İşçiler ölsün, üzerilerine çöp fabrikası mı kurulsun!

İşçi ve çöp fabrikası öznelerinin, bugünlerde Kocaeli açısından birbiriyle ilişkilendirilen çok büyük önemi var.

Bir yandan işçi ölümlerine,

Diğer yandan da bu ölümleri tetikleyecek yeni çöp fabrikası yapımına seyirci, kalınıyor.  

Biliyoruz ki, iş yasalarında yapılan değişiklikler ve akademi dünyasının çalışma hayatı üzerine yaptığı çalışmalar sonrasındaki uyarılarının dikkate alınmaması, sermaye düzeninin, çalışanlara ölümü layık gördüğüne işarettir.

Bu duruma, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin  iş kazalarında yaşanan ölümler raporundaki veriler de işaret ediyor.

Peki sorumluları ne yapıyor dersiniz ?

Koskocaman hiçbir şey…

Akademi dünyası, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda birbirini tamamlayan o kadar çok bilimsel çalışma yaptı ve aldıkları sonucu işçi-işveren-hükümet taraflarıyla paylaşıp kamuoyunu da bilgilendirdi ki, bu durumdan duyulan rahatsızlığın sonucu, bu akademisyenler grubu her koşulda itibarsızlaştırılmaya çalışıldı.

Son olarak da, OHAL kapsamındaki gelişmeler bahane edilerek bir KHK ile kamudaki görevlerinden ihraç edildiler. Ama, dikkat çektikleri gerçekler orta yerde duruyor ve üzerini kimse örtemiyor.

İşte, İSİG Meclisi’nin son raporundaki veriler de o akademik çalışmaların aynası…

Kocaeli’nde, çalışma yaşamında büyük bir devrim olarak lanse edilen 6331 Sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası’nın uygulanmaya başladığı tarihten itibaren servis kazası, kalp krizi, ezilme, göçük, yüksekten düşme ve intihar gibi gerekçelere dayalı olarak, 2013’te yılında en az 33 işçi, 2014 yılında en az 65 işçi, 2015 yılında en az 54 işçi, 2016 yılının ilk 9 ayında ise en az 65 işçi yaşamını yitirdi.

Bu tablo, 2016 yılının Kocaeli için yaşanan en yüksek işçi ölümünün gerçekleştiği zaman dilimi olarak kayıtlara geçeceğini gösteriyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinde şehirde genel önlemlerin yetersiz olduğu gözüküyor.

Kocaeli’nde ölümlerin yoğunlaştığı işkolları inşaat, metal, taşımacılık, tarım, ticaret, kimya, belediye, ağaç, gıda ve tersane işkolları. İşçi ölümlerinde metal sektörü ikinci sırada ve diğer sanayi işkollarında da ölümler yoğun. 

Bu durum “Kocaeli bir sanayi kentidir” söyleminin gerçekliğini gösteriyor.  Ve, Kocaeli ölçeğinde baktığımızda işçi ve memur ölüm oranı yüzde 90’a ulaşıyor. Yani “Kocaeli bir işçi kentidir” söylemi sadece bir söylem değil gerçeklik…

Diğer yandan, Kocaeli’ndeki işçi ölümlerinin geçen yılki rakamlarının ilçelere göre dağılımına baktığımızda Gebze, İzmit, Kartepe ve Körfez öne çıkıyor. 

Gebze’de 38 işçi, İzmit’te 36 işçi, Kartepe’de 32 işçi Körfez’de 28 işçi, Başiskele’de 19 işçi, Dilovası’nda ve Gölcük’te 14’er işçi, Darıca’da 11 işçi, Derince’de 9 işçi, Kandıra’da 7 işçi, Çayırova’da 5 işçi ve Karamürsel’de 4 işçi yaşamını yitirdi…

İSİG Meclisi’nin de raporuna dahil ettiği bazı noktalara vurgu yaparak, Kocaeli’ndeki durumu ve önerilerimizi birkaç paragrafta özetleyebiliriz belki de… 

1- İş cinayetleri büyük, küçük firma ayırt etmeden yaşanıyor. Yani genel bir işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunu mevcut. Büyük endüstriyel kazaların da olabileceği şehirde işyerlerindeki denetimler artırılmalıdır. Başta sanayi olmak üzere inşaat, taşımacılık ve tarımda bir yol haritası oluşturulmalıdır.

2- İşçi sendikaları, “çalışırken ölmek istemiyoruz” talebiyle örgütlenme kampanyası başlatmalı, özellikle de taşeron işçilerin kadroya alınmasını talep etmelidir. 

3- İşyerlerinde servis yoksa sağlanmalı ve servislerin usule uygun olup olmadığı da takip edilmelidir. 

4- Çocuk işçilik, kentte özellikle inşaatlarda önlenmelidir. Sanayi de stajlar kurallara uygun yapılmalıdır.

5- Göçmenler genel olarak kayıt dışı çalışmaktalar. Devlet denetimi yanı sıra sendikal örgütlenme de göçmenlere dönük politikalar geliştirmek zorundadır.

6- Esas olarak kalp krizleri ve ilaveten beyin kanamasına bağlı ölümlerin çokluğu dikkat çekmektedir. Bunun temel nedeni aşırı, yoğun ve fazla çalışmadır. Çalışırken geçirilen kalp krizlerinin çalışma koşulları yanı sıra sanayi kirliliği nedenli olup olmadığı konusu iyi irdelenmeli, Halk Sağlığı ve Çalışma Ekonomisi uzmanlarından yardım istenmelidir…

7- Temel nedeni mobbing, borç kıskacı ve işsizlik baskısı olan işçi intiharları mutlaka önlenmelidir

8- İşyerinde çalışırken rahatsızlanan ya da ezilme, düşme vb. nedenlerle yaralanan işçiler, işyeri hekimi ve ambulans olmaması gibi nedenlerle yaşamlarını yitirmekteler. Bu sorun acilen çözülmelidir...

Kocaeli’nin, ülke sanayinin önemli merkezlerinden biri olduğu kabul görüyorsa, kentteki işçilerin ve diğer insanların genel sağlık durumuna önem verilmelidir.

Bu konuda bilimsel araştırma yapıp sonuçlarını halkla paylaşan, işçi sendikalarında eğitim veren öğretim üyelerine daha fazla sahip çıkılması ortadayken, kamu görevinden ihraçları kabul edilemez.

Kentten sağlığa, barıştan iş güvenliğine doğrudan yaşamı ilgilendiren her konuda birlikteliği açıkça ifade etmeleri nedeniyle işine son verilen Adem Yeşilyurt, Aynur Özuğurlu, Burcu Yakut Çakar, Derya Keskin, Gül Köksal, Güven Bakırezer, Hakan Koçak, Hülya Kendir, Kuvvet Lordoğlu, Mehmet Cengiz Erçin, Mehmet Rauf Kesici, Mehmet Ruhi Demiray, Nilay Etiler, Onur Hamzaoğlu, Özlem Özkan, Ümit Biçer, Veli Deniz, Yücel Demirer ve Zelal Ekinci'nin derhal görevlerine iade edilmeleri görevlerine iade edilmesi, kamu ve halk yararına olacaktır.

Akademisyenlerimiz, temel barış taleplerinin yanı sıra öncelikli uyarılarıyla ‘’işçiler ve insanlarımız ölmesin’’ diyor.

Anlayana…

Siyasal erki elinde bulunduranlar ve sermaye grupları, yoksa, sizler ‘işçiler ölsün’ ya da ‘kim ölürse ölsün, biz kazancımıza bakarız’’ mı demek istiyorsunuz ? 

Gelelim yeni çöp fabrikası sorununa…

Önce atık nedir sorusunu yanıtlamak gerekir.

Atık;

Üretim ve kullanım faaliyetleri sonucu ortaya çıkan, insan sağlığı ve çevreye zarar verecek şekilde doğrudan veya dolaylı biçimde alıcı ortama verilmesi sakıncalı olan her türlü maddedir.

Halk dilinde, her türlü atık ‘çöp’tür. O nedenle, atık bertaraf tesisleri de ‘çöp fabrikası’ olarak anılır.

İzmit’te, bu atık yakma tesislerinden bir tane var.

Şimdi ismi Kocaeli Büyükşehir belediyesi olan kurum, ilk oluştuğunda İzmit Büyükşehir Belediyesi olarak anılıyordu. Bu belediyenin, bünyesinde kurduğu ilk şirketlerden biri de İzmit Atık ve Artıkları Arıtma Yakma ve Değerlendirme A.Ş. (İZAYDAŞ) olmuştu.

Bu şirketin kurduğu evsel ve endüstriyel atıkları yakma değerlendirme tesisi uzun yıllardır hizmet veriyor ama artık kapasite olarak yetersiz kaldığı için ikinci bir tesis kurulması projelendirildi. Ama çevre ve insan sağlığına verdiği zararlar karşısındaki tepkiler dolayısıyla, inşa edileceği yer bir türlü netleştirilemiyor.

Hal böyle olunca, AKP’li yönetim diğer işlerinde de olduğu gibi "Ben yaptım oldu" zihniyeti ile hareket ediyor.

Şimdilerde belirlenen yer, İzmit’in orman için ayrılmış alanı… 

AKP zihniyeti için;

Bu tesisin yapılacağı alanın ‘orman alanı’ olmasının, 

Atığın yakıldıktan sonra yüzde 20’sinin toprağa gömülmesinin, 

Doğada ve toprakta yapacağı tahribatın, 

İzmit bölgesinde kanser vakalarını artıracak etken olmasının,

Bacasından Dioxsin salacak olmasının,

Dioxsin’in, İzmit’in en tepe bölgesinden rüzgarla birlikte kentin üstüne çökecek olmasının,

Bu maddenin insan ve bitkiler tarafından solunmasıyla oluşacak hastalıklar riskinin (kanser dahil);

Doğum arazları ve diğer yan etkilerinin hiç mi hiç önemi yok…

Öte yandan, Avrupa’nın kullanmayı yasakladığı bu çöp fabrikası modellerini buraya getirmekle teknolojideki son gelişmişlik de reddedilmiş olacak.

Bu yeni çöp fabrikası sebebiyle kamyon sevkiyatında yoğunluk da artacak. 

Dahası, Marmara’da bir Atık Toplama Limanı girişimi olacağı kesindir.

Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Tahir Büyükakın, "artık kimse engel olmasın" demiş bu proje için.

Kent halkına da, "emredersin sayın Genel Sekreter" demek düşmez mi ?

Ama hiç kimse, sonrasında neler olacağına ilişkin fikir yürütemediği bu yeni çöp fabrikası hakkında konuşmuyor.

Siyasi partiler suspus ya da "iyi olur" açıklamaları yapıyor.

Sivil Toplum Kuruluşları ve meslek odaları iki farklı şey söylüyor. Kimisi "iyi olur", kimisi ise "iyi olmaz" diyor.

Bu yeni çöp fabrikasıyla, İzmit kısa süre sonra ‘Kanser Ovası’ olarak da anılan Dilovası’na dönüşecektir.

Bu tesisten elbette kazançlı olanlar da görülecektir. Ama halk hastane koridorlarında telef olacaktır.

Size sesleniyorum, ey aymazlar;

İşçiler ölsün, üzerilerine çöp fabrikası mı kurulsun?

Aslında düşüncenizi biliyorum, O yüzden de, sizin gibi düşünmeyenlere sesleniyorum…

Yeni ‘hashtag’lerimiz olsun ve ülkenin neresinden ses çıkarırsa çıkartsın her koşulda kullanalım.

#İşçiÖlümleriniDurduracak
#SorumlularındanHesapSoracak
#TekGüçHalktır.
#ÇöpFabrikasıKanseriVeÖlümü,
#EnsemizdeHissetmemizeNedenOlacaktır,
#BunaDurDiyecekTekGüçHalktır.