Hain kim?

Ulusal Çay Konseyi'nin içinde olmayan, ulustan sayılmayan üretici, hakkını aramaya ve korumaya devam edecek.

20 Haziran 2022 tarihinde Meclis Başkanlığı'na sunulan, var olan çay kanununda değişiklik öneren teklife karşı çay üreticilerinin başlattığı eylemlilik süreci ortalığı toz duman etti.

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Hayati yazıcı ile 84 arkadaşının imzasıyla, çay üreticisini hayal kırıklığına uğratan yasa teklifi Meclis Başkanlığı'na sunulmuştu.

Tam da çay sanayicisinin istediği serbest piyasa koşullarının çayda uygulanması için düzenlenmiş bir taslaktı. İlk adımları 2008'de, dönemin AKP Rize Milletvekili Ali Bayramoğlu tarafından atılmıştı. Bayramoğlu’nu bölgede kaçak çaydan tanımayan yok.

O zamanlar "Ulusal Çay Konseyi" diye, içinde çay sanayicilerinin ağırlıkta olduğu bir konsey oluşturuldu. Çayda alınan kararlar, kapalı kapılar ardında bu konseyde belirlenmeye başlanmıştı. Artık bunu yasal hale getirmenin zamanı gelmişti.

AKP-Saray Rejimi için işler iyice işler zor olmaya başlayınca, çay tekellerine verilen sözün de artık zamanı denildi ve düğmeye basıldı. Tarımda, şirketlere tamamen terk edilmeyen bir tek çay kalmıştı çünkü.

Çay üreticisin de sorunlarını bilen iktidar partisi, üreticinin de beklediği yeni bir çay kanunu lütufmuş gibi alelacele Meclis'e sundu ama dağ fare doğurmuştu. Öyle bir taslak vardı ki üretici, bu taslakta, kendi tarlasında şirketlerin kölesi durumuna getiriliyordu. Ona bahşedilen sözleşmeli çiftçilikti sadece. Bu da onun için ölüm fermanıydı.

Çay üreticisinin kaderi Ulusal Çay Konseyi'nin eline yani şirketlerin inisiyatifine bırakılıyordu. Bu kabul edilebilir bir durum değildi. ÇAYKUR, "A Sınıfı İşletme" haline getirilerek özel çay şirketleriyle eşitleniyordu. Kısacası tasfiye ediyordu. Piyasayı regüle etme yetkisi elinden tamamıyla alınıyordu.

Yaş çayın fiyatını belirleme yetkisi Ulusal Çay Konseyi'ne bırakılıyordu. Üretici, yıllardır kendisini sömüren şirketlere teslim ediliyordu.
Ama kazın ayağının öyle olmadığını, üreticinin kolay teslim olmayacağını; bu tehlikeyi görüp meclisler şeklinde örgütlenmeye başlayan üreticinin, bölgede hızlıca geliştirdiği tepkiler gösterdi. Yasa teklifinin Meclis'te görüşülmesi ertelendi.

Üreticinin tepkilerinin özellikle yoğunlaştığı, Ulusal Çay Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı ve Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan, düzenlediği basın toplantısında, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan Çay Kanunu Teklifi'ndeki maddelerden kendilerinin haberi olmadığını, tekliften medyada yer alan haberler ile haberdar olduğunu söyledi. "Başkanlığını benim yapmış olduğum Ulusal Çay Konseyi'ni ilgilendiren, benim de haberdar olmadığım bir yükümlülükle piyasaya yayıldı. Bize, kanun teklifinde Ulusal Çay Konseyi olarak yaş çay taban fiyatının belirlenip ilan edilmesi, açıklanması gibi bir görev addedildi. Çok net söylüyorum, bu ne bizim talebimizdir ne de biz, üzerimize böyle bir mükellefiyet alacak ve bu tepkileri kamuoyundan geleceğini bilerek bunu yapacak kadar da küçük düşünceler içerisinde olmadık" diye açıklama yaparak "Ben hain değilim" dedi.

Yasa taslağının hazırlandığı söylenen RTE Üniversitesi ise "Bu bizim hazırladığımız metin değil" dedi. Diğer imzacı Ziraat Odaları da imzalarını çekerek, "Bizim altına imza attığımız taslak bu değil" diye açıklama yaptılar.

Taslak, sadece Hayati Yazıcı ve tasarıya imza atan 84 AKP milletvekilinin üzerine kaldı.

Şimdilik bu taslak ertelendi, çekilmedi. Elbette çay tekellerine verilmiş sözler var. Bir şekilde karşımıza tekrar gelecek. Belki bir gece yarısı operasyonuyla.

Ulusal Çay Konseyi'nin içinde olmayan, ulustan sayılmayan üretici, hakkını aramaya ve korumaya devam edecek.

O zaman şimdi, Rize Ticaret Borsası ve Ulusal Çay Konseyi Başkanı Mehmet Erdoğan'a soruyoruz: Hain kim o zaman?