Güneşli pazartesiler, erkekler ve kadınlar

Bir süredir kriz tespitleri, iktisadi raporlar, TÜİK verileri gündemimizde. En çok da ‘hızla tırmanışa geçen işsizlik’ konusu. Evet işsizlik dramatik biçimde artıyor.

Yine de sayıların, verilerin, tabloların berisinde ‘işsizlik hakkında’ biraz düşünmeye ihtiyacımız var. Az ya da çok işsiz kalanlar bilir; işsizlik can yakıcıdır, yıkıcıdır.

İşsizlik yalnızca işsizlik değildir; işsizlik, ‘işsiz kalmaktan’ daha fazla, ‘beceriksizlik’, ‘tembellik’,  ‘bir işe yaramama’  yargılarıyla cebelleşmektir.

İşsizlik, ‘gurur’ denilen haydutun çıkışmayan üç kuruş için benliğinizi yağmalamasıdır.   Bakışınız, yürüyüşünüz değişir, ‘boyunuz kısalır’, sesiniz çatallaşır. Başka şeyler de olur işsiz kalınca. ‘Ne iş yapıyorsun?’ gibi zamanı sonsuz kez çoğaltan sorularınız, bitmeyen borçlarınız olur.

Daha fazlası da vardır…

İşsizlik yalnızca işsizlik değildir; işsizlik, kapanan fabrikanın kapı önüne koyduğu babadır, boynu bükük eştir, ‘artık hayata atılması gereken’ oğuldur. Ve aslında ataerkinin imge, sembol ve değerleri için işsizlik erkekliğe ait bir olgudur.

İş sahibi olmanın, ‘hayatı kazanmanın’, ‘eve ekmek getirmenin’, yuva kurmanın ‘erkeklik’ olduğu yerde,  işsizlik de acısını, korlu gururunu ‘erkekliğin sınır boyları’ içine inşa eder. Erkekliğin krizini, travmasını bu sınır boylarında görmek mümkündür.  Bu nedenle işsizliği en iyi ‘Güneşli Pazartesilerin’ erkekleri anlatır.

Peki gerçekten böyle mi?

Tüm bu algılamaların ötesinde işsizlik, kadınlar için çok daha yakıcı olabilir mi?

O muhteşem ‘ataerkil tersine çevirme’ örneklerinden biri olarak aslında istisnasız tüm ülkeler için veriler kadın işsizliğinin çok yakıcı olduğu yönündedir. Nasıl denilecekse bazı hatırlatmalar yapalım.

Evet, işsizliği de içermek üzere ‘sınıf gündemleri’ cinsiyetsiz gündemler değil;  kadın işinin ‘geçici’ ya da kazancının aileye ‘ek gelir’ olarak görülmesidir;  ev işinin, bakım işinin(yeniden üretimdeki emek) ‘görünmez’ olmasıdır konu.

Kadın emeğinin kodları malum; geçicilik, kenarda oluş, görünmezlik. 

İşte tam da aynı görünmezliğin/önemsizliğin kadın işsizliği için de geçerli olmasıdır yakıcı olan.

Yakın bir örnek vermek gerekirse, ülkemizde son iki yılın verilerine göre yeni işsizlerin yüzde 65’ini kadınlar oluşturmaktadır .(1)

Yani kadınlar çok daha az istihdam olurken(kadın istihdamı resmi verilere göre ülkemiz için %30’larda, gelişmiş kapitalist ülkelerde %60’lar civarındadır); çok daha hızlı biçimde işsiz kalmaktadır. Kadın istihdamıyla ilgili dramatik farklara rağmen, eğer konu ‘emek’ ise kadınlar günümüzün neoliberal ikliminde formel iş alanının dışında, ev işi- bakım işi gibi emeğin yeniden üretim alanlarında da geçmişe kıyasla çok daha fazla yük sırtlanmaktadır.

Kadın emeğine, bir perde daha kaldırıp yakından bakıldığında ‘cinsiyetli eşitsizlik’ daha da belirginleşir.

Yine Türkiye’den bir örnek verelim,

“Kadınlar için esnek çalışma giderek yaygınlaşmaktadır. 2004 ile 2013 yılları arasında, kadınların istihdamında yarı zamanlı işlerin payı yüzde 7,2’den yüzde 24,8’e yükselmiştir. Yarı zamanlı işlerin erkek istihdamındaki payı ise hayli düşüktür; aynı dönemde yüzde 1,8’ten yüzde 7,2’ye çıkmıştır.”(2)

Emeğin ‘cinsiyetli eşitsizliği’ derken kuşkusuz bir doğa olayından bahsetmiyoruz. Sermaye iktidarından, gericilikten, AKP rejiminden bahsediyoruz. Yoksa kadınların prangalarını kutsayan şu madde bir yasa metnine girebilir miydi?

 “Kısmi süreli çalışmanın belirlenen günlük haftalık çalışma süresi içerisinde yapılacağı zaman aralığı, o yerin gelenekleri, işçinin yapmakta olduğu işin niteliği ve işçinin talebi dikkate alınarak işveren tarafından belirlenir.”(3) ‘O yerin gelenekleri’ derken?

Bu güncel örnekleri pek çok ülke için de çoğaltmak mümkün.

Sonuç mu? Bir kez daha ‘toplumsal proletarya’ kavramı.

Daha açığı bugün ‘kadınlar’ dediğimizde düne göre çok daha belirgin biçimde emekçilerden bahsediyoruz.  Aynı anlama gelmek üzere bugün ‘emek’ dediğimizde düne göre belirgin biçimde ‘feminize olmuş’ süreçlerden bahsediyoruz…


Notlar

1- http://disk.org.tr/2016/11/disk-ar-issizlik-ve-istihdam-raporu-kasim-2016/

2- Kapitalizm, Ataerkillik ve Kadın Emeği; Neoliberal ve Muhafazakar Dönem Kadın Emeği, Der: Melda Yaman, Saniye Dedeoğlu, Sav Yayınları(2016); s. 29

3- https://www.evrensel.net/haber/301183/akpnin-2016-yili-kadin-istihdami-politikasi