“Evrensel Türkü” köşesinden bundan böyle sizlere haftalık olarak müzik yazıları paylaşacağım. Başlığı açarak başlamak istiyorum.
İki ilham kaynağım oldu. Birincisi; Şili'nin Nazım'ı olarak kısaca tanıtabileceğim büyük şair, politikacı Pablo Neruda... İkincisi; Yunanistan'ın özgürlük savaşçısı, yazar, politikacı ve besteci Mikis Theodorakis...
Bu iki siyasetçi ve sanatçı siyasal duruşlarının yanı sıra büyük bir eserde buluşurlar. “Canto General” veya dilimize çevirisi ile “Evrensel Türkü” bu şekilde ortaya çıktı. (“Evrensel Şarkı” veya “Genel Şarkı” olarak da tercüme edilebilir, Almancaya ise “Büyük Şarkı” olarak çevrilmiştir.) İki sanatçının kafa kafaya birlikte çalışması olarak algılanmasın, Theodorakis, Neruda'nın var olan şiirlerini besteledi.
Neruda, 15 bölüm ve 231 şiirden oluşan eserinde Latin Amerika'nın koloniciliğe karşı başkaldırısını ve savaşını işler. Sömürü altındaki kıtanın tarihinin kaydedildiği bir ansiklopedi olma iddiasını da taşıyan edebi eser, Latin Amerika'nın yaradılışı ile başlar, bitki örtüsü, hayvanlar, ilk insanların ortaya çıkışı, Avrupalıların işgali, kolonicilik ve takip eden özgürlük savaşları, bağımsızlık umudu eserin belli başlı bölümlerini oluşturur. Şair'in 1938 yılında yazmaya başladığı “Canto General”, 1948-49 yıllarında Gonzalez Videla hükümetinin baskısı yüzünden yeraltında yaşadığı dönemde tamamlanır ve 1949-1952 yılları arasında sürgün hayatı yaşadığı Meksika'da 1950 yılında yayınlanır. Bu dönemde, sadece şarap ve şiirlerini yanında taşıyarak, ve yakalanırsa kitabının yok olmaması için, yazdığı yeni bölümlerin kopyalarını sürekli dolaştığı köylerde güvendiği kimselere bırakarak, Şili'den Meksika'ya ıssız bir sınır bölgesinden geçebilmiştir... 1971 Nobel Edebiyat ödülü'nün de sahibi, Neruda'nın edebi dehası ve işlediği konunun gücü biraraya gelince, birçok Latin Amerika ülkesinde 15 bin satırı aşkın eserine duyulan sevgi ve ilgiyi sadece hıristiyanların kutsal kitabı geçebilmiştir.
“Canto General” de büyük şair, 1972/73 yılları arasında Şili'nin Fransa büyükelçisi Pablo Nerudo ile ülkesindeki faşist cunta sonucu Fransa'da sürgünde yaşamak zorunda kalan Mikis Theodorakis biraraya geldi. Theodorakis, alto, bariton solo, koro ve orkestra için bestelediği eseri farklı dönemlerde genişleterek 13 bölümlü ve yaklaşık 110 dakikalık devasal bir Oratorya'ya dönüştürdü. Neruda'nın ölümünden sonra büyük şair için kendi yazdığı bir şiiri de “Requiem” olarak besteledi ve esere ekledi.
Eser aşağıdaki bölümlerden oluşmaktadır:
-
Algunas bestias - Bazı Hayvanlar
-
Voy a vivir (1949) - Yaşayacağım
-
Los libertadores - Özgürlüğe Kavuşturanlar
-
A mi partido - Partime
-
Lautaro - Lautaro
-
Vienen los pájaros - Kuşlar Belirdi
-
Sandino - Sandino
-
Neruda Requiem Aeternam - Neruda için Requiem (Şiir Mikis Theodorakis)
-
La United Fruit Co. - Birleşik Meyve Şirketi
-
Vegetaciones - Bitki İmparatorluğu
-
Amor América (1400) - Amerika Aşkı
-
A Emiliano Zapata - Emiliano Zapata İçin
-
América insurrecta (1800) - Ayağa Kalkan Amerika
Faşist cunta'nın hapse attığı Theodorakis'in özgür bırakılması için aralarında ABD'li orkestra şefi ve besteci Leonard Bernstein, Sovyet besteci Dimitri Shostakovich'in de bulunduğu dünya çapında birçok sanatçı harakete geçmişti. Sanatçının özgürlüğünü sağlayan pazarlığı bir Fransız yazar ve politikacı olan Jean-Jacques Servan-Schreiber sağladı ve ünlü besteciyi Paris'e ulaştırabildi. “Canto General”den kesitleri böyle bir dönemin ardından besteleyebildi Theodorakis.
Eserin ilk seslendirilişi 1973 eylül ayında Santiago de Chile'de düşünülüyordu, ancak bu defa Şili'de, halk cephesinin başkanı sosyalist Salvador Allende ve destekçisi Neruda'yı da hedef alan faşist darbe, Neruda'nın kötüleşen sağlık durumu konserin büyük şair ile yapılabilmesini engelledi. Yaklaşık bir yıl sonra 24 Temmuz 1974'de Yunanistan'da cuntanın iktidardan düşmesi sonucunda 25 Temmuz'da Atina'ya geri dönen Theodorakis eserin seslendirilişini sonbahar'da Atina'da gerçekleştirebildi. Burada farklı konserler ve çıkartılan engeller hakkında çelişkili bilgiler yer alıyor kaynaklarda. Ne yazık ki büyük şair Neruda'nın ömrü Yunanistan'daki konserde bulunmaya yetmedi.
Theodorakis “Canto General”da, Neruda'nın şiirinin ön planda olduğu, müziğin edebi eserin önüne geçmeye çalışmadığı bir anlatım ortaya koymuş. Bölüm aralarında okunan şiirler müzikal ifadeyi düşürse de eserin başarısı yalınlığı, duygu yüklü olması ve anlaşılabilir mesajlarının dinleyicilere doğrudan ulaşmasında. Küçük ve daha kalabalık orkestralarla seslendirilen farklı versiyonları da var eserin. İlerici insanlığın sesinin duyurulması ve duyumsanması için ortaya konan iddialı sahne eserinde teknik yenilikler söylediği söz ile sınırlı, 5'li armonileri, yunan danslarından gelen renkli ritmik yapı dengeliyor... yine de ilginç ve renkli bir müzik...
Neruda ve Teodorakis, sonsuz idealizmleri, sanatlarının dışında politik mücadele içerisinde yer almaya zorlamış, ülkelerinde ve dünyada her türlü haksızlığa, baskıya ve zorbalığa karşı mücadele vermiş sanatçılar. Her ikisinin de doğum günü bu yakınlarda kutlandı. “Evrensel Türkü” köşemizin ilk yayınında bu iki değerli aydını hatırlıyoruz.
Yunanistan'da yaşamını devam ettiren 29 Temmuz 1925 doğumlu Mikis Theodorakis'in 89 yaşını Türkiye'den kutluyoruz. En son 2012 yılında bir deklarasyon yayınlayarak hükümeti istifaya ve Yunan meclisini tamamının hapishaneye gitmesini gerektiğini savununan Theodorakis, “ihtiyar delikanlı” 70 yılı aşkın siyasi mücadelesinden emekliye ayrıldığını 2013'de açıklarken, mücadelenin bir nehir gibi düşünülmesi gerektiğini gençlere anlatıyordu ve siyasi mücadelede kimsenin yeri doldurulamaz hissetmemesi gerektiğini vurguluyordu.
Mikis Theodorakis
“Canto General” “Evrensel Türkü”
Nisan 1993 Şili,Pinochet devrildikten sonra
Teatro Monumental, Santiago'da bestecinin yönetiminde ilk seslendiriliş