Yaşadığım kenti güzelleştiren, güzel kılan birbirinden değişik oluşumlar da elbet var. Sayıları az olsa da, gericiliğin ve muhafazakarlığın kuşatması altında nefes alabilecek alanlar açmak için uğraşan bu oluşumlar, ‘’İÇSES’inize kulak verin’’ der gibi.
Böyle algılansa da, algılanmasa da İÇSES’ten güç almak önemli…
Nedir bu ‘İÇSES’ dediğinizi duyar gibiyim.
Hemen söyleyeyim, çeşitli meslek gruplarından hatta mesleğinden emekli olmuş müzik meraklısı duyarlı çok sayıda insandan oluşmuş bir topluluk. Adına da, İZMİT ÇOK SESLİ MÜZİKAL KOROSU (İÇSES) diyorlar.
Ben, bu sese kulak verdim, keyif aldım, o emeğin ürününü dinlerken saygı duydum ve çoğalmasını umut ettim. Çünkü, kökeninde gelişkin bir kültür birikimi yatan bütün oluşumlar toplumu ileriye taşır ve gericiliğin karşısında bayrak olur.
İşte, İÇSES’e bir de bu pencereden bakarak dinledim.
En son Mimarlık Haftası dolayısıyla verdikleri konserde karşı karşıyaydık. Mimarlar Odası’nın tarihi olduğu kadar akustik oluşuyla da keyif veren taş binasının duvarlarında sesleri yankılanırken yüzyüze bakıp tebessüm ettik dakikalarca.
Biraz İÇSES’i tanıtayım ki, neden bu kadar etkilendiğimi daha iyi anlayasınız…
Kentte, çok sesli müzikal şarkıları seslendirmek amacıyla Agah Eroğlu ve Aysun Yılmaz önderliğinde 2012 yılında kurulan topluluk, şarkı söylemeyi seven amatör ya da profesyonel 14 yaş üzeri herkese açık olarak çalışmaya başlamış.
Tamamen gönüllülük esasına dayalı bu proje kapsamında ortaya çıkan topluluk ve ürünleri, hem provalarına hem de dinletilerine olanak sunan meslek odaları ve demokratik kitle örgütlerinin dayanışması, sonuç olarak da cumhuriyet değerlerinin yarattığı ilerici birikime sahip çıkan bir ülkede yaşama kararlılığından geri adım atmayan dinleyici kitlesiyle öylesine bir bütünlük oluşturdu ki, dinletiye katılamayanların, başka bir dinleti için bekleyecek olmalarının üzüntüsünü de görüyor ya da hissediyorlar.
İÇSES demişken, sahne performanslarında seslendirdikleri müzikal parçalara da değinmek gerek.
Uğurcan Kurt’un piyanodaki eşliğiyle, çok sesli düzenlemesi Muammer Sun’a ait olan İzmir Marşı ile konseri başlatan İÇSES, hemen ardından The Beatles grubundan ‘Yesterday’i seslendiriyor. Biraz nostalji yaşatan bu adımın hemen ardından devreye Azeri kültüründen benimsediğimiz düzenlemesi Hayri Akay’a ait olan anonim türkü Aygız kulaklarınızın pasını siliyor.
Derken anonim bir türkü olan Laçin ile devam eden topluluk, Hans Leo Hassler’in Türkçeye ‘Uzaklaşırken’ olarak çevrilen şarkısını sunuyor.
Sonrasında solo bir şarkıyla karşınıza gelen Işıl Kuytak, Çingeneler Zamanı filminin, aslen Çingene halk şarkısı olan Goran Bregovich imzalı soundtrack’i ‘Ederlezi’ ile ruhunuzu okşayabiliyor.
MFÖ’den ‘’Güllerin içinden’’ şarksıyla konserin havasını biraz değiştiren İÇSES, çok sesli düzenlemesi Ferit Tüzün’e ait olan anonim türkü ‘’Ben giderim Batum’a’’ ile dinleyiciyi biraz da olsa hareketlendiriyor. Ve, hareketlilik çok sesli düzenlemesi Özcan Sönmez’e ait olan anonim Türki Zilli Maşa ile devam ediyor.
Sonra mı?
Rock and roll kralı Elvis Presley’den ‘Love me Tender’i seslendiren grup, sırasıyla damdaki kemancı müzikalinde dinlediğimiz Jerry Bock’ın ‘Sunrise Sunset’ parçası ve daha sonra da zafer marşını sunuyor.
Biraz 60’lı-70’li yılların müzik anlayışına da vurgu yapan grup, düzenlemesi Joan Baez’e ait anonim şarkı ‘Donna Donna’yı, sonrasında Jerry Roos/Richanrd Addler ikilisinin The Pajama Game isimli müzikal filmde de yer alan ‘’Hernando’s Hideaway’ ve Fred Fassert’in ‘’Barbara Ann’’ adlı parçalarıyla havayı iyice mistikleştiriyor. İÇSES, dinletisine son nokta Cemal Reşit Rey’in ‘Lüküs Hayat’ adlı şarkısıyla koyuluyor.
Şarkı söylemesini seven herkesi provalarına davet edecek bir müzikal olgunluğu da sergileyen grup, her yandan yoz kültürle donatılmaya çalışılan toplumumuzun nefes alacak pencerelerinden bir olmak için önemli bir efor sarfediyor.
O yüzden, hak ettikleri karşılığı almalılar.
Kentin gerici kültür ve yaşam kuşatmasını delebilecek yapılardan biri olan ve kitle ile buluştuğunda ‘aydınlanma’ ve ‘sanatın işlevi’ konusunda doğrudan etki yaratacak adım için önemli bir olanak yaratan İÇSES, bu anlamda da övgüyü hak ediyor.
Kocaeli’de yaşayan, kendine gericilik-muhafazakarlık kuşatmasına karşıyım diyen herkesin buluşup dinlemesini önereceğim İÇSES’e daha fazla sahip çıkmak da gerekiyor.
Projeksiyonlarında il dışı konserler belki yoktur. Ama, ülkenin her yanında konser verebilecek yetkinliğe eriştiğini düşündüğüm İÇSES, bu yolla, en olmayacak yerde bile gerici kuşatmayı kırabilecek tohumu toprağa serpebilecek kararlılığa sahip.
Sadece, onlara doğru bir adım atmak,
Yaptıklarına sahip çıkmak,
Yapacaklarına da güvenle bakmak yeterli olacaktır.
Aydınlık gelecek için İÇSES’lere sahip çıkmak onurlu ve kaçınılmaz bir görevdir…