Çocuklarını sevmeyen insanların ülkesi...

Bir insanı sevmekle başlayacak her şey denmiş vakti zamanında. Bir çocuğa değer verebilmekle başlayacak her şey demek istiyorum ben de. Bu ülke büyük çelişkilerden koca bir yumak. Her koyunun kendi bacağından asılmasından olsa gerek her yetişkin kendi çocuğunun kurtulmasından mesul. O yüzden yazılıyor ve okunup anlaşılmaya çalışılıyor binlerce sayfa makale ve kitap. O yüzden can kulağı ile dinliyor evlerde iş yapan kadınlar sabah programlarına çıkıp çocukları ile ilgili ahkam kesen her boydan uzmanı.

Korkuyor herkes çocuğunu sokağa ve hayata salarken. Orta sınıflar kendi korunaklı kalelerini yaratmaya çalışırken kalenin içeriden zapt edilmesi paranoyasını da taşıyor çoğu kez. Geniş emekçi yığınlarının ise nazarı kovalamaktan, belaları Allah’a havale etmekten başka çaresi yok. 

Oysa bir çocuğa değer vermekle başlayacak herşey. Kendi çocuğuna değil ama sadece, “bir çocuğa” değer vermekle başlayacak herşey. 

Ama hani kastettiğim sokaklarda dilenen Suriyeli kadının kucağındaki bebeği görünce içinin ezilmesi değil. O da var ama sadece o değil.

Ama hani eğitimin gericileştirilmesine karşı meydanları doldurmak değil. O da var ama sadece o değil.

Ama hani bir yaşını bile dolduramadan ölüp giden bebelere vicdanının sızlaması değil. O da var ama sadece o değil.

Bu ülkeyi çocuklarını seven bir ülke haline getirmek anlatmaya çalıştığım.

Çocukların evlerinin kapısının önünde özgürce oyun oynadığı, tek bir çocuğun bile öleceği veya öldürüleceği, saldırıya uğrayacağı korkusunun olmadığı bir ülke kastettiğim.

Aslında çocukların sadece çocukluklarını yaşadıkları bir ülke anlatmak istediğim.

Bu ülkeyi yaratabilme hayali ile başlayacak her şey...

Tek tek kendi çocuklarını çok seven milyonlarca anne babaya rağmen bu ülke çocuklarını sevmeyen insanlar ülkesi. 

Eğer öyle olmasa idi Elazığ’ın Bulgurcuk köyü şu anda 8 yaşından beri 7 yıl boyunca küçücük bir kız çocuğuna tecavüz eden 20 kişinin başına yıkılırdı. 

Eğer öyle olmasa idi Elazığ’ın Bulgurcuk köyü bu tecavüze sessiz kalan tüm köy halkının başına yıkılırdı.

Eğer öyle olmasa idi Mardin 13 yaşındaki N.Ç’ye tecavüz eden aralarında kamu görevlileri ve askerlerin de olduğu 28 kişinin başına yıkılırdı.

Eğer öyle olmasa idi 14 yaşında bir kız çocuğunu taciz ettiği için 150 yıl hapsi istenen kişiyi 7 ay sonra tahliyesini isteyen ve “basit bir cinsel istismar”, “kızın rızası varmış” diyen savcı bugün görev koltuğunda oturmaya devam edemezdi. 

Eğer öyle olmasa idi 14 yaşındaki B.Ç’yi taciz eden gerici basının emektar kalemşörlerinden Hüseyin Üzmez yaptığı yanına kar kalıp bu dünyadan göçüp gidemezdi.  

Eğer öyle olmasaydı ahlak bezirganı görünüp her tür istismarın üzerini kapatan gerici partilerin bu vakaların yaşandığı yerlerde bırakın ezici çoğunlukta olmasını, esamesi okunmazdı.

Anne baba olsun olmasın çocuklarını seven, onların bugününe ve geleceğine sahip çıkanların isyanı ile başlayacak herşey.