Einstein’la hesaplaşıyoruz!

“Senin ne haddine” diye hemen celallenmeyin. 

Konu fizik değil; Albert Einstein’ın “Neden Sosyalizm?” başlıklı yazısı (*). Yazı, Monthly Review (MR) dergisinin 1949 yılında yayınlanan ilk sayısında yer alıyor. Einstein gibi seçkin bir bilim insanının sosyalizmi savunan bir yazı kaleme almış olması kuşkusuz önemli ve değerlidir.  

Yazıya geçmeden, yaşadığımız son dönemin hepimize bahşettiği o çok yönlü ve çok boyutlu düşünme, her olasılığı hesaba katma yetisiyle bir noktaya kısaca değinelim: Dünyaya damgasını vuran olgu, soğuk savaş; anti-komünist histeri, cadı avı istim üstünde ve bu ortamda bir çevre McCarthy dönemi ABD’si gibi bir ülkede Marksist dergi çıkarıyor… 

Derin düşüncenin buna bir mim koymaması mümkün değildir.

Faşizm belasının def edilmesinde başrolü oynayan Sovyetlerin ve sosyalizmin itibarının soğuk savaşa rağmen yüksek olması, kimi merkezleri birtakım saptırıcı mecralar aramaya yöneltmiş olamaz mı? MR’ciler istemeyerek de olsa buna alet olmuş olamazlar mı? Hani özellikle sola eğilimli aydınlara yönelik  “yeni sol”, “liberal virüs”, anti-Sovyetizm falan gibi… 

Bu arada dergiye daha sonra katkıda bulunanlar arasında C. Wright Mills, Herbert Marcuse ve David Horowitz gibi isimlerin de yer aldığını hatırlatalım. 

Neyse, mim koyduk ya uzatmadan geçiyoruz. 

***

Einstein’ın temel sorunu, sosyalizmin bir bilim olduğunu yeterince görememesi, onun bu özelliğini küçümsemesi. Oysa kendi dalı olan fizik nasıl bir bilimse sosyalizm de öyledir. Bizler buna “sosyalizmin bilimi” deriz.  Bu bilimselliği gölgelemeye yönelik her soydan ve boydan teşebbüsün karşısına dikilir, püskürtmesini de biliriz. 

Bakın, Einstein bilimle ilgili ne diyor: 

“İkincisi, sosyalizmin toplumsal-etik bir amacı vardır. Ne var ki bilim amaç yaratamaz; dahası bu amacı insanlara içselleştiremez. Bilimin en fazla yapabileceği, belirli amaçlara ulaşmak üzere araçlar sağlamaktır (…) Bu nedenle, insana ilişkin sorunlar söz konusu olduğunda bilimi ve bilimsel yöntemleri abartmamak üzere dikkatli olmalıyız.” 

Gerçi Einstein “abartmayalım” diyor; ama bunun insanlar tarafından “boş verelim” şeklinde anlaşılacağı kesindir. Dahası, “bilimin amaç yaratamayacağı”, hele hele bu amacı “insanlara içselleştiremeyeceği” görüşü, üretim araçlarının özel mülkiyeti ile üretimin sosyal karakteri arasındaki çelişkiye son verme bilinç ve kararlılığıyla burjuvazinin üzerine üzerine yürüyen işçi sınıfı gerçeğine uzak düşmektedir.  

Anlaşılan, Marksizm’e ve sosyalizme yönelik “teleolojik olma” eleştirisinden Einstein da etkilenmiş.    

***

Einstein, geleceğin sosyalist toplumunu da bilimsel köklerinden büyük ölçüde kopararak bizi adeta bir meçhuller diyarının kapısına bırakıyor: 

“Sosyalizmin gerçek amacı tam tamına insanlığın gelişimindeki yağmacı dönemi aşıp bunun ötesine geçmek olduğundan, bugünkü haliyle ekonomi bilimi geleceğin sosyalist toplumuna pek az ışık tutabilir.”

O günkü  “ekonomi bilimi” bir burjuva bilimi olduğuna göre geleceğin sosyalist toplumuna neden ışık tutsun ki? 

Kastedilen başka bir bilimsel yaklaşım ise Einstein’ın bu kısa makalesinin 1949 yılında yayınlandığını tekrar hatırlatalım.  Stalin’in “SSCB’de Sosyalizmin Ekonomik Meseleleri” kitabı 1951 yılında yayınlandığına göre Einstein bu eseri 1949 yılında okumuş olamaz. Ancak, Stalin’in özellikle kapitalizmin 1929 bunalımına ilişkin başka çalışmaları da vardır ve bunların arasında sosyalist ekonomiye ilişkin değerlendirmeler de yer almaktadır.  

Yani bir bilim olarak sosyalizmin siyasal iktisadı, o alanı Einstein’ın söylediği kadar boş bırakmış değildir.

***

Gelelim Einstein’ın “işçi” tanımına: 

“Basitleştirme adına, üretim araçlarının mülkiyetinde pay sahibi olmayan herkese ‘işçi’ diyorum – bu, terimin alışılagelmiş kullanımına pek karşılık düşmese bile.” 

Einstein o zamanlar bilemezdi; ama bu aşırı geniş işçi tanımı daha sonra istismar edilerek sanayi proletaryasını sınıfın “herhangi bir unsuru” saymaya kadar taşınmıştır. Einstein’ın tanımını bilsin bilmesin daha sonra pek çok kesim sınıfa bu şekilde yaklaşmış, bu arada örneğin 2013 yılında İstanbul’daki “Gezi kitlesini” işçi sınıfı sayanlar bile çıkmıştır. 

Einstein’ın sosyalizm anlayışıyla ortodoks konumdan hesaplaşmamız bu kadar…

Bu büyük bilim insanı bugün yaşıyor olsaydı, sosyalizmin biliminin, tarihsel süreçlerin, kapitalist üretim tarzının işleyişinin ve kapitalist toplumdaki sınıfların açıklanması ötesinde devrim sürecine, hatta anına bile ışık tuttuğunu kendisine hatırlatırdık.  
__________________________________________________________________________

(*) Einstein’ın yazısı için: https://monthlyreview.org/2009/05/01/why-socialism/