Yazının başlığını okudunuz ilgi duydunuz sanırım. Ama durun, duygulansam ve ağlasam da, duygulu bir yazı yazmayacağım, buna yeteneğim yok. Hatta bir mesleki deformasyon olarak yazıyı uzatacağım, oradan oraya atlayacağım. Çünkü çok yazan olacak biliyorum olmaması mümkün değil, çünkü dünyanın en güzel dansını yazmalı, izletmeli, anlatmalı, gelecek kuşaklara güzel bir ülkeyi kurduğumuzda “bakın bu insanların güzelliği sayesinde” demeli. Dünyanın en güzel dansını, Lisa’nın dansını herkes izlemeli…
Eşitlik ve özgürlük için yürüyenlere dönük savaşın tarihçesi, insanlık tarihi kadar eski. Yaşayabilmek için çalışmak, üretmek, sömürülmek zorunda kalan, bunun için işyerlerinde ölen, yaralanan, hastalanan emekçinin tarihi ise sınıflı toplumlarla başlıyor. Ezen ezdiğinin emeğini de bedenini de kendi çıkarı için kullanıyor, işe yaramadığında kaldırıp atıyor. Modern kapitalizm ise, daha da ötesine geçiyor, yok ettiği bedenleri en karlı sektör haline getiriyor. İşçiler kitlesel olarak hastalanıyor, sağlık sektörüne milyarlarca dollar, Euro, TL ve maalesef artık Ruble aktarıyor. En büyük mayın şirketlerinin en büyük protez firmalarının ortağı olması gerçeği kapitalizmi yüzümüze çarpıyor.
Bir kent düşünün, iş cinayetleri konusunda ön sıralarda. ABD’nin sanayileşmesinde öncülük etmiş ve bunun karşılığında binlerce işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiş ve onbinlercesi sakatlanmış, uzuv kaybı yaşamış. Ve ABD kapitalizminin girişimciliği kendisini göstermiş, kollarını bacaklarını yok ettiği işçi sınıfı için ülkenin belki de en büyük protez uzuv sanayiini yaratmış.
Minneapolis, ABD kapitalizminin doğuşunu, gelişimini simgeleyen kentlerden birisi. İnanılmaz boyutlarda doğal kaynaklar (St. Anthony şelaleleri gibi su enerjisi kaynakları, ormancılık sektörü gibi) emekçilerin gücüyle birleşince ABD kapitalizminin “güç kaynağı” haline geliyor. Hemen yakınında St. Paul kenti var. “İkiz Şehirler” deniyor, birbirlerine benziyorlar, yapılarıyla, sanayisiyle, işçisiyle, iş cinayetleri ve sakat kalan binlerce işçiyle!
ABD sanayileşmesinin erken dönemleri, binlerce işçinin uzuv kaybı pahasına oluyor. Bu o kadar büyük boyutlara ulaşıyor ki, Minneapolis’te hem karlı hem de zorunlu bir sanayi ortaya çıkıyor: Protez ayak, bacak, kol sanayii!!!
Değirmencilik, haddeleme, tomruk, demiryolu, tarım sanayiileri Minneapolis’i 19. yüzyılın en zengin kentlerinden birisi haline getiriyor. Ama kimi zaman yaşamları, kimi zaman ise vücutlarının uzuvlarını kaybeden emekçiler pahasına!!! Hemen Amerikan girişimciliği işin içine giriyor, kolsuz ve bacaksız binlerce işçi için bir sektör oluşuyor, ilk başta oldukça ilkel, sonrasında ise profesyonelleşmiş bir protez sanayii oluşuyor, ABD’de bu sektöre öncülük ediyor. İşin içine bir de ABD İç Savaşı’nda (1861-65) uzuvlarını yitirenler girince, kaybettikleri bacakları için 75 dolar, kaybettikleri kolları veya ayakları için 50 dolar yardım alan Minneapolisli “gaziler”, basit de olsa protez taktırabiliyor, iyi protezlerin fiyatları ise 120 doları buluyor. Protez ödeneği çıkana kadar, binlerce iç savaş ve sınıf savaşı “gazisi” kendi imkanlarıyla ilkel protezler yapıyorlar. Ama işin bazılarına ilginç, ama işçi sağlığı ve iş güvenliği tarihçesini bilen okuyanlara pek ilginç gelmeyen olgu ise, esas talebin “iş kaza”larında uzuvlarını yitiren işçilerden gelmesi. Eyalette birinci sırada, ABD genelinde ise ilk sıralarda yer alan yukarıda saydığımız sanayi dalları, işçilerin uzuv kaybıyla özdeşleşiyor. Haddehaneler, bıçkıhaneler, değirmenlerdeki vakalar uzuv kayıplarının ana nedeni 19. yüzyılın sonlarında. Ama kısa sürede demiryolu ve araç kazaları da işin içine giriyor, pek çok çocuk kangren, çocuk felci ve altını çiziyorum çiftliklerde gerçekleşen “kazalar” yüzünden proteze gereksinim duyuyor. Sektör büyüyor, ABD kapitalizmi ayak, bacak, el, kol, kısacası insan vücudu üzerinde yükseliyor…Şu an ise yapay uzuvlar konusunda neredeyse dünyada ilk sıralarda, ABD’de ise bir numara bir kentten söz edebiliyoruz.
Burada kestim. Lisa’nın sosyal medyada paylaşılan o güzel dansını görünce, aklıma gelenleri yazmak istedim. Köşemizin teması belli, yazacak çok şey var, çok şey okudum, inceledim, özetle ancak bunları yazabildim. Ama Lisa’nın yaşam sevinci, o güzel dansı, yüzündeki o ifadeyi anlatacak bir yazı tabii ki yazamadım. Yazanlar çıkacaktır, anlatacaktır, şiir yazacak, beste yapacak, gelecek kuşaklara aktaracaktır. Bizim yapacağımız tek şey ise unutmamak, unutturmamak. Dans edemediğim devrim, devrim değildir denir ya hani, Lisa Çalan ile dans edemediğimiz devrim devrim değildir. Söz kardeşim, söz Lisa Çalan, seninle dans edecek, hatta senden daha iyi dans edeceğiz, var mısın?
*5 Haziran 2015'te HDP Diyarbakır Mitingi'ndeki patlamada 2 bacağını kaybeden sinemacı Lisa Çalan, 19 Haziran 2018 HDP Ankara Mitingi'nde çift protez bacaklarıyla dans etti.
Kaynak: Pek çok kaynak var ama, özetle şuna bakılabilir:
http://www.mnopedia.org/artificial-limb-industry-minneapolis