İstifa eden bakanları değil, İbrahim Koç’un ismini ezberleyin…

Kumlar, kum taneleri, kum taneleri içindeki silika…

Binlerce değil, on binlerce, on binlerce değil yüzbinlerce işçinin katili…

Ama katil, o silikayı ortaya çıkaran, üretim yöntemi, teknolojisi ve kâr hırsı…

Özetleyelim; İbrahim Koç 56 yaşında, Bilecik Bozüyük'te silikozis nedeniyle hayatını kaybetti 17 Ekim tarihinde. İbrahim Koç, 1988 ile 2008 yılları arasında Eczacıbaşı’nın seramik fabrikasında silika oksitleriyle yüzeyin kaplandığı sırlama işlemini yapıyordu. Emekli olmasına 1,5 yıl kala işten çıkartılmıştı. İşten çıkartıldığında hasta olduğunu bilmeyen İbrahim Koç, 2019 yılında arkadaşlarıyla sohbet ederken şunları söylemişti:

“6 ayda 1 film çekiliyordu ama sonuçları ben de dahil olmak üzere hiçbir işçi bilmiyordu. 'Senin hastalığın var, doktora git!' diyen olmuyordu.”

2008 sonrası 9-10 sene boyunca Osmangazi Devlet Hastanesi’ne gidip geldi. En son Ankara Şehir Hastanesi’nde 15 gün kaldı. Yüzde 80 iş göremezlik raporu aldı. 1 Şubat 2019’dan beri oksijen tüpüne bağlı olarak yaşıyor ve akciğer nakli bekliyordu. İşten çıkarıldıktan yıllar sonra 2013 yılında silikozis hastası olduğunu öğrenebildi. Ve şu anda aramızda değil, öldü…

Şu an dikkat ve odak noktamız pandemi süreci ve Covid 19. Ama hem “sıradan” iş cinayetleri devam ediyor, hem de özellikle solunum yolu hastalıkları geçmişi olanlar Covid19’dan daha fazla etkileniyor, daha ağır geçiriyor veya ölüyor. 

İbrahim Koç ismini unutmayalım. Türkiye’de silikozis hastalığı, kot kumlamada çalıştırılan işçilerde ardı ardına ölümlere neden olması ve binlerce insanın bu hastalığa yakalanarak ölümü bekler hale gelmesiyle kamuoyunun gündemine gelmişti. Sonraki süreçte verilen mücadelelerle kot kumlamanın yasaklanmasıyla silikozis gündemdeki yerini kaybetti. Oysaki silikozis taş ocakları, madenler, tünel kazıcılığı, dökümhaneler, cam sanayi, seramik, çimento, kiremit tuğla üretimi ve kum püskürtmenin olduğu tüm iş kollarında görülebiliyor. Özellikle de Bilecik iline bağlı Bozüyük’te seramik fabrikalarında çalışan işçilerde. 

Yıl 2014, bir işçinin canına tak ediyor, cesaretini topluyor ve "tamam" diyor, "bu böyle gitmez". Seramik işçisi Gürhan Yüksel Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı arıyor, şirketini şikayet ediyor, yaptığı şikayet sonrası silikozis tanıları arka arka gelmeye başlıyor. Kendisi de silikozis hastalığına yakalanan seramik işçisi Gürhan Yüksel’in Alo 170 hattına yaptığı şikayet sonrası yapılan iş yeri teftişinin raporlarında; Vitra Eczacıbaşı Yapı Gereçleri isimli şirketin işyerinde "Tozun kaynağında yok edilmesini sağlayacak tedbirlerin yeterince alınmadığı, bu yüzden özellikle keçe ile kuru rötuş ve ön sırlama işlemlerinde çalışanların toza maruz kaldıkları dolayısıyla yaptıkları çalışmalar nedeniyle pnömokonyoz-silikozis hastalığına yakalandıkları kanaati oluşmaktadır" ifadelerine yer veriliyor. Ardından pandoranın kutusu açılıyor, aynı işyerinde çalışan 61 işçiye Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’nce silikozis tanısı konuyor, 16 işçide silikozis şüphesi, 37 çalışanda da mesleki risk faktörüne maruz kalma tespit edildiği belirtiliyor. Bazı işçiler ise işten çıkarılıveriyor, İbrahim Koç gibi.

2013 yılı mayıs ayında Hasan Ali Uyar isimli emekli seramik işçisinin silikozis nedeniyle hayatını kaybediyor. Uzun yıllar seramik fabrikasında çalıştıktan sonra 2003 yılında emekli olan 2011 yılında nefes darlığı şikâyetlerinin ilerleyen ve Mayıs 2013’de 56 yaşamını yitiriyor. Aynı yaşta, İbrahim Koç ile aynı yaşta yaşamını yitiriyor, silikozis affetmiyor öldürüyor!

2014 yılında yapılan teftiş ve  çalışmalar gösteriyor ki, sadece Vitra Eczacıbaşı Yapı Gereçleri isimli şirkette 1800 işçi, fabrikada tozun havaya yoğun olarak karıştığı kuru teknikten, yaş sisteme geçilmesine karşın, geçmişten gelen silikayı akciğerlerinde saklıyor. Öte yandan pek çok fabrikada binlerce işçinin seramik işkolunda kuru teknikle çalışmaya devam ediyor. 

Meslek hastalığı “iş kazası” gibi değil. Bir işçinin gözünden bakarsanız, meslek hastalığı tanısı konması işsizlik anlamına geliyor, yeni iş bulamama anlamına geliyor. Binlerce işçi ölüm korkusuyla ve işçi ailelerinin de yakınlarını kaybetme korkusuyla yaşarken, işten atılma, bir daha iş bulamama korkusu ne zaman olacağı belli olmayan bir ölümle kıyaslandığında çalışma ortamı kabul edilebilir hale geliyor. 

Silikozis tamamen önlenebilecek bir hastalık, ama tedavisi olmayan bir hastalık. 

İstifa eden, istifasını geri alan, yıllar sonra isimleri dahi anılmayacak bakanları, bürokratları bir yana bırakıp, İbrahim Koç’ları toplumsal hafızamıza kazıyalım ve yaşama mücadelesini özellikle pandemi döneminde başat hale getirelim…