Gelin bu yazıda bir 1 Mayıs değerlendirmesi yapalım. Adetten olduğu için değil, gerektiği için...
1 Mayıs'a gelinirken solun içinde bulunduğu ahval ve şerait nasıldı?
2013 Haziran'ından bu yana sol hareketin, işçi sınıfının kitlesel bir şekilde meydana çıkamadığı bir dönem geçirdik.
AKP/Saray Rejimi'nin en büyük korkusu, Gezi'cilerin yeniden sahneye çıkması, iktidarı hedef alan kitlesel buluşmaların düzenlenmesi oldu. Haziran Direnişi'nin ilk günlerinde bocalayan iktidar, daha sonra yapması gerekeni yaptı ve "baskı,zulüm ve kan" günleri dönemini açtı.
10 Ekim Rejimi diye boşuna yazmadık. 10 Ekim bir semboldü. Kitlesel buluşmaların bir şekilde engellenmesi gerekiyordu.
Son dönemlerde özellikle HAZİRAN hareketinin başını çektiği ancak Türkiye sosyalist hareketinin de genel olarak başarılı bir sınavdan verdiği gericiliğe karşı öncü eylemler morallerin toparlanmasına vesile oldu.
Yine de kitlesel buluşmaların eksikliği hala hissediliyordu.
AKP/Saray Rejimi'nin ajandasında ne vardı?
Hilafet için başkanlık ya da aynı anlama gelmek üzere başkanlık için hilafet...
Ajanda kapanmış değil, gizli de değil. Açık seçik yoluna devam edecek, etmeye çalışacak.
Çankaya'dan Saray'a, 23 Nisan'dan Kutlu Doğum'a geçiş Saray Rejimi'nin sembollere düşkün olduğunu gösteriyor.
Yazılı metinlerdeki "laiklik" kavramı öyle ya da böyle değiştirilmek istenecek.
Aynı şey başkanlık için de geçerli. Başkanlık Saray için artık vazgeçilmezdir.
Başkanlığı kapsayan laikliği dışlayan ajanda öyle şiddetli bir ajanda ki, AKP Rejimi'nin bugünkü yapısında da kimi oynamalara neden olacak. Belki kimi pelikanlar öldürülecek, belki kimi pelikanlar akbabaya dönüşecek.(*)
TBMM'nin yobaz başkanının sözleri çok açık. O da aynı şeyleri söylüyor: Hilafet için başkanlık ya da başkanlık için hilafet, her ikisi için de yeni anayasa.
Belki de anayasasızlık...
Bu da tercih edilmek istenebilir. Anayasa'ya gerek yok denir, birkaç maddelik genel ilkeler yazılır, sonra herkes işine bakar.
Ya sınıfın gündemi?
1 Mayıs'a gelinirken sınıfın gündemini başka yerlerde aramak yanlıştı. Öyle de olmamıştır.
İşçi ölümlerinden taşeronluğa, katliamlara, kirli savaşa her başlık "başkanlık için hilafet, hilafet için başkanlık" çerçevesine sığmaktadır. Ayıramazsınız... Ayrılmamıştır.
Sınıfın gündemini politik gündemden koparamazsınız. Sınıfın gündemi, dar örgütsel çıkarlara kurban edilmez. Ettirilmemiştir.
Öte yandan evet, sendikal örgütlenmenin tıkanması, sınıfın aklıyla yaratılması gereken yeni tür örgütlenmeler gündemdedir. Bu tıkanıklık öyle ya da böyle aşılacaktır. Bu 1 Mayıs bir kez tıkanıklığı gözler önüne sermiş ancak çıkış yolunu henüz göstermemiştir.
2016 1 Mayısı neyi başardı?
Bunu esas olarak zaman gösterecek. Ancak küçük de olsa başarılmış şeyler vardır, geleceğe bakarken hesaba katılması gereken hususların altını çizmiştir:
1) Türkiye genelinde yüz binin üzerinde insan, sokakta yan yana yürürken tedirgin olunan bir katliamlar ülkesinde, "baskı, zulüm ve kan"ın ortasında karanlığın ve korkunun üzerine yürümüştür. Daha 1 Mayıs'ın sabah saatlerinde gelen Gaziantep patlaması haberi, Adana ve Mersin'de bomba istihbaratları onbinlerin buluşmasını engelleyememiştir.
2) Neredeyse iki yıl oldu... Bu köşede, bu portalda "emekçi aydınlanması"ndan söz ediyoruz. Laikliğin emekçiler için, gençler için, kadınlar için, özgürlük için öneminden bahsediyoruz. Laiklik mücadelesi 1 Mayıs'ın gündemine damga vurmuştur. Sosyalistlerin ve emekçilerin laiklik mücadelesinde öne çıkması hayırlıdır. Düzen siyasetinin kaldıramayacağı, orta yerde bırakılmış bir bayrağı sosyalistler kaldırır, kaldırmıştır. Türkiye sosyalist hareketi evrensel olana yerel bir katkı yapmak, "laiklik"i de, "eşitlik, özgürlük, kardeşlik" sloganının mertebesine eriştirmek gibi tarihsel bir aşamadadır.
3) Cephesel örgütlenmenin güçlü ve güsüz yanları ortaya çıkmıştır. Sosyalist siyasetin güçlü odağının yaratılması için önemli olanaklar mevcuttur. Onlarca kentte binlerce kişi 1 Mayıs'ların en önemli gücü olarak HAZİRAN'ın bayrağını dalgalandırmıştır. Öte yandan, yaratıcılık, canlılık, politik iddia, katılımcılık gibi sorunlar üzerine tekrar tekrar düşünmenin vakti çoktan gelmiştir.
4) Karanlığın üzerine yürüyenlerin başını gençlik çekmiştir. Türkiye toprağı, Türkiye siyaseti genç bir hareketin müdahalesine açık bir tavdadır. FKF'liler başta olmak üzere, ülkenin dört bir yanında 1 Mayıs'lara umut ve heyecan katan gençler aynı zamanda sosyalist hareketin derlenmesi için bakılması gereken kaynağı da göstermiştir.
(*) Pelikan nereden çıktı demeyin: https://pelikandosyasi.wordpress.com/2016/05/01/selam-olsun/