Ehil ol(a)mayan cahiller!

Kentsel yaşamın gereklerini yerine getirmek için kâhin olmaya gerek yok. Sosyolojik veriler, biraz gözlem ve analitik yaklaşım yeterli olur.

AKP iktidarlarının ‘ÇILGIN PROJELER’ diye tanımladığı projeleri vardır, Bu projelere ne oldu, hangi aşamadalar öncelikle onlara bakmak lazım ki, yerelliklerde çılgın olmasa da önemsedikleri projelere sıra gelsin.

Önüne iddialı hedefler koyan AKP, büyümede yüzde 6 düzeyinden yüzde 3'lere gerilemeyle ekonomide yavaşlamanın önüne geçemedi.

Ülke bütçesindeki cari açık, 2002'de eksi 0,3 iken eksi 5,7’ye çıkarak 44.26 milyar dolara tırmandı.

İşsizlik oranı AKP açısından önemli bir başarısızlık göstergesi olarak, resmi rakamlara göre yüzde 10'luk ortalamanın altına inmedi.

Her seçim öncesi seçim vaadi olarak gündeme getirilen "mega" projelerin çoğu hayali olarak kaldı.

Bu hayali kalış, aynı zamanda emlak piyasasında yaratılan spekülasyonla birilerinin cebini de doldurdu.    

Gelelim fiyasko olan bazı projelere…

AKP hükümetinin en iddialı projelerinden 5 milyar dolarlık İstanbul Finans Merkezi'nin (İFM) inşaatı bile henüz başlamadı.

Hükümet 2007'de genel merkezleri Ankara'da bulunan Merkez Bankası dâhil kamu bankaları, finans kuruluşlarının İstanbul'a taşınacağını açıklamış, Ataşehir'deki 300 bin metrekarelik dev araziyi de adres olarak göstermişti.

Açılış tarihi önce 2016'ya ardından 2018'e ertelenen İFM'nin akıbeti, kamu kuruluşları ve bankaların harekete geçmemesi nedeniyle de belirsiz.  

Kaldı ki, torba yasayla eklenen bir ek maddeyle de projenin yapılacağı Barbaros Mahallesi, CHP'li Ataşehir Belediyesi’nden AKP'li Ümraniye Belediyesi’ne bağlandı. Böylece projenin tüm altyapı çalışmalarını üstlenen Ali Ağaoğlu'nun daha kolay inşaat ve ruhsat izni alması hedeflendi.

2011 genel seçimi öncesi "çılgın proje" diye şaşaalı tanıtımlarla duyurulan Kanal İstanbul'un güzergâhının kesinleştiğine dair kamuoyuna yayılan onlarca haber, çok sayıda çizim ve animasyona rağmen atılan tek bir somut adım yok.  

Proje, emlak piyasasında ciddi spekülasyona yol açtı. Adı geçen bölgede arsa fiyatları katlandı, öncesinde arsa toplayanlar havadan astronomik kazançlar elde etti. Projenin toplam maliyetinin 20 milyar dolar olması bekleniyor. Köprü ve havalimanları gibi yatırımlar da hesaba katıldığında toplam maliyetin 50 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyor.    

İtirazlara rağmen İstanbul Boğazı'nda inşa edilen 3. Köprü için adeta bir doğa katliamı gerçekleştirildi, 1 milyona yakın ağaç kesildi.

Ağustos 2012'de Bakanlar Kurulu kararı ile yeri ilan edilen projenin ihalesi Mayıs 2013'te yapıldı. İhaleyi 22 milyar 152 milyon Avro ile Cengiz- Kolin-Limak-MAPA-Kalyon 5'li konsorsiyumu kazandı. Proje, şimdilerde kullanılan 3. Köprü haline dönüştü. Ancak, çevresinde yarattığı rant ve bu rantın açığa çıkıp değerlenmesi için alınan önlemler, o bölgeyi kullanmak zorunda kalan herkesin sıkıntı çekmesine neden oluyor.

2011 seçimleri öncesi İstanbul'da biri Avrupa diğeri Asya yakasına yapılacak iki yeni şehir projesi açıklandı.  

2013'te Anadolu Yakası için düzenlenen ihaleye teklif gelmedi. Avrupa Yakası'nda kurulacak yeni şehir projesi için ise bugüne kadar somut hiçbir adım atılmadı.    

 

Bu arada, Mayıs 2012'de İstanbul Avrupa ve Anadolu yakası arasında teleferik yapılacağı ilan edildi. Hattın başlangıç noktasının Mecidiyeköy'de Ali Sami Yen olacağı, daha sonra Altunizade'ye geleceği, ardından Küçük ve Büyük Çamlıca'yı da içine alarak devam edeceği duyuruldu.  

2014 yerel seçimleri öncesinde yeniden gündeme getirildi ancak aradan geçen 3 yıla rağmen somut adım yok.

Tüm vericilerin tek bir kulede toplanması amacıyla 2009'da kararlaştırılan "Çamlıca Tepesi TV Kulesi ve Entegre Tesisleri" için yapılan proje yarışması Ekim 2011'de sonuçlandı.

Ama, somut adım yok… 

Aralık 2014'te davetiye ile yapılan ihaleyi Erzurum'un kış oyunları merkezinde çöken pisti inşa eden Sarıdağlar İnşaat kazandı. 500 günde biteceği söylenen projenin inşaatına, bildiğim kadarıyla henüz başlanamadı.

Sancaktepe Şehir Hastanesi projesi, 2012'de "Türkiye'nin ve Avrupa'nın en büyüğü" diye ilan edildi. 4 bin 100 yataklı hastanenin kurulacağı 3 bin 150 dönümlük askeri arazi Genelkurmay tarafından Haziran 2014'te devredildi.

Geçen sürede, yine bildiğim kadarıyla ihalesi bile yapılmadı.  

2004'te başlanan Marmaray projesinde 76 kilometrelik hattın bugüne kadar sadece 5 istasyonlu 13 kilometresi tamamlanabildi. Günde 150 bin yolcunun taşındığı banliyö hatları 2012 ve 2013 Nisan ayında kapatıldı, ardından Marmaray'a bağlanması için çalışmalar başlatıldı.  

Kentimize gelince!

İstanbul-Gebze bağlantısı açısından önemli olan ve milyonlarca lira bedelle ihaleye verilip 2011'de tamamlanacağı duyurulan Halkalı-Gebze banliyö hattı, 5 yıl oldu henüz bitmedi.

Kazlıçeşme-Halkalı ve Ayrılık Çeşme-Gebze arasında 2014'te tamamlanması gereken 63 kilometre uzunluğundaki hattın ne zaman biteceği ise bilinmiyor.   
Yerel yöneticilerimizi böyle niteliklere sahip kişilerden mi seçiyoruz?

Asla…

Yaşadığımız 12 yıllık AKP’li yerel yönetim pratiği, ‘ehil ol(a)mayan cahiller’ denilecek kadrolara günlük yaşam irademizi teslim ettiğimizi gösteriyor.

Yuh olsun hepimize…

Raylı sistem;

Sadece İzmit kent merkezindeki toplam 7.5 kilometreyi kapsayacak sistem için fırtınalar koptu ve devasa maliyetleri göze alan Büyükşehir Belediyesi, bittiğinde verimi tartışılacak olan bu projeyle bırakın yaşamı kolaylaştırmayı neredeyse bir yıldır kent halkına eziyet çektiriyor.

Trafik sorununa gelince…

Özellikle İzmit merkezi ve Gebze’de halkı canından bezdiren trafik güzergahları, şehir içinde yaşanan tıkanıklıklar kısa sürede aşılacak gibi görünmüyor.

Kartepe ile ulaşımın sağlanması ve Sekapark’tan üniversite yerleşkesinin bulunduğu Umuttepe’ye çıkışı kolaylaştırmak için Teleferik Projesi gündeme getirildi. Ama, her iki güzergah için de, iki seçim dönemi geçirilmesine rağmen atılmış bir adım yok.

Ve, barajlar…

2004 öncesinin CHP’li yerel yönetimini yıllarca suçlayan, Yuvacık Barajı üzerinden yolsuzluk yapıldı propagandasını yaygınlaştıran AKP’li yerel yönetimler, bugüne dek ciddi ve geleceğin sorunlarını çözecek su kaynakları yaratıp baraj yapamadı.

Kaldı ki, Yuvacık Barajı’nın su rezervlerini de uygun bir değerlendirmeyle kalıcı ve sağlam hale dönüştüremedi.

Genelde ve yerelde, bu kadar ‘ehil ol(a)mayan cahiller’ görüntüsü veren AKP kadroları, yine de sosyolojik alanda topluma yansıttıkları rüşvetlerle varlıklarını sürdürüyor.

12 Eylül 1980 askeri darbesi ve ardından ülkeyi abluka altına alan neoliberal politikaların sarıp sarmaladığı ulusumuz ve kentimizde yaşayan bizler, bu teslimiyeti kıramazsak ‘ehil ol(a)mayan cahiller’ elinde oyuncak olmaya devam ederiz.

Cumhuriyetin kuruluşunun 93. yılında, kentlerimiz ve ülkemizde ‘ehil ol(a)mayan cahiller’ ordusunu iktidardan uzaklaştırıp, halkın iktidarını kurmak için daha fazla mücadele etme zamanının geldiğini unutmamak gerekiyor.