Cennet mi cehennem mi? Bu soru bile sınıfsal. Alışverişten hoşlanıyorsanız, dünya mutfağının farklı örneklerini tatmak istiyorsanız, iki üç gün lüks içinde parıltılı gökdelenlerin arasında gezmek istiyorsanız, devasa alışveriş merkezleriyle, birbirinden büyük ve lüks restoranlarıyla, gerek toplu taşıması gerekse de kaliteli taksi hizmetleriyle Katar’ın başkenti Doha’ya gidebilirsiniz, üstelik vizesiz.
Aşiretler tarafından yönetilen ülke 1971 yılında bağımsızlığını kazanıyor, petrol gelirleriyle ülke yeniden yapılandırılıyor, Doha 1.5 milyona yaklaşan nüfusuyla Arap yarımadasının Dubai, Abu Dhabi gibi kentleri gibi lüks ve modern bir kent haline getiriliyor. Kabına sığamıyor uluslararası politikaya müdahil oluyor, Türkiye’nin en yakın müttefiklerinden biri haline geliyor, yılların Büyükdere caddesi bile artık resmen Katar Caddesi adını alıyor. Katar kriziyle ilgili çok yazı, değerlendirme var onları okuyabilirsiniz. Ama biz gelin bir işçi cehennemi olarak Katar’dan söz edelim…
10 sayıyla 10 Gerçek!
Aşağıdaki sayılarla Katar’a bir de emekçiler açısından bakalım
-
Dünya Kupası projelerini kapsayan inşaatlar için toplam çalışan göçmen işçi sayısı 1.8 milyon
-
Toplam göçmen işçi sayısı 2.1 milyon
-
Toplam Katar nüfusu 2.67 milyon. Kısacası Katar demek göçmen işçi demek!
-
Katar nüfusunun %60’ı işçi kamplarında yaşıyor. Bu kamplarda yaşayanların ezici çoğunluğu güneydoğu Asya’dan gelen bekar işçiler.
-
Katar hükümeti tarafından oluşturulan komisyon 2011-2014 yılları arasında 1800 göçmen işçinin öldüğünü saptamış
-
Bu gidişle 2022 yılında Katar’da gerçekleştirilecek Dünya Kupası’na kadar 7000 işçinin daha öleceği tahmin ediliyor Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu tarafından.
-
Kişi başına düşen milli gelir yıllık 129 bin dolar! Dünyanın en zengin ülkesi olarak kayıtlara geçiyor.
-
Haftada 60 saat çalışan bir Hintli işçinin aylık maaşı ortalama 605 dolar/2100 TL
-
Haftada 70 saat çalışan bir Nepalli işçinin aylık maaşı ortalama 333 dolar/1174 TL
-
Katar’da 600 bin Hintli, 500 bin Nepalli işçi çalışıyor
Katar'da çalışan çoğu Nepalli işçinin kalp krizi ve iş kazaları nedeniyle yaşamını yitirdiği konuşuluyor. Guardian'dan Pete Pattisson'un ortaya çıkardığı belgelerde, onlarca Nepalli işçinin hayatını kaybettiği, binlercesinin de berbat çalışma koşullarına dayanmaya çalıştığı ifade ediliyor. Saptanan bazı temel insan hakları ihlalleri arasında ise şunlar var:
-Nepalli işçiler maaşlarını aylarca alamıyor,
-Aşırı sıcakta, uzun çalışma saatleri var (haftada 70 saati geçiyor) ve iş cinayetlerinde bu uzun ve yorucu çalışma saatlerinin büyük payı var,
-Son üç yıldır gözlerin çevrilmesi sonucu inşaatlarda iş güvenliği önlemleri sıkı tutulsa da, güvenlik ve sağlık önlemleri hep ikinci planda kalıyor,
-Kaçmamaları için maaşları bilerek verilmiyor, pasaportlarına el konuyor,
- Bazı işçilerin çöl sıcağında bedava içme suyuna erişimleri engelleniyor,
- Dünya Kupası için Katar'da çalışan işçiler bir odada 12 kişi yaşıyor (odalar ortalama 24 m²)
-Barınma, yeme ve içme koşullarından dolayı göçmen işçiler hastalanıyor, sağlık hizmetlerine erişimlerine olanak tanınmıyor…
Mecazi değil, gerçek anlamıyla kölelik!
Her şey bir yana, Katar’da resmen 30 binin üzerinde köle bulunuyor. Kapitalizmin yarattığı yoksulluk yüzünden zorla çalışmakta olan onbinlerce göçmen işçinin yanı sıra, zorla çalıştırılan, çalıştırıldığı tespit edilen kişiler fiilen gerici dini referanslara dayalı bir köleliğin hala var olduğunu gösteriyor. (Global Slavery Index)
Birleşmiş Milletler geçtiğimiz yılın Mart ayında Katar’a zorla çalıştırma ve “modern kölelik” koşullarını ortadan kaldırması için 12 ay süre vermişti, Uluslararası Sendikal Hareket de “kafala” adı verilen bu sistemin ortadan kaldırılması için baskıda bulunuyor, koşullarda değişiklik yapılmamasından dolayı Dünya Çalışma Örgütü (ILO) yine çağrıda bulunuyor.
Kafala sisteminde göçmen işçiler bağlı oldukları işçi simsarları dışında kimse için çalışamıyor, iş değiştirme hakları bulunmuyor, patronlarının onayı olmadan ülkeyi terk edemiyor, pasaportlarına el konuyor. İşe girmek (ülkelerinden getirilmek, kalacak yer sağlanması vs. vs.) için patronlarına veya işçi simsarlarına ciddi bir ücret ödüyorlar, daha doğrusu borçlanıyorlar. Katar’daki ilk yılları zaten bu borcu ödeyebilmek için zorunlu olarak karın tokluğuna çalışmakla geçiyor. Aynı sistem Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Bahreyn’de de bulunuyor. Örneğin İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Birleşik Arap Emirlikleri’nde kafala sistemi uyarınca çalışan kadın ev işçilerine yönelik taciz ve istismar üzerine hazırladığı raporda Birleşik Arap Emirlikleri’nde 146 binin üzerinde vatandaş olmayan kadın ev işçisi çalıştığı, birçoğunun tacize uğrarken, bir kısmının köleleştirildiği anlatılıyor.
Konuyla ilgili kaynakları okuyabilir, bu ortaçağ gericiliğinin nasıl modern kapitalizme entegre olduğunu inceleyebilirsiniz. Özetle bugünlerde en yakın müttefikimiz olan Katar’ı bir de bu açıdan tanıyalım “dostumuzun” neye benzediğini bilelim istedim…
Kaynaklar
https://www.theguardian.com/world/2017/mar/19/qatar-world-cup-workers-india-nepal-cheated-deceived
https://bianet.org/biamag/dunya/159373-arap-emirlikleri-nde-isci-haklari-seni-coktan-satin-aldim
https://www.ituc-csi.org/ilo-extends-probe-into-forced
http://www.building.co.uk/qatars-migrant-construction-workers-what-can-be-done?/5061806.article
http://www.bbc.com/news/magazine-33019838
Pratik, Adhikary. "Health issues among nepalese migrant workers in the middle east." Health Science Journal (2011).
http://www.gulf-times.com/story/546215/Fatal-accidents-infectious-diseases-rare-occurrenc
http://fortune.com/2016/03/31/qatar-world-cup-workers/
http://www.aljazeera.com/news/2016/12/increasing-number-deaths-nepali-workers-161221093347701.html
https://www.theguardian.com/commentisfree/2017/mar/19/qatar-world-cup-slavery-migrant-workers