‘Herkesi kıskandıran’ büyüme, işsizliğe çare olamıyor!

Tercihleri ile işsizliği ve yoksulluğu azaltacak, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir büyümenin kapısını aralayabilirler. Bizden söylemesi!..

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2022 Aralık ve 2022 Son Çeyrek  işgücü piyasası verileri, “allandıra ballandıra” anlatılan Türkiye ekonomisinin 2022 büyümesinin[1] istihdam dostu olmadığını bir kere daha gözler önüne serdi: Dar tanımlı işsizlik oranı[2] Aralık 2022’de yüzde 10,3'e, geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 21,4'e yükseldi. Aylık işsizlik oranı erkeklerde azalırken, kadınlarda artış gösterdi.

Kadın-erkek eşitsizliği işsizlik oranlarına da yansımış:

İzleyen grafik, Ocak 2005 - Aralık 2022 döneminde dar tanımlı toplam, kadın ve erkek işsizlik oranındaki gelişmeleri göstermektedir.

2005-2010 arası, AKP’nin çıraklık döneminde,  toplam işsizlik oranı ile kadın ve erkek işsizlik oranları hemen hemen başa baş gitmektedir. AKP ustalaşmaya başladıkça kadın işsizliği erkek işsizliğine oranla sürekli olarak daha yüksek düzeyde kalmıştır. Yani bir anlamda kadın geleneksel rolüne indirgenirken Türkiye ekonomisinin istihdam yaratamama kapasitesinin bedeli hep kadınlara ödetilmiştir. Doğaldır ki bu gelişmede inşaatla bir an önce kalkınma, pardon köşeyi dönme, politikalarının da etkisi olmuştur.

TÜİK işsizliği ile gerçek işsizlik oranları farklı şeyler anlatmakta:

Daha önce de sık sık bu köşede vurguladığım gibi resmi işsizlik oranı, açıklanan farklı tanımlara dayalı işsizlik oranlarının genellikle arasına denk gelir. Bizde ise ne hikmetse -aslında hikmet değil beklenildiği gibi- TÜİK’in resmi işsizlik oranı, işsizlik oranı diyemediği, işgücünün tamamlayıcı göstergeleri adını verdiği diğer çeşitli işsizlik oranlarının hepsinden daha düşük olarak açıklanmaktadır. İzleyen grafik 2014 Ocak-2022 Aralık döneminde, TÜİK işsizlik oranı ile gerçek işsizlik oranı (atıl işgücü oranı) ve ikisi arasındaki farkın gelişimini göstermektedir.

Grafikten de görüldü gibi Türkiye ekonomisindeki buhranın ayyuka çıktığı yıllara kadar (2019), bu iki işsizlik oranı arasındaki fark belirli bir oranda sabitlenmiş gibidir. 2019 sonrası dönemde ise belirgin bir fark vardır. Aslında grafik bize “güneşin balçıkla sıvanamayacağını” çok güzel anlatmakta: Enflasyonla büyüyen bir ekonomide, büyüme sürdürülebilir olamaz; eninde sonunda büyük istihdam kayıplarına yol açan daralmalar ortaya çıkar. Aşağıdaki grafik; 2005:Q1-2022:Q4 arası dönemde üç aylık işsizlik oranı ile 2005:Q1-2022:Q3 arası dönemde büyüme oranındaki gelişmeleri göstermektedir.

Grafikten de görüldüğü gibi Türkiye ekonomisinde büyüme; aş ve iş yaratmakta yetersiz kalmakta, işsizlik oranında kalıcı bir düşüş yaratmaktadır. Ayrıca ekonomide ortaya çıkan daralmalar eninde sonunda işsizlik ve dolayısıyla da yoksulluk artışı olarak geniş halk yığınlarına dönmektedir. Uygulanan yanlış iktisat politikaları, sınıfsal tercihlerle bir bunalımdan diğerine adeta “Arap atı gibi” koşan Türkiye ekonomisi; yaşadığımız çok acı Güneydoğu Anadolu depremi sonucu oluşan negatif arz şokları ile de “tsunami” ile karşı karşıya kalacaktır. Deprem nedeniyle düşecek büyüme oranı, işsizlik oranını çok daha yukarılara taşıyacak ve halkımız daha da yoksullaşmaya başlayacaktır. Yapılacak ilk seçimlerde halkımızın önüne tarihi bir fırsat gelmiştir. Tercihleri ile işsizliği ve yoksulluğu azaltacak, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir büyümenin kapısını aralayabilirler. Bizden söylemesi!..


[1] Bilindiği gibi Türkiye ekonomisinin 2022’de ne kadar büyüdüğü Mart 2023’te açıklanacaktır. Bununla birlikte 2022’nin ilk üç çeyreğinde büyüme oranları sırasıyla %7,5, %7,7, ve %3,9 olmuştu. 

[2] TÜİK’e göre bir kişiye işsiz denilebilmesi için “Referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan kişilerden iş aramak için son dört hafta içinde aktif iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olması” gerekir. Bu şekilde tanımlanan işsiz nüfusun işgücü içerisindeki oranı dar tanımlı işsizliği vermektedir. Bu işsizlik oranı yanında TÜİK, işsizlik oranına dahil etmediği, tamamlayıcı işgücü göstergeleri adı verilen işsizlik oranları da hesaplamaktadır. Bunlar, “zamana bağlı eksik istihdam ile işsizliğin bütünleşik oranı=[(Zamana bağlı eksik istihdamdaki kişiler + İşsizler)/İşgücü]*100; işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı=[(İşsiz+Potansiyel İşgücü)/(İşgücü+Potansiyel İşgücü)]*100; atıl İşgücü Oranı =[(Zamana Bağlı Eksik İstihdam +İşsiz+Potansiyel İşgücü)/(İşgücü+Potansiyel İşgücü)]*100”dır. Atıl işgücü oranı en geniş tanımlı işsizlik, belki de en gerçekçi işsizlik oranı olarak kabul edilmektedir.