Haziran Türkiye’sini kuracağız!

“Yeni Türkiye” diyorlar. Yeni Türkiye’den anladıkları yeni bir anayasa, başkanlık sistemine geçiş, laikliğin yeniden tanımlanarak içinin boşaltılması, piyasanın tam boy egemenliği, yeni bir yerel yönetimler yasası, kıdem tazminatının kaldırılması, Alevilerin asimilasyonu, tarikat ve cemaatlerin yasalaştırılması, okulların tamamıyla imam hatipleştirilmesi...

“Yeni Türkiye” sermaye egemenliğinin yeniden tanımlanmasından başka bir şey değildir. Ülkenin yeni siyasal ve toplumsal dinamiklerinin sermaye egemenliğinde yeniden kurulmasıdır.

“Yeni Türkiye”de emperyalizme bağımlılık sermaye düzeninin birinci niteliği.

“Yeni Türkiye” onların düzeni. “Yeni Türkiye” AKP ile temsil edilen gerici, emek düşmanı ve işbirlikçi rejimin tescil edilmesidir.

Her anayasa, ülke üzerindeki egemenliğin nasıl kullanılacağını gösterir. 1921, 1924, 1961 ve 1982 anayasaları, ülke tarihimizde farklı dönemlere işaret etse de, egemenliğin sınıf yapısını hiç değiştirmedi. Bu dört anayasa her dönem yeni bir “toplumsal sözleşme” adıyla tanımlansa da, bu sözleşmelerin toplumsal bağı, ayağı hep tartışmaya açık oldu. 1982 anayasasının nasıl oylandığını, şeffaf zarflar içinde halkın “onayına” sunulduğunu, asker postalı altında sandığa götürüldüğünü sadece hatırlatmak yeterli.

Bugün de 5. Anayasa’yı tartışmaya başladık. “Yeni Türkiye” sözleşmesi olarak gündeme getirilen ve getirilecek bu anayasa emekçi halkımızın önüne konacak. Süslü laflarla, ileri demokrasi söylemleriyle, eskinin yükünü kaldırıp ülkenin önünün açılması gerektiği tezleriyle...

Kapitalizmin ve emperyalizmin bütün günahlarını cumhuriyete yıkıp kurtulma yolunu seçenler, şimdi kapitalist-emperyalist düzenin yeni bir mekanizmasını kurmak istiyorlar.

Düzenin sahipleri bunları söyleyecek, memleketin sahipleri ise sessiz kalamaz. Onlar “Yeni Türkiye” yalanıyla halkın karşısına çıktıklarında yalanlarını yüzlerine vurmak lazım. Emekçi halkın bir kez daha bu oyuna gelmesine izin verilmemelidir.

Bizim söyleyecek sözümüz var. Biz “Haziran Türkiye’si” için büyük bir mücadeleye girişeceğiz. Gündeme gelecek 5. Anayasa tartışmalarına sırtımızı dönmeden, bu tartışmalara karşı kendi toplumsal ve siyasal programımızı çıkartarak... Ancak asla parçası olmadan.

İşte sosyalist hareketin bağımsız ve düzen karşıtı bir mücadele hattı tam bu yüzden çok önemlidir. Şimdi bu hattı örgütleme zamanıdır.

Haziran Türkiye’si için sözümüz var!

Bu ülkenin emekçilerine, gençlerine, kadınlarına, Alevilerine, Kürt yoksullarına söz vermeliyiz! Veriyoruz!

Haziran Türkiyesi, aydınlık bir Türkiye’dir, laikliktir.

Haziran Türkiye’si, adaletin, hak ve hukukun egemen olduğu bir düzendir.

Haziran Türkiye’si, gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan bir geleceğin talep edilmesidir.

Haziran Türkiye’si, eşit yurttaşlıktır.

Haziran Türkiye’si, emekçilerin cumhuriyetidir, para babalarının değil!

Haziran Türkiye’si, kentlerimizin, parklarımızın, meydanlarımızın, derelerimizin ve doğamızın talan edilmesine dur demektir.

Haziran Türkiye’si, eğitim, sağlık, elektrik, su ve doğal gaz gibi halkın temel ihtiyaçlarının ücretsiz hale getirilme talebidir.

Haziran Türkiye’si, emperyalizme bağımlılık zincirlerinin kopartılmasıdır. NATO’dan çıkılması, üslerin kapatılmasıdır.

Haziran Türkiye’si, Türk ve Kürt İnce Memed'lerin kol kola girmesidir. Gerçek eşitlik, kardeşlik ve barıştır.

Haziran Türkiye’si, taşeronluğun, güvencesiz, esnek ve kuralsız çalışmanın yasaklanmasıdır. İş cinayetlerinin durdurulmasıdır.

Haziran Türkiye’si, kadınların özgürlüğü, kadınları ikinci sınıf gören düzenlemelerin karşısında yer almaktır.

Sosyalist hareket, işte bunun için kolları sıvamalıdır. Toplumun karşısına Haziran Türkiye’sini kuracağız şiarıyla çıkmalıdır.

Hep birlikte söz verelim, Haziran Türkiye’sini kuracağız diye. Yeni bir mücadele dönemi başlıyor, hem zor hem kolay… Seçim tartışmaları gölgesinde bu mücedelenin hakkını vermek, "ne yapmalı" sorusuna hakiki bir yanıt vermekle mümkündür.

Bu yanıt Haziran Türkiye’si mücadelesidir.