Kapitalizmin yasalarını başımızı pencereden uzattığımızda bile hissedebiliyoruz. Sokakta yürürken, trafikte seyrederken, alışveriş yaparken, internet ve TV’lerden dövizi takip ederken…Milyar dolarlık olduğu iddia edilen inşaat şirketleri şu an 1 dolar bile etmiyor, kim bu zamanda alır ki? Üretim tesisleri bomboş, işçi çıkarmak da yetmiyor, eldekini satmak istiyorlar, alan yok, kim alır ki bu zamanda? Son ana kadar hızla üretsin bitirsin, işçi gerekirse ölsün, kazanlar patlasın, 3. Havalimanı zemini çöksün, köprüler sele dayanamasın her şey yok olsun, her şey yeniden yapılsın, ekonomi dibe vursun, sonra yıkıntıların arasından yeniden yaratılsın. Daha otoriter, daha baskıcı, daha emek düşmanı, daha pahalı, daha zor, daha acımasız bir dünyaya ve ülkeye doğru hızla yol alıyoruz. Daha bu yazı yazılırken, Yenibosna’dan haber geliyor işçi arkadaşlarımdan, 700 metro inşaatı işçisi işten atılmış.
Beş para etmeyen şirketler,
Yanıp kül olmuş, sigortadan gelecek para kadar ederi olan fabrikalar,
Onar onar, yüzer yüzer, bir iki hafta içinde biner biner işten atılan işçiler,
İskeleden, çatıdan düşerek ölen, patlayan kazanlarda parçalanan bedenler…
Koskoca fabrikayı yakan, bir işçinin ölümüne mi kafayı takacak?
İddialar ne kadar doğru bilinmez, hiç bir zaman da bilinmeyecek. Reel sektörde krize giren firmaların sigortadan para almak için çıkardığı söyleniyor, bilemiyoruz. Ama sayılar kuşkular doğuruyor. Kimya Mühendisleri Odası (KMO) İstanbul Şubesi diyor ki; bu yılın yalnızca ilk altı ayında en az 119 endüstriyel yangın/patlama vakası gerçekleşirken, en az 5 işçi yaşamını yitirdi, en az 103 işçi yaralandı. Mobilya, ağaç, kağıt sektöründe gerçekleşen yangınlar bu sayıların dışında. Sayılara bakınca kuşkulanmamak mümkün değil. Yılda ortalama 150 endüstriyel tesis yanmış 10 yıllık verilere göre, ama bu yıl yalnızca 6 ayda 119 sayısına ulaşılmış.
Fabrikalar çalışmıyor, daha da katlanınca kriz çoğu çalışmayacak. Ama çalışma saatleri daha da artacak. Çalışabilir nüfusun çok azının çalıştığı, belli bir kitlenin “sosyal yardım”lar ile geçindiği ve hiç bir şey yapmadığı bir ülke. Çalışanlar daha da fazla ve yoğun çalışacak, daha fazla iş cinayeti yaşanacak. Maalesef yalancı çıkmak istiyor çıkamıyoruz
İşte böyle bir ortamda iddia sahiplerinin “koskoca fabrikayı yakan, bir işçinin ölümüne mi kafayı takacak” sözü kafamıza balyoz gibi çarpıyor.
Veya bir işçinin işsiz kalmasını, evine ekmek götürememesini kafasına takar mı sermayedar? 700’e yakın işçiyi ‘hakkınızı helal edin’ denerek işten atan adı Bayburt Group olan, hani nüfusu 80 bin olup da 2 milyon kapasiteli havaalanı yapılacak olan şirin kentimizin adını taşıyan.
Hakedişleri ödenmeyen alt yüklenici firmalardan önce aşağıya taşeronlara sonrasında da yukarıya doğru giden bir işsizlik dalgası, projelerin durması, durma noktasına gelmesi hem işçileri hem de mühendis ve mimarları etkisi altına alacak. Mühendis odalarının işsiz ve ücretli mühendis, mimar ve şehir plancılarının hakları için mücadele etmesi, bunun için gücünü aktarması zorunlu. Ama öte yandan odaların bir sınırı var; bu alan sendikal mücadelenin alanı. Şimdi bakalım inşaat sektörüne:
“İnşaat iş kolunda kurulu bulunan 10 sendikanın 7’si 2013 istatistiğinden sonra faaliyete geçmiştir. Bu işkolunda baraj 18 bin kişiye denk düşmektedir. Hak-İş’e bağlı Öz İnşaat-İş sendikasının 625 üyesi vardır ve iş kolu barajının oldukça gerisindedir. DİSK üyesi olan Dev Yapı-İş uzun bir hareketsizlik döneminden sonra, henüz üye sayısı 445 kişi olmakla birlikte, örgütlenme çabası gösteren bir hale gelmiştir. İşkolunda faaliyet gösteren ve solda yer alan İnşaat-İş (278 üye) ve İyi-Sen (182 üye) de değişik şantiyelerde örgütlenme çabaları ve hak eylemleri gerçekleştirmektedirler.”*
Pek çok sendikanın hakkını yemeden, kamuda örgütlü Türk İş’e bağlı Yol İş’i bir kenara koyarak, mücadeleci sendikalara biraz bakalım. Son dönemde hemen hemen tüm hak arama mücadelelerinde başarıya ulaşan, konjonktürün de etkisiyle bir iki gün içinde işçilere ödemeleri yaptıran Dev Yapı İş ve İnşaat İş iki önemli sendika. Üye sayıları az olmasına karşın hemen hemen her yerde birlikte hareket eden bu iki sendika acaba ne bekliyor? Şantiye önünde birlikte, sokakta, her alanda birlikte ama iki farklı sendika! Özellikle de büyük bir işsizlik dalgası ve ödenmeyen ücretlerle anılacak olan inşaat sektöründe bu iki sendikanın birleşmesi tarihsel bir zorunluluk değil mi? Kuşkusuz aynı mücadele hattını sahiplenen tüm sendikalar için aynı şey geçerli, ancak sürekli bir eylem birliğinde olduklarından dolayı bu iki sendikanın birliğinin altını çiziyorum.
Gelmekte olanı görmek için akademisyen, aydın olmak değil, mücadele insanı olmak gerekiyor. İnşaat işkolunda canla başla mücadele eden işçi, teknik eleman, mühendis-mimar arkadaşlarımızın da gelmekte olanı gördüğünü düşünüyorum ve güçlerini birleştirme çağrısında bulunuyorum. “Çalışırken Ölmek İstemiyoruz” sloganını daha gür, daha güçlü atabilmek, inşaat işçisinin ve sonrasında şantiyelerde mühendislerin ve mimarların da umudu olmaları için.
*http://sosyalhaklardernegi.org/isci-sendikalari-2018-temmuz-istatistikleri-degerlendirmesi-ertugrul-bilir/
Kişisel bir not: Böyle bir dönemde ve ortamda gerçekleri söylemek cesaret istediği gibi, uygun mecralar da gerektiriyor. İnternet haberciliği önemli bir mecra olsa da emekçi sınıflara ulaşmakta zorlanıyor. Yazarı olduğum İleri Haber’in 4. yılını kutluyoruz. 4 yılda 208 hafta, bu haftaların 6 veya 7’sinde yazı iletemedim, yaklaşık 200 yazı olmuştur diye düşünüyorum, umarım 2000’i bulur, emekçiler için, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında mücadele edenler için bir başvuru kaynağı olmaya çalıştım, önümüzdeki dönem biraz daha veri ve analiz içeren yazılarla birlikte olmaya çalışacağım. Pek çok emekten yana kardeş yayın organı gibi gücünü emekçilerden alıyor, emekçileri haberin nesnesi değil, öznesi yapmaya çalışıyor. Olması gereken de bu zaten, haber yapmak değil, habere konu olanları özne yapacak güçlerle buluşturmak, o haberi dalga dalga yaymak. Önümüzdeki dönem emekten yana tüm yayınları özel günler bekliyor, işten atılan işçiler için fabrika, şantiye önleri, işçi direnişleri için işyerleri ve sokaklardan binbir fedakarlıkla mücadele ederek haber getirecek tüm İleri Haber emekçilerinin ve kardeş yayın organlarının emektarlarına selamlarımı iletmek isterim.