İşsize işsiz deyince ne ol(m)uyormuş?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK); 1998 yılından beri uyguladığı Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) ile nüfusun iş gücü durumunu, istihdamda olanları ve işsizleri belirlemek amacıyla ayrıntılı ve güncel olarak derlemektedir. Bu kapsamda iş gücü piyasası ile ilgili göstergeler üçer aylık hareketli ortalamalar biçiminde hesaplanıp yayımlanmakta idi. Örneğin, en son açıklanan Kasım 2020 işsizlik oranı, 2020 yılının Ekim, Kasım ve Aralık ayları ortalaması idi.

TÜİK 2021 yılı Ocak ayında başlamak üzere, iş gücü piyasa istatistiklerinin hesaplanmasında kullandığı bu yöntemi terk ederek, verileri üçer aylık hareketli ortalamalar yerine; bağımsız olarak aylık yayımlamaya başladı. TÜİK tarafından yapılan açıklamada, böyle bir değişikliğe gitmenin temel gerekçesi olarak, ‘…uluslararası karşılaştırılabilirliği sürdürmek ve yayımlanan sonuçların zamanlılığını iyileştirmek’ vurgusu yapılmıştır. Aslında bu metodoloji değişikliği ile Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından alınan kararlar uygulamaya sokulmuş oldu. Böylelikle, istihdam ve işsizliği ölçmekte kullanılan daha ‘gerçekçi’ tanım ve standartlar kullanılmaya başlanmıştır. Bu kapsamda üç temel revizyon gerçekleştirilmiştir. Bunlar, ‘uluslararası düzenlemeler ile güncellenen yeni tanımlara uyum sağlanması ve ek göstergelerin üretilmesi’, ‘daha zamanlı ve tek aya ilişkin göstergeler üretebilmek amacıyla üçer aylık hareketli ortalamalar yöntemi kullanılarak yayımlanan iş gücü istatistikleri yerine bağımsız aylık tahminlerin yayımlanması’ ve ‘belirtilen değişiklikler kapsamında haber bültenleri ve istatistiksel tablo içeriklerinin yeniden düzenlenmesi’.

YENİ UYGULAMA İLE KAVRAMLAR, KRİTERLER VE KAPSAMDA DEĞİŞİKLİKLERE GİDİLDİ!

Yeni uygulama ile çalışma kavramının tanımı genişletilerek, türleri belirlendi. Çalışma türleri;kendi tüketimi için üretim, istihdam, staj, gönüllü çalışma ve diğer çalışma türleri olarak beşe ayrıldı. Bunun yanında istihdamın kapsamı ile bir kişinin istihdamda olup olmadığını belirlemekte kullanılan ölçütler de değiştirildi. Eski istihdam tanımına göre daha da daraltılan yeni istihdam tanımına göre, daha önce ‘kendi tüketimi için üretim yapan çiftçiler, gerçekleştirdikleri üretim miktarı yıllık gıda harcamalarının önemli bir bölümünü (%50’den fazlasını) karşılıyorsa istihdamda sayılmaktayken, yeni sistemde bu kişiler istihdam kapsamına dahil edilmemekte ve ayrı bir çalışma türüne eklenmektedir. Ayrıca yeni uygulamada istihdamda olanlar, ‘referans döneminde en az bir saat çalışmış olan' kişilerden oluşan iş başında olanlar ve ‘referans döneminde herhangi bir nedenle geçici olarak işinden uzak olan’ kişilerden oluşan iş başında olmayanlar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.

MÜJDELER OLSUN ARTIK BİRDEN FAZLA İŞSİZLİK ORANIMIZ VAR!

Aslında yeni uygulama ile işsizlik ile ilgili tanım ve kriterlerle eskileri arasında pek bir fark olduğunu söylemek mümkün değildir. Bununla birlikte iş arama yöntemlerinde bazı değişikliklere gidilmiştir. Bir kişiyi işsiz olarak niteleyebilmek için aşağıdaki üç kriteri birlikte sağlaması şartı getirilmiştir. Buna göre bir kişinin işsiz sayılabilmesi için referans dönemde istihdamda olmaması ve son 4 hafta içerisinde aktif bir iş arama kanalını kullanarak iş araması, iş bulması durumunda 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olması veya iş bulmuş olduğu için iş aramayı bırakması ve üç ay içerisinde işe başlayacak olması gerekir. Yeni uygulamaya kadar olan dönemde son dört hafta içerisinde hem aktif hem de pasif iş arama kanallarını kullananlar iş arıyor olarak değerlendirilirken, bundan sonra sadece aktif iş arama kanallarını2 kullananlar iş arıyor olarak kabul edilmektedir.

Yeni uygulama ile birlikte TÜİK her ne kadar kendisi öyle demese de dört farklı işsizlik oranı açıklayacak. Bunlardan ilki, LU1 olarak kısaltılan ve TÜİK’in işsizlik oranı olarak tanımladığı [İşsiz sayısı/İş gücü] * 100 formülü ile hesaplanan işsizlik oranıdır. Bu oran en dar tanımlı işsizlik oranı ve belki de işsizliğin boyutunu en az yansıtan oran olmasına karşın, TÜİK’in kullandığı resmi işsizlik oranı bu orandır. Bu orana ek olarak aşağıdaki işsizlik oranları da hesaplanmaktadır:

LU2: Zamana bağlı eksik istihdam ile işsizliğin bütünleşik oranı = [(Zamana bağlı eksik istihdamdaki kişiler + İşsizler) / İş gücü] * 100

LU3: İşsiz ve potansiyel iş gücünün bütünleşik oranı =

[(İşsiz + Potansiyel İş gücü) / (İş gücü + Potansiyel İş gücü)] * 100

LU4: Atıl İş gücü Oranı = [(Zamana Bağlı Eksik İstihdam  + İşsiz + Potansiyel  İş gücü) / (İş gücü + Potansiyel İş gücü)] * 100

Bu yeni tanımlarda yer alan zamana bağlı eksik istihdam, ‘istihdamda olan, haftalık 40 saatten az çalışan ve referans döneminde daha fazla saat çalışmak isteyen ve kısa süre içerisinde daha fazla saat çalışabilecek olan kişileri’ tanımlarken; potansiyel iş gücü, ‘çalışma çağındaki nüfusa dahil olup, referans döneminde ne istihdamda ne de işsiz olan kişilerden; iş arayan fakat kısa süre içerisinde işbaşı yapabilecek durumda olmayanlarla, iş aramadığı halde çalışma isteği olan ve kısa süre içerisinde işbaşı yapabilecek durumda olan kişileri’ içermektedir. Atıl iş gücü oranı, ülkemizde var olan işsizliği en gerçekçi olarak yansıtan orandır. 

GERÇEK İŞSİZLİK ORANI ÜRKÜTÜCÜ BOYUTLARDA!

İşsizliğin ulaştığı boyutları ve bu durumun yaratabileceği potansiyel sorunları iyi anlayabilmek için, TÜİK’in yayımladığı hem eski hem de yeni oranları kullanacağız. Bu incelememizi hem toplamda hem de kadın ve erkek ayrımı yaparak derinleştirmeye çalışacağız. Ayrıca genç işsizliği konusuna da hem toplamda hem de kadın ve erkekleri baz alarak göz atmaya çalışacağız. Bu amaçla kullanacağımız ilk üç grafiğimiz sırasıyla toplamda ve kadın ve erkek ayrımı ile işsizlik oranlarındaki gelişimi göstermektedir.

Kaynak: TÜİK

Kaynak: TÜİK

Kaynak: TÜİK

Her üç grafiğin ortak olarak bize gösterdiği önemli gerçekler vardır. Bir kere TÜİK’in kabul ettiği işsizlik oranı (en dar kapsamlı işsizlik oranı) ile gerçek işsizlik oranı arasında ciddi farklar vardır. Gerçek işsizlik oranı (atıl iş gücü oranı) yılın ilk ayında toplamda %29,1, erkeklerde %25,3 ve kadınlarda %36,0 olurken, TÜİK’in dar kapsamlı işsizlik oranları aynı gruplar için sırasıyla %12,2; %11,4 ve %14,1 olarak açıklanmıştır. TÜİK’e göre toplamda ve erkeklerde düşme eğiliminde olan işsizlik oranının aksine, gerçek işsizlik oranları hem toplamda hem erkeklerde hem de kadınlarda artmaktadır. Ne yazık ki, TÜİK’in kabul ettiği işsizlik oranına göre düşme eğiliminde olan işsizlik oranları, kadınlar arasında artış eğilimindedir. Gerçek işsizlik oranının kadınlar arasında erkeklere göre yüksek olması, TÜİK’in temel aldığı dar kapsamlı işsizlik oranında bile artış göstermesi, buhran dönemlerinde gene kadının her zaman olduğu gibi daha fazla bedel ödediğini ve ‘kadını eve hapsetme anlayışının’ belki de etkili olduğunu göstermektedir. Zaten kadın iş gücüne katılım oranının düşüklüğü de bunu desteklemektedir. Ocak 2012 itibarıyla toplamda %49,5 olan iş gücüne katılım oranı erkeklerde %68,8 iken kadınlarda sadece %30,6’dır. Bu durum sadece gerçek ve dar kapsamlı işsizlikte ortaya çıkan değişimi gösteren izleyen grafikte daha net izlenebilmektedir.

Kaynak: TÜİK

Grafikten de görüldüğü gibi hem iktisadi buhranın hem de pandeminin bedelini kadınlar ödemektedir. Oysa kadınları dışlayan, onlara ayrımcılık yapan bir anlayışla, ne ülkenin ana akım iktisatçılarının geri kalmışlığımızı açıklamak için sıkça başvurdukları ‘orta gelir tuzağı’ndan çıkması ne de gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşması mümkün gözükmemektedir. Bir başka ifadeyle, mevcut oranlarda kadın iş gücüne katılım oranlarıyla ülkenin bir adım ileri gitmesi mümkün gözükmediği gibi geriye gitme olasılığı daha yüksektir. Durumun vahameti genç işsizlik oranlarını incelediğimizde daha da kötüleşmektedir. İzleyen grafik genç işsizliğini toplamda ve kadın ve erkek ayrımı ile göstermektedir.

Kaynak:TÜİK

Grafikte yer alan işsizlik oranları 15-24 yaş arası gençlerin işsizlik oranlarını göstermektedir. Oysa herkes biliyor ki, eğitim sürelerinin ve düzeylerinin sürekli artması, işin aslanın karnında olması ve sağlık alanındaki gelişmeler sonucu ortalama yaşam sürelerinin uzaması gibi nedenlerle, bu yaş aralığının çok da gerçekçi olduğunu söylemek pek mümkün değildir. Bu yaş aralığının genç işsizliğini daha iyi anlayabilmek için 15-35 gibi bir aralığa yükseltilmesi daha gerçekçi olacaktır. Sadede gelirsek, grafik bize hem oranların çok yüksek olduğunu hem de artış eğilimini koruduğunu gösteriyor. Genç kadın işsizliği erkeklere göre hayli yüksektir. Genç işsizliğinde ortaya çıkan tablo, korkarım ama hiçbir zaman ümit etmem, ülkemizin bir süre sonra iş bulma ümidini kaybetmiş ve sürekli olarak başka bir ülkeye gitme hayali ile yaşayan gençlerin ağırlıkta olduğu bir ülke olacağını göstermektedir.

İş gücü istatistikleri ile ilgili son düzenlemeler ve revizyonlar bize “gerçeklerin er ya da geç, ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır” veya “güneş balçıkla sıvanmaz” özdeyişlerinin ne kadar haklı olduklarını bir daha gösteriyor. Hoş, biz zaten durumun böyle olduğunu biliyorduk. TÜİK’in yeni uygulaması bir anlamda malumun ilamı oldu. “Cariaçıkkolik” olmuş; ham madde ve ara malı ithal etmeden ve sıcak para girişi olmadan büyüyemeyen bir ekonominin, istihdam yaratma kapasitesinin de olamayacağını biz bir kere daha anlamış olduk. Darısı ülkeyi yönetenlerin başına!

---------------------------------

1- TÜİK tarafından yayımlanan bültende bu çalışma türleri aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır:

Kendi tüketimi için üretim: Kendi nihai kullanımı için üretilen ürün ve hizmetleri kapsamaktadır.

İstihdam: Ücret veya kar karşılığında gerçekleştirilen çalışmaları kapsamaktadır.

Ücretsiz staj: İşyerlerinde tecrübe veya beceri kazanmak amacıyla ücret karşılığı olmaksızın yapılan çalışmaları kapsamaktadır.

Gönüllü çalışma: Gönüllü olarak başkaları için ücret almadan yapılan çalışmaları kapsamaktadır.

Diğer çalışma türleri: Bir mahkeme kararı ya da benzer başka bir otorite tarafından belirlenen ücretsiz toplum hizmeti, mahkumlarca yapılan ücretsiz çalışmalar, ücretsiz askerlik gibi çalışmaları kapsamaktadır.

2- AKTİF İŞ ARAMA KANALLARI:

- Doğrudan bir işverene başvurma

- Eşe, dosta ricada bulunma

- İŞKUR’a başvurma

- Özel istihdam ofislerine başvurma

- Gazete, dergi, internet aracılığıyla iş arama

- Gazeteye iş ilanı verme veya cevaplama

- Online CV paylaşma veya güncelleme

- Sözlü ya da yazılı iş sınavına/mülakata girme

- Kendi işini kurmak için hazırlıklar yapma