıyla halkın can yakıcı sorunu haline gelen bu kavga daha çok su kaldırır gibi görünüyor.
***
Ve tabi ki, işten çıkartmaların yarattığı kavga tablosu.
Bu kentin hiç eksilmeyen sorunlarından biridir işten çıkartmalar. Gün geçmiyor ki, böyle bir tabloyla karşılaşmayasınız.
Bu sorunla en yeni karşı karşıya geliş İzmit Sanayi Mahallesi ve Dilovası ilçesinde iki ayrı üretim alanına sahip Marmara Siegener Galvaniz işyerlerinde oldu.
Ne iyi ki, kısa sürdü.
İşveren, toplusözleşme talebine karşı işçi çıkartma kartını açıp, 7 kişiyi kapı önüne koyunca bir anda kavga büyüdü.
Aslında, bu kavgaya da neden olan sınıf kavgası yüz elli yıla yakın zamandır olanca hızıyla sürüyor. Sermaye, bu kavgayı hep kazanacağı düşüncesiyle hareket edip, çalışma hayatında mutlak hakimiyet kurmaya çalışıyor.
Ama, olmuyor işte, küçücük de olsa gedikler bulunuyor ve oralardan yenilgi tattırılabiliyor sermaye gruplarına.
Marmara Siegener Galvaniz işvereni de, o küçücük gediklerden nefes alma konusunda iyice birikime sahip olan DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası karşısında kavganın ilk raundunu kaybetti.
Sendika yöneticileri, 7 üyesinin işten çıkartılması üzerine 60 işçiyle birlikte pankart açıp ‘’direniriz’’ mesajı verince, işveren kavganın daha da büyüyeceği endişesiyle, ‘’tamam, o işçileri geri alıyorum’’ dedi.
Gerginlik de, en azından şimdilik sona erdi.
Ama kavga bitmedi, sürüyor ve büyüyor…
***
Kavgayı sürdürmenin ne yararı var demeyin, çünkü, her alanda sıkıştırılıyor ve faşizme teslim olmaya zorlanıyoruz.
Geçmişi de unutmayan, geçmiş mücadele yıllarından gelen birikimlerin yarattığı olumsuz havayı (iktidar açısından) dönüştürmeyi hedefleyen o faşist zihniyet, yargı eliyle cezalar yağdırmayı sürdürüyor.
Son olarak, AKP’nin Mart 2014 yerel seçimleri için İzmit’te düzenlediği mitingin öncesi ‘’Hırsız Katil Erdoğan’’ pankartı astıkları gerekçesiyle yargılanan TKP üyesi 6 kişiye hapis cezası verildi.
Kavga, yargı eliyle de büyütülüyor…
***
Sermayenin, kavgayı büyüttüğü başka bir alan ise yasalara uygun davranılmadan hayata geçirilmek istenen yeni projeler oluyor.
Kandıra Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi Projesi de onlardan biri.
Kent halkına, ‘’Yaklaşık olarak 2000 dönüm arazi üzerinde 62 Gıda firmasının yer alacağı bir İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’’ olarak sunuldu. Bölgesel anlamda işsizliğe çare projelerden biri diye de reklamı yapıldı.
Ama, söylenilmeyen bir şeyler de vardı.
Bölge, Namazgah Barajı havzası içine yapılıyordu. İdare Mahkemesi bu iddiayı ciddiye aldı ve projeyi durdurdu.
Ama, sermaye, bu kavgayı bu kadar basit kaybetmeme kararlılığındaydı. Ve, AKP’nin tercih sorunu bu olayda da bir kez daha ortaya çıktı ki, hukuktan yana alınacak tavır sermayeyi zora sokacağı için, hukuku devre dışı bırakacak yeni yasal düzenlemeler yapılabilirdi.
Kavgayı başka boyuta taşıyacak olan bu yeni durumu da, bölgenin imar planlarını onayladıklarını, kamulaştırmaların bitme noktasına geldiğini söyleyen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık oldu.
Aynı zamanda AKP Kocaeli Milletvekili olan Işık, kavganın büyüyecek olan fitilini yeniden ateşlemekte sakınca görmüyorsa, hukuktan yana olup halkın çıkarlarını koruyan anlayış sahipleri de, bu kavga davetini yüreklilikle kabul edecektir.
Anlayacağınız, bizim kavgamız hep büyüyor, büyüyerek sürüyor…