Türk Ceza Kanunu Madde 89/1 “Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır”
19.12.2006 tarihinde 5560 sayılı kanun ile yapılan değişiklikten sonra ise “Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır” denmiş.
Özü şu; işyerinde bir “iş kazası” sonucu yaralandınız, (ki bu gibi olayların ezici bir çoğunluğu nedense “taksirli suç” olarak görülmekte, “bilinçli taksir” veya “olası kast” nedense kamuoyu baskısı olmadan hiç akla gelmemektedir); siz şikayet etmezseniz işveren aleyhine bir ceza davası açılmaz. Şikayet etmemeniz için de mutlaka sizinle birisi temasa geçer (!)
Devam edelim. Yine Madde 89/1 kapsamında, yine taksir sonucu yaralandınız, hastalandınız, algılama yeteneğiniz bozuldu vs. TCK’nın bir başka yeniliği ise “uzlaşma”. Şikayet etmekten vazgeçmediniz, savcıya veya sonraki aşamada hakime gittiniz. Kolluk kuvvetleri (polis, jandarma); cumhuriyet savcısı veya hakim size uzlaşmayı anlatır, uzlaşmak isteyip istemediklerini sorar, şüpheli bu durumda patronunuzdur, uzlaşma sonucunda ne yaparsa yapar, süreç tamamlanır ceza yargılaması tamamlanır. Bakın kimse size karışmıyor, cumhuriyet savcısının kontrolü altında, hür iradenizle karar veriyorsunuz (!) Şikayet etmemeye de, şikayet ettiniz diyelim uzlaşmaya da hür iradenizle karar veriyorsunuz, ne güzel değil mi? Liberal hukuk anlayışının en temel bakış açısına 200 yıl sonra bir kez daha merhaba; bir yanda tekil bir birey olarak işveren, diğer yanda özgür iradesiyle davranan özgür işçi! Bence Grundrisse’nin önsözünü bir kez daha okumakta yarar var ne dersiniz?
Yukarıda yazılanlar yeni değil, 2006’dan beri var. Peki biraz tartışmayı ilerletelim, işten atıldınız, işe iade edilmek istiyorsunuz, iş kazası sonucu zararınızı tazmin ettirmek, tazminat almak istiyorsunuz vs. Ama uzlaşmak istemiyorsunuz, mahkeme kararını versin istiyorsunuz. Hayır öyle kolay değil. Murat Özveri hocamız net bir şekilde ortaya koymuş “İşçinin hakkını almasının önüne yeni bir engel: Arabuluculuk” başlıklı yazısında. İş davalarında artık arabuluculuk zorunlu, öyle dava ederim, yargıya güvenirim diyemiyorsunuz. Arabulucuya gitmek ZORUNDASINIZ!
Bir toplantıda işyeri hekimi sayın Ahmet Tellioğlu bizlerle oldukça ilginç veriler paylaştı. Son yıllarda, işçilerin bireysel olarak iş mahkemelerine daha sık gitmeye başladığını, hukuk yoluna daha fazla başvurduğunu sayılarla açıkladı. Bunun işçilerin bilinçlenmesiyle büyük bir ilgisi olduğunu söylemek güç, hak ihlalleri inanılmaz derecede arttı, işçilerin de örgütlülüğü olmadığı için ellerinde tek yol olarak bireysel hukuk yolu kaldı. Sayın Murat Özveri de bakın nasıl açıklıyor:
“Sendika ve grev hakkının yeterince gelişmediği ülkelerde, işvereni dizginleyebilecek elde tek araç olarak bireysel iş yasaları kalmaktadır. Bu saptamanın tersi de doğrudur: Eğer bir ülkede bireysel iş yasalarından beklentiler artmış, işçilerin bireysel iş yasalarıyla korunup korunmadığı tartışmanın merkezine oturmuşsa, o ülkede sendika, grev ve toplusözleşme hakları yeterince gelişmemiştir.”
Oh ne güzel, en azından hukuk var diyebilirsiniz. Hayır o kadar kolay değil, kendi hakkınızı aramak için mahkemeye dahi gidemiyorsunuz, illa ki arabulucuya gitmek zorundasınız.
Borçlar hukuku veya ticaret hukuku çerçevesinde belli bir işlevi olabilecek, mahkemelerin yükünü rahatlatabilecek uzlaşma, arabuluculuk bireysel hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda kesinlikle uygulanamaz, bu vahşi kapitalizm dönemine geri dönmektir.
Gerek ceza kanunundaki şikayet ve uzlaşma, gerek iş mahkemelerinde arabuluculuk, işçiyi atomize etmenin, bir birey olarak elini kolunu bağlamanın, yetersiz de olsa devletin koruması altından çıkarmanın yoludur. Elinden en basit hukuk yolu bile alınan işçilerin ise aslında yapacak çok şeyi vardır…
https://www.evrensel.net/yazi/78221/iscinin-hakkini-almasinin-onune-yeni-bir-engel-arabuluculuk
https://www.evrensel.net/yazi/80184/is-mahkemeleri-kanununun-degisiklilerinin-getirdikleri-1
https://www.evrensel.net/yazi/80229/is-mahkemeleri-kanununun-degisikliklerinin-getirdikleri-2