III.Reich’ta müzikçiler ve politik çıkarcılık

1933 ocak ayında Adolf Hitler’in iktidara gelmesinin ardından besteci Hans Grimm’in kişisel kaderi değişiyordu. 1930’lu yıllarda birçok kez “National Sozialistische Partei”ın (Nazi Partisi) önde gelen kişilerine kişisel olarak desteklenmesi için başvurmuştu. Başvurduğu kişiler arasında 1933-1945 yılları arasında “Halk Aydınlanması ve Propaganda” bakanı Joseph Goebbels’de (1897-1945) bulunmaktaydı.

Adolf Hitler’in sağ kolu olarak bilinmekte olan Goebbels bizzat II. Dünya Savaşı döneminde, haftalık olarak yayınlanan “Wochenschau” (Haftaya Bakış) adlı televizyon programının sorumluluğunu yürütmekteydi. Bu program, Alman halkının manipulasyonu için büyük önem taşımaktaydı. Yine NS’lerin mitinglerindeki simetrik ve “ihtişamlı” sahneler, Goebbels’in eseriydi. Tabii, sanat eserlerindeki sansür ve kısıtlamaların da esas görev alanlarından biri olduğunu belirtelim. Sanatçıların, bizzat müzikçilerin NS partisine ve sisteme bağlanarak propaganda amacıyla sanatlarını icra etmesine özellikle önem veriyordu Goebbels.

1937 yılında Nürnberg şehri, “Stadt der Reichsparteitage” (İmparatorluk Partisi Günleri’nin şehri) sonunda Grimm ile beklediği sözleşmeyi imzadı. Burada, yıllık 4000 Mark tutarındaki ücret karşılığında, bundan sonraki eserlerini, başta opera olmak üzere devlet kurumlarında seslendirme şartı bulunmaktaydı. Hans Grimm sonunda, bir Nazi bestecisi olarak amacına ulaşmış, kişisel kaderini NS partisiyle birleştirmişti.

Alman müzikçilerin, “1929 Büyük Buhran”dan sonraki durumu genel olarak iyi değildi. Birçoğu Grimm kadar şanslı değildi. Örnek olarak kemancı Georg Kirchner’ı verebiliriz, işsizdi. Almanya’da ilk demokrasi denemesi olarak özellikle önemli olan, fakat batmakta olan Weimar Cumhuriyeti’ne (1918-1933) bağlı bir müzikçi olarak, yeni NS partisinde yerini almamıştı. Birkaç sene işsizliğin ardından tüm ümidini yitiren Kirchner, bir fabrikada işçi olarak çalışmaya başladı. Kirchner’e göre çellist, Friedrich Walther biraz daha şanslıydı. 1927-1933 yılları arasında “Bayreuther Festspiel Orkestrası”nda çalıştıktan sonra aniden ve gerekçesiz olarak işten çıkarılmıştı. Ünlü besteci Richard Wagner’in üvey kızı ve festivalin yöneticisi Winifred Wagner’in de tavsiyelerine rağmen orkestralarda, yetersiz olduğu öne sürülerek iş bulamıyordu. Sonunda Berlin operasında aylık 360 Mark’lık bir maaş ile yedek çellist olarak işe başladı.

Besteci ve orkestra şefi Otto Klein’ın durumu da pek iyi değildi. Berlin’de daha iyi günlerin gelmesini beklerken yıllar geçiyordu. Alman vatandaşlarına verilen yardım ile geçinen Klein, 5 yıl sonra henüz iş bulamamıştı. Bestelediği “Atlantis” operası ise hemen unutulacaktı. Bir diğer orkestra şefi, Dr. Hanns Rohr 1928-1934 yılları arasında konuk şef olarak birçok konserler vermesine rağmen aniden tüm konserleri kesilmişti. Şeflik kariyerinin önü kapandıktan sonra, bu dönemi kemancı olan eşine piyano’da eşlik ederek geçiriyordu.1937 yılında Rohr kalp rahatsızlığına yakalandı, bir yıl sonra ruh sağlığı bozulan eşi, bir sinir hastalıkları kliniğine yatırıldı.
NS döneminde, müzikçilerin kaderi benzerdi. Büyük Buhran’ın ardından, sanata desteğini büyük ölçüde kesmişti Alman devleti. İşsizlik büyük boyutlardaydı. Ülkedeki yaklaşık yüzbin müzikçi için durum hiç de kolay değildi. Önde gelen orkestralardan “Berliner Philarmonischen Orchester” (Berlin Filarmoni Orkestrası) üyeleri bile, 1933 yılında maaşlarına yapılan yüzde 40 kesintiyi kabul etmek zorunda kalmıştı. 1936 yılında müzikçilerin büyük kısmı aylık en fazla 200 Mark’a çalıştırılıyordu. Bu fabrikada çalışan bir emekçinin maaşından daha düşüktü. Ancak 1938 yılında maaşları diğer çalışanlarla eş seviyeye yükseltilecekti.

Ancak Hitler’in Ordusu’nun kurulması, çeşitli devlet ve parti organizasyonlarında müzikçilere ihtiyaç duyulması durumu değiştirmekteydi. Ayrıca Avusturya’nın’da III. Reich’a katılmasıyla birlikte müzikçiler için daha fazla çalışma alanı doğmuştu. Özellikle SS ve İş Kurumları bünyelerinde müzik toplulukları da bulundurmaya başlamıştı.  1938 yılında müziksever Joseph Goebbels, yok ettikleri profesyonel müzikçileri fark ederek, yenilerinin de müziğe özendirilmesi için bir asgari ücret garantisi sunmuştur. Bu çerçevede orkestralar 5 kategoriye toplanmıştır ve orkestra müzikçilerinin maaşları ve emeklilik ödemeleri kanunla birleştirilmiştir. 
III. Reich döneminde, en düşük ücretten bile maaş alan orkestra üyeleri, serbest çalışan meslektaşlarına göre daha çok kazanmaktaydılar. Tanınmış enstrümantalistlerin de, konuk sanatçı olarak tıpkı iyi kazanan kadrolu müzikçiler kadar gelir elde etme imkanları vardı. Sürekli kriz döneminde kadrolu sanatçı olma mutluluğuna sahip müzikçilerin maaşları, 1933 yılında 450 Mark iken 1936’da 350 Mark’a düşmüştü, 1939 yılında ise 600 Mark’a yükseltilmişti. Devlet tarafından bir çeşit ceza ve ödül mekanizması işletilmişti yani. Solistler ise en az bu ücretin iki katını kazanıyorlardı. Hekimler, diş doktorları ve avukatlar ile birlikte, NS döneminin en iyi kazanan meslek grubuydu müzikçilerdi artık.

Ünlü orkestra şefi Wilhelm Furtwangler bu sistem içerisinde en üst noktayı belirliyordu. 1934 yılında konser başına 1000 Mark alıyordu ve turnerler hariç, Berlin’de yönettiği 22 konseri sözleşme ile belirlenmişti. 1938/39 yıllarında konser başına aldığı ücret en az 2000 Mark’a yükselmişti. 1939 yılında 200bin Mark ile, Avusturyalı meslektaşı Clemens Krauss’un üç katından fazla kazanmıştı. Tanınmamış şefler yıllık 13bin Mark ve asistanları da konser başına 200 Mark ile NS sisteminin en çok kazananları arasındaydılar bu dönemde. 1938 yılında orkestralar, işsiz Nazi müzikçileri ile güçlendirildi. Bu dönemde işsiz bulamayan veya güçlük çeken müzikçiler için destek konserleri yapıldı, maddi olarak desteklendiler. Çeşitli düzenlemeler ile emekli müzikçilerin de maaşlarını yükseltti III. Reich. Goebbels 1936 yılında bizzat düzenlemişti bu kampanyayı.1938 yılında 3bin müzikçiye aylık 300 Mark yardımda bulunuyordu “Künstlerdank” kampanyası.

Bu yardımlar, II. Dünya Savaşı sırasında da devam etti. Gerek müzikçilerin maddi durumunun düzeltilmesi, gerek “Künstlerdank” projesinin Goebbels eliyle bizzat gerçekleşmiş olması müzikçileri sisteme ve NS partisine çekiyor muydu? Avusturya’nın 1938 yılında, III. Reich Almanya’sı ile birleşmesinden sonra dünyaca ünlü “Wiener Philarmoniker” Orkestrasının üçte biri neden NS partisi üyesi olmuştu?

Almanya’da 1933-1945 arası dönemde beş tip müzikçi sıralayabiliriz.    

   - Rejime bağlılık gösteren, sanatsal olarak başarılı müzikçiler. 

   - Rejime bağlı ancak sanatsal başarısı olmayan müzikçiler. 

  - Rejime karşı fazla ses çıkarmayan, arada küçük destekler alan müzikçiler. 

  - Almanya’dan kaçan müzikçiler ve

  - Gerek politik, gerek etnik, gerekse savaş sebebiyle öldürülen müzikçiler.

*NS dönemindeki Almanya, (1933-1945) kısaca III.Reich veya III. İmparatorluk olarak adlandırılmıştır.