İsyan, ‘hak’tır!

Bu toplumda muhalif bir kimliğiniz varsa,

Emperyalizme, kapitalizme, liberalizme, dayatmacılığa karşıysanız tepkiniz hiç dinmez ve giderek de büyür.

Ama, ekmek parası uğruna mücadele ediyorsanız, bazen gözünüz çok kararır ve olmaması gereken işler de yaparsınız.

Derdiniz varsa ilgili kişiye ya da yere iletir, çözüm bulmaya çalışırsınız. Süreç içinde derdinizi giderecek önlemler alınır, sorun kişisel ya da toplumsal düzeyde ortadan kalkar.

Ama, bir de duyarsızlık vardır ki, işte o durum isyanı ‘hak’ kılar. Soruna kim bakarsa baksın, ‘’isyan hak’tır’’ der.

Şimdilerde, İzmitli fırıncı Cevahir Köse de bu isyan durumunu yaşıyor. Aslında çok da yeni sayılmaz. Ekmek parası için mücadele ettiği zemindeki farklılaşma, 6.5 yıl önce başladı, şimdilerde yeniden gündeme oturan haliyle sürüyor.

Kendisini, eylemlere ilk başladığı yaptığı dönemlerde tanıdım.

Ne yapmıştı da, neye karşıydı ki 6.5 yıldır eylem yapıyor ?

Cevahir Köse fırın sahibi. Anılan süre önce açtığı fırınına ruhsat alamadığı için işletmede sıkıntı çekiyor, yani ekmekten ekmek parası kazanmasına izin verilmiyor. O da, doğal olarak tepki gösteriyor, isyan ediyor. Hedefinde de, doğal olarak İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan var.

Köse, daha önceleri de çok sayıda bireysel eylem yapıp sorunun çözülmesi talebini iletti, ama kimse oralı olmadı.

Birkaç gün önce akşam saatlerinde yine İzmit Belediyesi önünde görüldü Fırıncı Köse. Bir kez daha geldiği belediye binası önündeki tek kişilik eyleminde kendi hazırladığı dövizleri açıp Nevzat Doğan’a seslendi. Meraklı gözlerle kendisini izleyenlere sorununu anlatan fırıncı Köse, “Ey Nevzat Doğan, benden sana bir abi tavsiyesi. Nefsine yenilme, hak olan neyse onu yap. Benim düşmanım yoktur. Ama başıma bir şey gelirse, tek düşmanım Nevzat Doğan’dır” diye konuşup, ruhsatının verilmesini talebini yineledi.

Düşünebiliyor musunuz, fırın açıyorsunuz ama ruhsat alamıyorsunuz. Herhalde, yasal açıdan eksikleri olduğu için ruhsat verilmediğini düşünemeyeceğiz. Çünkü, o tür eksikler kısa sürede tamamlanır ve ruhsat gereği yapıldıktan sonra alınır.

Oysa, durum böyle değil…

Nevzat Doğan’ın, 30 Mart seçimleri öncesinde kendisine ruhsat sözü verdiğini anlatan Cevahir Köse’nin iddialarını özetleyen cümleler, yine kendi ağzından çıktı. Diyordu ki;

“Seçimler öncesinde bana gönderdiği elçiler vasıtasıyla sulh yaptık. Ben hiç konuşmadım bu olayla ilgili. O da ruhsatı verecekti. Ama seçimlerden sonra bana dirsek çevirdi. Yaptığım konuşmalar nedeniyle polise şikayet etti. Hiç bir sabıkam yokken 6 yıl ceza aldım. İkinci kez şikayet etti, bir ceza daha aldım. Böyle bir şey olamaz. Ben hakkımı istiyorum…………………”

Bu ifade, Belediye Başkanı Nevzat Doğan’ı zan altında bırakır. Bu yüzden, acilen yanıtlanmalıdır. Cevahir Köse’nin ruhsat sorununun gerçek nedeni kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Neden ruhsat verilmemektedir, kent halkının bunu bilme hakkı vardır ?

Yoksa, Nevzat Doğan serbest ticarete karşı mıdır ?

Yoksa, fırıncı Cevahir Köse boyun eğmediği için cezalandırılmakta mıdır ?

Bu arada, İzmit Belediyesi Meclisi’nin CHP’li üyelerinin de sorumluluğu vardır. Bu sorunun gerektiği gibi çözülmesi için üzerlerine düşeni geç olmadan yapmalılar. CHP’li üyelerden Emrah Efe, not aldığı olayın gereğinin yapılması için kendi grubunu ikna etmeli, bir an önce adım atmalıdır.

Mesela ‘kan davasına’ dönüşmeden önlem alınmalı. Ne de olsa ekmek parası, insanın gözünü rahatlıkla karartır.

O isyan etmeyecek de, kim edecek ?

*********

Halkın isyanı

Bir de, toplumsal sorunların çözümsüzlüğüne isyan var ki, daha etkili olduğu/olacağı kesindir.

Mesela, ilgililerin gereğini, gerektiği gibi ve gerektiği zamanda yapmaması yüzünde doğal afetler dolayısıyla zarar görenlerin durumu var, onlar da ‘’isyan hak’tır’’ deme noktasına gelmişlerdir.

En son örnek, selin 23-24 Haziran tarihlerinde zarar verdiği Eşme köyü halkının yaşadıklarında gizli.

Köy halkı, sel yaşandıktan sonra verilen sözlerle biraz umutlanmıştı belki ama aradan geçen zaman içinde tek bir adım bile atılmaması, bu durumu umutsuzluğa dönüştürdü ve onlarda ‘’yine kaderimize terk edildik’’ duygusu yarattı.

Selden en çok etkilenen köyün ortasından geçen Kurudere’nin kenarındaki evler oluyor. Çünkü, onlar büyük bir tehditle karşı karşıya.

Şöyle ki;

Derenin içinden 36 bin voltluk elektrik hattı geçiyor. Selle birlikte, derenin içinden geçen ve onu aşkın köye içme suyu sağlayan pompa sisteminin elektrik hattı açığa çıktı. Dere içindeki elektrik hattı, uyku kaçıran durumda.

Sel suları, iki sokağı birbirine bağlayan köprüyü yıkınca vatandaşlar bölgeden geçmek için bu dereye inmek zorunda kalıyor. Böyle olunca da, tehlike büyüyor.

Halkın can güvenliği açısından bir an önce çözülmesini beklediği sorun, ne yazık ki hala orta yerde duruyor.

Bu durumda, ‘’isyan hak’tır’’ denilmesinden daha doğal ne olabilir ki ?

*********

Acı reçete: Kentsel Dönüşüm

AKP hükümetlerinin başlangıç döneminden itibaren rant yaratıcı proje olarak kabul gören kentsel dönüşüm, hem mağduriyet yaratmış hem de gerginlik başlığı olmuştur.

‘’Yapısal dönüşüm’’ ve insanlara ‘’daha çağdaş yaşam koşulları sağlayan yapılaşma’’ diye sunulan kentsel dönüşüm, yeniden kent gündemini işgal edecek gibi.

Bu proje gereği kazançlı çıkacakları konusunda ikna edilmeye çalışılan halk, bazen evet, bazen de hayır demiştir. Şimdi, aynı süreci İzmit’in Cedit, Gölcük’ün de Merkez Mahallesi yaşayacak.

Bakanlar Kurulu’nun İzmit Cedit ve Gölcük Merkez Mahallesi’ni riskli alan ilan ettiği karar Resmi Gazete’de yayımlandı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 29 Mayıs 2015 tarihli ve 4730 sayılı yazısı üzerine, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesine göre, İzmit Cedit Mahallesi’nde bulunan 126 bin 221 metrekarelik alan ‘riskli alan’ ilan edildi.  Gölcük’te de, Denizevler’den sonra Merkez Mahallesi de riskli alan ilan edildi. Buradaki riskli alanın büyüklüğü ise 62 bin 337 metrekare oldu.

Her iki bölgede de, yakında kentsel dönüşüm çalışmalarının başlayacak. Ancak, öncesi için gereken altyapı oluşturuldu mu, işte orası belli değil. Çünkü, itirazlar var ve bunlar yüksek sesle dillendiriliyor.

Düşünün bir kez, eviniz elinizden alınacak, başka bir yerde ikamete zorlanacaksınız. Bu durumda, ‘’isyan ‘hak’tır’’ demekten daha doğal ne olabilir ki ?

Kıssadan hisse, eğer sorunların giderilmesi için mücadele etmeyi temel ilkelerinizden biri olarak kabul ettiyseniz, ülkede de, kentlerde de isyan etmemek elde değil. Bu yüzden ‘’isyan ‘hak’tır’’ ve ‘’meşrudur’’ diye düşünüyorum.

Gelecek için de vazgeçilmez temel duruşlardır…