Hayatımızdaki yeri kafe ve restoranlardan sonra gelen sinemalar

Salgının ülkemizdeki ikinci dalgasında sinemalar hakkında 17 Kasım’da alınan kapatma kararı en son, geçen ay 1 Nisan’a dek uzatılmıştı. Bu ay başında açıklanan “kontrollü/bölgesel normalleşme” uygulamalarının ise dışında tutuldu sinemalar. İnsanların maskelerini indirerek, hatta sohbet ederek oturduğu kafeler ve restoranlar bile -en yüksek risk kategorisindeki iller hariç- belirli kısıtlamalarla açılırken, maske takılarak ve sessizce oturulan sinemaların halen yurt çapında kapalı olmasının sağlık kriteri açısından hiçbir izahı yok; son derece adaletsiz bir durum söz konusu.

Öte yandan hafta içi gece ve özellikle pazar tüm gün sokağa çıkma yasağının sürdüğü koşullarda sinemaların açılmasının sinema işletmecilerini ekonomik olarak zorlayacağı da açık: Normal koşullarda, hafta sonu sinemaya giden izleyici sayısı, hafta içi sinemaya giden izleyici sayısından fazladır; kaldı ki, hafta içi sinemaya gidenlerin çoğu da doğal olarak akşam/gece seanslarında giderler. Ancak yine de gönül isterdi ki örneğin en azından cumartesi günleri sinemalar açık olabilseydi, bu koşullarda açılmaya hazır olan sinemalar olacaksa onların önünde engel olmasaydı.

ABD’de New York’ta salgının başlangıcından bu yana sıkı tutulan önlemler çerçevesinde bir yıldır kapalı olan sinemalar, aşılamada mesafa katedilmesinin ardından nihayet dün (cuma) yüzde 25 kapasite kısıtlamasıyla açıldı; Los Angeles’ta da önümüzdeki haftalar içinde açılmaları planlanıyor. Salgını tam kapanma uygulamalarıyla çoktan atlatmış görünen Çin ve diğer bazı Uzak Doğu ülkelerinde ise sinemalar zaten uzun süredir açık.

İkinci dalga sırasında vizyon tarihleri ertelenmiş olan majör Hollywood yapımları önümüzdeki haftalarda gösterime girmek için sıralarını bekliyor. Bu bağlamda mart sonu ABD’de eş zamanlı olarak çevrim içi mecrada ve sinemalarda izleyici karşısına çıkacak olan Godzilla vs. Kong’un ülkemizdeki akıbeti meçhul; şayet sinemalar hakkındaki kapatma kararı bir daha uzatılmadan sinemaların gerçekten de 1 Nisan’da açılması planlanıyorsa bu tarihin bir hafta öne alınması gişe potansiyeli yüksek bu filmin “korsana düşerek” ziyan olmaması için iyi olur.

Türkiye’deki dağıtımcıların vizyon planları şu anda nisana göre ayarlanmış görünüyor: Örneğin dünya prömiyerini geçen yıl San Sebastian Uluslararası Film Festivali’nde yapmış olan Supernova her şey yolunda giderse 2 Nisan’da Bir Film tarafından vizyona çıkarılacak. Yerli filmlerden ise, geçen yıl İstanbul Film Festivali’nde izlediğimiz ve salgın dolayısıyla vizyon tarihi iki kez ertelenmiş olan Plaza’nın –yine her şey yolunda giderse!- Başka Sinema tarafından 30 Nisan’da gösterime çıkarılması planlanıyor.

Her şey yolunda gidecek mi? Mutasyona uğramış virüs varyantlarının ülkemizde yaygınlaşma hızı, güya “kontrollü” ama “en yüksek risk” kategorisindeki iller hariç bir hayli yaygın görünen ve TTB tarafından “henüz zamanı değil” noktasında eleştirilen açılmaların olası etkileri, aşılama hızının yeterince yüksek olmaması ve de zaten yükselme eğilimindeki vakalar göz önüne alındığında bu soruya iyimser yanıt vermek kolay değil. Kuşkusuz toplum sağlığı en büyük öncelik olmalı ve toplum sağlığını korumak için sinemaların bir süre daha kapalı kalması zorunlu olacaksa, bu önlemlerin sosyal koruma destekleriyle takviye edilmesi gereğine işaret etmek dışında bir itirazım olmaz. Ama çifte standart da olmamalı ve önlemler söz konusu ortamlardaki bulaş riski açısından bilimsel kriterlere göre belirlenmeli. Sinema dahil kültür-sanat faaliyetlerinin yokluğu, ekonomik değerlerinin ötesinde bir yoksunlaşma demektir.