Ekonomi reform paketi: Keşke emekçiler gerçekten unutulsaydı

2018, 2019 VE 2020 YILINDA DA EKONOMİ REFORM PAKETLERİ ÇIKMIŞTI

Erdoğan, ekonomi reform paketini 3 gün önce açıkladı.

Pakette ne var sorusuna girmeden önce; paketteki birçok maddenin iki önceki Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek’in 2018 ekonomik kriz nedeniyle açıkladığı reform paketi, Albayrak’ın hem 2019’da hem de 2020’de başına yeni koyarak açıkladığı reformlarla ana başlıklar ve bazı detaylarda hemen hemen aynı olduğunu belirtmem gerekiyor.

Örneğin, Şimşek “yatırım ortamının iyileştirmede A kalite reformlar yaptık” demişti. Şimdi A kalite olunca üstüne pek bir şey konmaz zannediyorsunuz, Albayrak aynı konuda çok ciddi reformlar hazırladıklarını belirtti. Erdoğan eksik kalır mı? o da “Yatırımcı için cazibeyi artıracağız” dedi.

3. KEZ KURULACAĞI, 2 KEZ KURULDUĞU AÇIKLANAN 'GIDA ERKEN UYARI SİSTEMİ' YİNE KURULUYOR

Buna benzer böyle genel geçer birçok ortak ifade var ama en trajikomiği ise gıda enflasyonunu önlemek için Şimşek “erken uyarı sistemi” kurduk demişti. Bakın yapacağız değil “kurduk”. Hatta 2018 sonunda bir TV programında “ama efendim hala yüksek” diyen sunucuya, “kurmasaydık çok daha yüksek olacaktı” diyordu. Aynı reformu Albayrak da açıkladı. Erken uyarı sistemi kuracağız dedi. Ve ilk toplantısını yapmıştı. Eee hani kurulmuştu? Derken Erdoğan’da aynı açıklamayı yaptı. ''Ne erken uyarı sistemiymiş'' diyesi geliyor insanın.

'PAYDAŞLARLA HAZIRLANDI'NIN MEALİ: TÜSİAD, MÜSİAD GEZDİK İŞTE

Peki bu tekrarlar nasıl oluyor? Şimşek de Albayrak da Erdoğan da reform paketini açıklarken aynı cümle ile başladılar. “Paketi hazırlamadan önce işveren örgütleri ve STK’ler ile görüşerek, onların fikirlerini alarak hazırladık”.

Yani önce bakan değişir, sonra o bakan bir tura çıkar, TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB vs. gezer durur. Önerilerinizi yazın denir. Şimdi koskoca bakana “yahu daha geçen sene bir dosya hazırladık, okumadınız mı?” denmez, oturur hemen hemen aynı dosya yeni bakana da takdim edilir.

Kamu tüzel kişiliği olan bir STK’de 5 yıl çalıştığım için ben de biliyorum. Her müsteşar, bakan, kurum başkanı değiştiğinde malum metinler ortaya çıkarılır. Birkaç revize yapılır, sektörümüzün gelişmesi için… diye başlayıp aynı öneriler verilir. Bazıları o dosyaya 15 yıl önce girmiştir.

Tabii bu “paydaşlar” her zaman sermaye örgütleri olur. Ekonomi reform paketi için misal DİSK ziyaret edilmez, geçtim DİSK’i Türk-İş bile ziyaret edilmez. Ekonomi düzeltilecekse sermaye ile birlikte düzeltilir, emekçilere ne oluyor?

EMEKÇİLER PAKETLERE 'İSTİHDAM' OLARAK GİRER, HAK KAYIPLARIYLA ÇIKAR

Pakette haliyle buralardan alınan sihirli kelimeler var: Yatırım, teşvik vs. Emekçilerin talepleri ise, sermayenin bir bileşeni olarak “istihdam” başlığında geçer. Biz emekçi değiliz, istihdamız yani.

Bu istihdamda bize ne biçilmiş bakacağım ancak yine de bazı trajikomik başlıklara dokunmadan edemiyor insan.

KAMU TAŞIT ALIMINDA KİRALAMA KISITLANIYOR - CUMHURBAŞKANLIĞI HARİÇ

Misal “Kamuda taşıt alımı ve kiralanması, temsil ve ağırlama gibi harcama alanlarına katı sınırlamalar getirilecektir” deniyor. Sanırım Cumhurbaşkanlığı hariç denecek sonrasında. Yıllık bütçesi 2 yıldır haziranı zor gören Cumhurbaşkanlığı bütçesi israfın tam göstergesi iken bu tip söylemleri yine de programa koyamadan edemiyorlar her sene.

İHALELER ŞEFFAFLAŞIYOR - BEŞLİ ÇETE HARİÇ

Yine komedi maddelerden birisi ise “Kamu ihaleleri, sertifikasyon sistemine kayıtlı firmalar arasında tam rekabet şartları içinde şeffaf bir şekilde yapılacaktır” maddesi.

Kamu ihalelerinde pazarlık usulü ihaleler en büyük tutarı kapsar. Bunun yüzde 90’ı geçen yıl 26/b istisnai maddesinden yapıldı. Ne o istisnai madde “afet gibi durumlar” yani acil bir durum var ve ihale, duyuru, şartname vs. zaman kaybı olmasın çağıralım istediğimiz firmaları onlardan birisine verelim. Tabii ki “Oscar goes to beşli çete” tüm büyük ihalelerde. Sadece benim aklımdan sayabileceğim yaklaşık 40 milyar TL’lik ihale var böyle ihale verilen. Bu paketlerin bir yanı da bu işte, “şeffaf” kelimesini bol bol kullan.

MANŞET: 800 BİN ESNAFIN 300 TL’SİNİ ALMAYACAĞIZ

Bir de tüm gazetelerin, TV’lerin manşete taşıdığı madde ise tam bir komedi. ''Basit usulle vergi veren esnafımız gelir vergisinden muaf'' deniyor. Bununla tam olarak ne dendiği anlaşılmamakla beraber, zaten ortalama basit usul ödemeleri yıllık 300 TL civarında. En yükseği taksiciler onlarda bile yıllık 1500 TL. Tüm basit usul vergi toplamları tüm vergi gelirlerinin yaklaşık binde 1-2'si civarında. Daha özetle söyleyeyim. “Asgari ücret üzerinden alınan damga vergisini bu sene almayacağız” dense daha fazla tutar. Ki damga vergisi yüzde 1 civarında bir vergi. Bunu manşete taşıma gayretkeşliği de ya cahillik ya da ''acaba reform paketinde hangi müjdeyi versek'' gayretkeşliği.

Ama basın ne yapsın, paketten deyim yerindeyse somut hiçbir şey çıkmadı.

'BANKALARIN AKTİF KALİTESİNİ ARTIRACAĞIZ'IN MEALİ: BATIKLARI BİRAZ DAHA YÜZDÜRÜN

Gelelim “istihdam” olan emekçilere ne çıktı paketten? Birçok muhalif basın, paketten emekçilere bir şey çıkmadı diye verdi. Keşke öyle olsaydı. Ekonomi reform paketinde ismimiz ne kadar az geçerse o kadar iyidir. Misal Albayrak reform paketinde kıdem tazminatından tüm çalışanlar faydalanabilecek deyip kıdem tazminatını kaldırmaya yeltenmişti. Elbette gerekçeler kişilerin faydası gibi yazılır.

1984 romanı dili gibi misal bir maddedeki “Bankacılık sektörünün aktif kalitesi artırılacaktır” cümlesini okuyunca kulağa hoş geliyor, “tabii artsın bankaların aktif kalitesi”. Ama altta okuyunca, büyük batık krediler için, “operasyonel yeniden yapılandırma sistemi” kurulacağını öğreniyoruz. Bu ikinci tırnağı çalıştığım basın kurumunda da habere koymuştum. Haber müdürü aradı. “Yanlış yazım yok değil mi” diye. Her yıl reform paketi hazırlayınca böyle oluyor tabi, “yeniden yapılandırma” bir önceki pakette vardı hatta kanunu da çıktı. Eee şimdi aynısını yazsak olmaz başına “operasyonel” sonuna “sistem” ekleriz mis gibi yeni bir maddemiz olur. Ama özü batık kredilere batmamış gibi davranarak böylelikle banka bilançolarında da batık krediler daha düşük olacağı için “aktif kalitesi” artacak.

Yani ekonomi diline uzak okuyucular için betimleyeyim; kırılan kolunuza, “operasyonel yeniden yapılandırılmış kol sistemi” dersek siz hala sağlam bir insan olursunuz. Onun gibi bir şey işte.

İŞSİZE İŞ DEĞİL, 'UCUZ EMEK GÜCÜ OL' ÇAĞRISI: KALFALIK, UZUN DÖNEM STAJYERLİK

Farkındayım bazı haber bültenlerinde heyecan verici haberi sürekli anons edip az sonra diye diye tüm yazıyı okuttum size ama reform paketinin cazibesinden bir türlü kurtulup esas konuya gelemedim.

- Mesleki Eğitim Merkezlerini gençler için daha cazip kılmak adına kalfalık döneminde alınan ücretlerde iyileşme sağlanacaktır.

Meali: Aldıkları ücret asgari ücretin 1/3’üydü, o artacak. Ancak eskiden devlet okullarında olan mesleki eğitim merkezi kurma yetkisi 2019 yılında çıkarılan kanunla özel sektöre de tanındı.

Yani bir özel şirket meslek eğitimi veriyorum diyerek asgari ücretin 1/3’üne gençleri istihdam edebilecek. Cazip kılma da bu. Kimse asgari ücretin 1/3’üne gidip özel sektörde çalışmıyordu (hadi okurken mecbursun); haliyle 2019 yılındaki kanunu daha işlevli kılabilmek için ücretlerde iyileştirme yapılacak.

O da yetmiyor...

- “Mesleki Eğitim Merkezlerinde eğitim gören öğrencilerin ücretleri kamu tarafından karşılanarak, işveren üzerindeki yükler kaldırılacaktır” deniyor.

Yani yine sermayeye ucuz emek üzerinden bile değil, bedava genç emeği üzerinden bir kaynak aktarımı.

- Kısmi süreli çalışanların hafta tatili, yıllık ücretli izni hak etme süresi ve kıdem tazminatına hak kazanma sürelerinin kanunda açıkça belirtilmesine yönelik düzenleme yapılacaktır.

Bu da tehlikeli bir madde. Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için 1 yıllık süreyi “ama canım sen kısmi çalışıyordun, tam çalışana 1 yıl, senin sürene göre 2 yıl 3 yıl” denebilir. Bakalım nasıl düzenleme olacak.

Erdoğan’ın konuşma metninde olmasına rağmen, yayımlanan kitapçıkta yer almayan bir madde ise “genç işsizlere yetenek kazandırabilmek için uzun dönemli staj planlıyoruz” demişti Erdoğan. Neden konuşmada var kitapçıkta yok bilmiyorum ama bu durum da genç işsizlerin “uzun dönemli staj” ile belki de aylarca tam zamanlı çalıştırılmasına neden olacak bir girişim gibi görünüyor.

Başta da dedim ya, bu iktidarın her türlü reform paketinde adımız ne kadar az geçse o kadar iyidir. Ama belli ki özellikle, genç mezunlar, meslek lisesi öğrencileri ve part-time çalışanlar kaçamamış gibi.

TEK EKSİĞİMİZ UZUN ADLI İKİ YENİ BAŞKANLIKTI

Belki de umudumuz Cumhurbaşkanlığı’nda kurulacak iki yeni başkanlıkta. Onun bunun akrabası olmayanlardan birilerini de işe alabilirler.

Cumhurbaşkanlığına bağlı Sağlık Endüstrileri Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığına bağlı Yazılım ve Donanım Endüstrileri Başkanlığı kurulacakmış. 

Yakında başkanlıklar arasında iletişimi ve koordinasyonu güçlendirmek için “Cumhurbaşkanlığı Bünyesindeki Başkanlıkları Koordinasyon Başkanlığı’' da kurabilirler.

Sonuçta “Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Bazı Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” çıkarmış bir düzen. Gülmeyin bu da olur.