Seçime 3 aydan fazla zaman var. Türkiye gibi siyasetin anlık değişime uğradığı bir ülke için uzun sayılacak bir zaman. Türkiye’de devrimciler arasında seçimin bu kadar yoğun tartışıldığı başka bir dönem yaşanmadı. Tartışmaların, üstelik epey sert tartışmaların arkasında, esas olarak ülkemizin içinden geçtiği özgün dönem olduğunu en başa yazarak başlayalım. Bu bile başlı başına bu seçimin özel bir önemi olduğunu gösteriyor.
HAZİRAN neden böyle bir karar aldı?
HAZİRAN dün seçim tavrını da kapsayan beklenen açıklamayı yaptı. Dünden beri HAZİRAN ve seçim tavrına dair tartışmaların daha da arttığını görüyoruz ve bu da son derece anlaşılır.
Hayatta olduğu gibi siyasette de her kararın bedeli var. Bundan korkarak siyaset yapılmaz. Ekleyeyim, hayatta ve siyasette herkesi memnun etmeye çalışanların sonu hep kişiliksizleşmedir.
Bize göre HAZİRAN’ın kararı, bugünün dinamiklerine ve HAZİRAN’ın durumuna birlikte bakan hiç kimse için şaşırtıcı olamaz.
HAZİRAN henüz kuruluş aşamasında ve doldurmaya aday olduğu alanı tam olarak dolduramadığı ortada. İçeriden baktığımızda ise işleyişini, çalışma tarzını hedeflerine ve ilkelerine uygun bir biçime tam taşıyamamış olduğunu da söyleyebiliriz. Daha önce söylemiştim, Türkiye solunun 35 yıllık tüm hatalı eğilimlerini, artık terk edilmesi gereken alışkanlıklarını, eksiklerini ve hatalarını 3,5 ayda geride bırakmasını beklemek hayal kırıklıklarına neden olur.
Dolayısıyla HAZİRAN’ın kararı tüm bileşenlerimizin tam istediği şey elbette olamazdı. Olabilecek en ileri noktanın ötesine zorlamanın bir anlamı yoktur. Böylesi bir zorlama çok önemli bir adım olduğuna inandığımız HAZİRAN’ı şimdilik erken ve gereksiz bir tartışmaya sokardı. Oysa Türkiye’nin, bu ülke emekçi halklarının HAZİRAN’a daha çok ihtiyacı olacak. Bunu gören ve bu özgüvene sahip tüm HAZİRANcıların karara sahip çıkmasının temel nedeni budur.
Ve son olarak bu karar sadece HAZİRAN Yürütme Kurulu’nun kararı değildir. Sanıyorum sayıları onbinlere ulaşan HAZİRANcıların yine kimi eksiklerini saptadığımız tartışma sürecinde ortaya çıkan eğilimlerinin oluşturduğu bir karardır. Yürütme Kurulu bunu esas olarak formüle etmiştir.
Türkiye’de ilk defa bir politik öznenin böylesi bir tartışma süreci sonrası karar almış olması da bütün eksiklerine rağmen değerlidir ve son derece öğreticidir.
Eksiklerimiz bizimdir ve tamamlanması mümkün eksiklerdir. Önümüzdeki 3 ay da bu açıdan verimli değerlendirilmelidir. Yürütme Kurulu’nun henüz kamuoyuna açıklanmayan kararlarında bu açıdan önemli başlıklar var. Hepimiz bu kararların hayata geçmesi ve elbette geliştirilmesi için çabalayacağız.
HAZİRAN milletvekili pazarlığı aracıdır diyenler yanıldı.
Bir miktar internet taramasıyla çok kolay ulaşılabilecektir, HAZİRAN kurulduğunda bunun dışında kalmaya dair politik gerekçeler üretemeyen kimi arkadaşlarımız, işi dedikodu üretmeye vardırmışlardı. Temel tezleri, HAZİRAN’ın aslında bir ‘sandık ittifakı’ olduğuydu. Buna göre bizler aslında kafasında sadece milletvekili olma hesabı olanlardık. Bu tezlerin somut isimler verilerek, insanları yaftalayarak yapıldığını da biliyoruz. Dolayısıyla gerçek devrimcilerin böyle ittifaklarda işi olmazdı. Onlar sokağı örgütleyeceklerdi!
Sonra bunlara bir de sokak, mücadele dediğimizde goygoyculuk diyerek evlerine çekilenler katıldı. Onlar da sandık tartışmalarında sokakları hatırladılar. Korkaklıkları nedeniyle açıkça söylemeye cesaret edemedikleri dedikoduları üstü kapalı yazılara taşıdılar.
Şimdi utanmalarını bekliyoruz, kimilerinin adaylık için isimleri de geçiyor ya oralara hiç girmeyelim, önümüzdeki günlerde kimin nerede ne yaptığını da hep beraber göreceğiz diyerek geçelim.
Son bir not daha düşeyim, HAZİRAN HDP ile milletvekilliği için bir müzakereye girmeyeceğini açıkça söylerken Kürt hareketi ile dayanışma içinde olmak için illa mecliste olmak gerekmediğini ortaya koyan bu tavrıyla kimilerine örnek olması gereken bir tutum almıştır.
HAZİRAN CHP’nin arka bahçesi diyenler yanıldı
En fazla Kürt hareketinin çevresindeki solcu-sosyalist arkadaşlarımızdan gelen bu eleştirinin bir gerçekliği olmadığını defalarca söyledik. Gerçi dün gelen eleştirilerin bir kısmı hala benzer bir eksendeydi ancak HAZİRAN açıklaması bunun bir karşılığı olmadığını da bizce bütün çıplaklığıyla ortaya koymuş oldu.
HAZİRAN Gezi’de sokağa çıkan milyonların siyasette örgütlü bir güç olarak yerlerini almalarını amaçlıyor. Bu topluluğun önemli bir bölümünün çeşitli nedenlerle CHP’ye oy verdiği bilinmesine rağmen, alternatif bir örgütlenmeyi bu topluluğun “olağan” tavrını sürdürmek için oluşturulan bir hareket olarak değerlendirmek zaten yeterince ilginç. Bunun için örgüt kurmaya, emek vermeye gerek yoktu ki!
Sosyal medyada HAZİRAN’ın kuruluşunu Türkiye solunun ulusalcıları CHP ile seçim ittifakı için hazırlık yapıyor vb. biçimde duyuranlar, çoktan yazdıklarını unutmuşlardır ama söz ağızdan çıkmakla kalmamış yazıya dökülmüştür ve belgelidir. Özür dilemeleri bir yana bundan sonra düşüncelerini yazarken biraz daha tartıp biçmelerini beklemek hakkımızdır.
Açıkça söyleyelim, HAZİRAN gelecek kurguları CHP’ye sığmayan milyonlara bir alternatif yaratmak için de kurulmuştur. Bu konuda başarılı olup olmadığımız ayrıca tartışılabilir ancak, bizi eleştirip “ulusolcu bunlar” diyenlerden birisinin şimdi CHP aday adayı olduğunu da yazayım. En azından farkında olduğumuzu bilip belki susar.
HAZİRAN için “PKK’nın” solu diyenler yanıldı.
Türkiye solunda, açıkça yazacağım hastalıklı bir eğilim var. En uç örneklerini Aydınlık geleneğinde bulan ve kendi dışındaki her odağı, emperyalizmle işbirliği arayışında veya doğrudan işbirlikçilik içinde olmakla damgalayan bir eğilim. Sözde yüksek siyaset okumalarının bir uzantısı olarak tüm siyasal gelişmeleri, emperyalizmin planlarıyla açıklayan çeşitli komplo teorileri üretmekte sınır tanımıyorlar. Bunlara bıraksanız, bizim gibi sıradan insanların yaşamları sadece birilerine piyonluk yaparak geçer. Halkların, emekçilerin, devrimcilerin tarihe müdahalesi, günlük gelişmeleri belirlemesi filan asla mümkün değildir. Biz kendi kendimize karar veremeyiz, falan filan...
Bu cenaha göre zaten HAZİRAN daha kurulurken, kurucusu kimi unsurlar HDP (ki onlar bunu PeKaKa olarak telaffuz ederler) ile anlaşmıştı. Amaç Türkiye solunu buraya eklemlemekti. Şimdi o pek bilmişliklerinden en küçük bir geri adım atacaklar mı?
Ya bunları okuyanlar, dinleyenler veya inanıp yayanlar... Bakalım dönüp soracaklar mı ?
Bu daha başlangıç...
HAZİRAN’ın aldığı kararın mükemmel olmadığı açık. HAZİRAN bir ortak gelecek hayalidir ve bu gelecek için bu ortaklığın çok önemli olduğuna dair ortak fikrimize dayanmaktadır. Hiç kimsenin kendi doğrularını HAZİRAN doğrusu haline getirmesine, HAZİRAN’a dayatmasına izin verilmemiştir.
Bundan sonrası mücadelemizin konusudur ve eldeki olanaklar, birikim devrimci bir arayış için önemli bir zemin sunmaktadır.
Hepimize kolay gelsin…