Fanatizm üzerine

Fanatizm, Latince “fanatice”den gelen bir kelime. Türk Dil Kurumu, bu kelimenin karşılığını tek bir sözcükle “bağnazlık” tanımıyla geçiştirse de fanatizm daha geniş bir açıklamayı hak ediyor.

Fanatizm bir din, bir siyasi duruş veya bir dava gibi bir şeye karşı aşırı ve çoğu zaman sorgusuz sualsiz bir istek, bağlılık veya gayrettir.

Türkiye’de, belki de dünyada bu kelime, çoğunlukla din, siyaset ve sosyal konular için kullanılır.

Aşırılık, sorgusuzca bağlılık ve aklın rehin verilmesi her çeşit fanatizmin ortak noktasıdır. Aslında aklın rehin verilmesi bir davaya bağlılık ile fanatizmi birbirinden ayıran özelliktir. Yani, fanatiklik seviyesinde bir konuya yaklaşan birey, o konunun peşinden, sorgusuz sualsiz, koşulsuz gider ve itaat eder. Halbuki konuya, davaya bağlı kişi yeri geldiğinde sorar, sorgular, içinde bulunduğu yapıyı değiştirmek için mücadele de eder.

Fanatizm evrensel bir olgudur, çoğunlukla din ve siyaset ile ilişkilendirilse de her yerde karşımıza çıkar. Ama öyle görünüyor ki, fanatizmin çoğunlukla belirli kişiliklerle ilgili olduğu, yani bazı insanların kişilik özelliklerinin fanatizme daha yatkın olduğu bilinmektedir. Yani insanın olduğu her yerde fanatizm vardır.

Fanatizm davranışsal bir özelliktir. Örneğin kökten dincilik belirli eylemlerde kendini gösterebilir; bazı kökten dinci ebeveynler çocuklarını katı bir şekilde yetiştirebilir ve bazı davranışlarını cezalandırabilir. Ya da siyasi bir yapının içinde beraber çalıştığınız biri, bir yoldaşınız ya da bir arkadaşınız farklı davranış ve düşünceleriniz yüzünden size karşı olumsuz davranabilir.

Fanatizm yalnızca bir dünya görüşüne, ideolojiye veya inanç sistemine güçlü bir bağlılık da değildir. Birçok insan fanatik olmadan da belirli bir dine, ideolojiye veya siyasi sisteme bağlı kalabilir. Fanatikler savunduklarıyla teorileriyle, ideolojileri veya önerdikleri çözümleriyle kendi gözlerinde mutlak doğru olan, dogmatik insanlardır. Aynı zamanda, fanatikler bazı durumlarda -savundukları durumun aksini görmezden geldiklerinde veya göremediklerinde- eleştirel düşünmekten de kaçınırlar. Fanatik inanç ve düşünce açık gerçeklerin reddedildiği ve illüzyonların tercih edildiği bir durumdur. Bu nedenle, bir fanatiğin görüşüne göre, kendisini onaylamayan veya desteklemeyen herhangi bir gerçeklik mahkum edilmeli ve reddedilmelidir.

İnsanın gelişimi; fikirlere, bilgilere, sosyal düzenlemelere karşı eleştirel olmayı bıraktığında, kendini mükemmel olarak görmeye başladığında durur. Böylelikle, artık mükemmelliğin peşinde olmayan birey bunu zaten başardığına inanan bir fanatiğe dönüşür.

Siyaset açısından baktığımızda, bir fanatik demokrasiye özgü bir davranış olan "şüpheciliği" terk eder. Demokrasi, herkesin hata yapabileceğini varsayar ve aynı zamanda diyalog ihtiyacını gösteren çok sayıda görüş anlamına gelir.

Fanatizm, demokrasiyi tehlikeye attığı gibi sivil toplumun düzgün işleyişini de tehlikeye atar. Fanatizm sivil topluma kökten karşı çıkar çünkü sivil toplum hoşgörüyü ve düşünce özgürlüğünü destekler. Sivil toplumdan nefret eden totaliter yönetimler, modern bir fanatizm biçimi olarak karşımıza çıkar. Artan etnik ve milliyetçi şiddet, otoriterlik, insan haklarının her geçen gün zayıflaması ütopik siyasetleri ve siyasi fanatizmi beraberinde getirmektedir.

Ancak şunu unutmamak gerekir: Fanatik, dar görüşlü ve dogmatik bir insandan daha fazlasıdır, inatla inandıklarını başkalarına dayatmaya da çalışır. Bir fanatiğin gerçeği keşfetmesi ya da bulması gerekmez, o, tam ve sonsuz bir özgüvenle sorgulamadan inandığı yolda yürür.

ÖZETLERSEK

Belirli bir zihniyet ve davranışsal özellik olarak fanatizm insan toplumunda her zaman var oldu. Pek çok yüzü ve evrensel bir fenomen olan fanatizm, din ve siyaset dünyası ile sınırlı olmayıp insan faaliyetinin hemen her alanında bulunabilir. Bunun nedeni, fanatizmin araçlarının ideolojiler değil, insan olmasıdır. Fiziksel veya zihinsel şiddete, vahşete yol açabilecek fanatik eğilimleri tanımak için onun özelliklerine aşina olmamız gerekir. Bir insanı, bir kurumu, bir kuruluşu fanatik yapan inandıkları değil bunları nasıl savunduklarıdır -son sözü onların söylemesi, ilgili konu için daha fazla kanıt düşünmeye gerek olmadığının ileri sürülmesi, merak ve şüphe uyandıran bütün sorulara kapalı olunması gibi…