Cinsel ‘mazbutluk’ ile ‘kötü yola düşme’(orospulaşma) arasında

Dün yayınlanan bir habere göre İstanbul Zeytinburnu’nda gelecek hafta, sadece kadınlara yönelik bir AVM açılıyor. ‘Zeruj Port’ ismiyle açılacak olan AVM, “dünyanın ilk kadın ve muhafazakar AVM’si” ve “içinde ezan okunan AVM” olarak tanıtılıyor.(1)

Son yıllarda bu türde “kadın tecridi” uygulamaları çoğaldı malumunuz. Pembe otobüsten ayrı vagon uygulamalarına pek çok örnek hatırlanabilir.

Elbette bu uygulamalar, cinsiyetçi, kadını tecrit eden, gerici uygulamalardır. Ama sadece bu değildir. Bu tablo aynı zamanda bir “kültürel dönüşüme” de işaret ediyor.

Nasıl bir kültürel dönüşüm?

Biraz geçmişe uzanmamız gerekiyor.

Türkiye’de kültürel dönüşümün ana kulvarlarından biri, üzerine de çokça yazıldığı gibi Osmanlı düzeninden Cumhuriyete geçiş bandıdır.

Bu döneme ilişkin üretilen ya da “uyarlanan” tezlerden biri gerçekten çok çarpıcıdır. İddiaya göre kadınlar, ulus simgesine aseksüel varlıklar, “cinselliklerinden arındırılmış” ‘mazbut’ varlıklar olarak dahil edilmişlerdir.

Mazbutluk önemlidir…

Malum ki küflü ataerkil kodlar kadını, “tehlikeli cinselliği” ile resmeder. Vajinanın doğası gibi ıslak, yutucu, karanlık ve tehlikelidir “kadının cinselliği”.

Doğaya, dürtüsel, irrasyonel olana(kadın) değil akla(erkek); tehlikeli kapılmalara(kadın) değil kontrole ve hizaya getirmeye(erkek); kendini kaybetmelere(Bovarik, kadınsı aşırı etkilenme) değil kendini, “biricik” ulus olarak dayatmalara(eril yoldaşlık olarak ulus) meyyal bir kültürel evrende kadın, cinsel kimliğinden soyutlanmalıdır.

Ulusun anaları, münevver kızlar, geleneğin ve milli kültürün taşıyıcıları, tayyörlü “cinsiyetsiz” kadınlar, kadınlığını dava için kenara koyan köy öğretmenleri, Anadolu’nun yobaz balçığında ülkü ateşiyle yanıp tutuşan hemşireler vardır burada.

Bu teze dayanak oluşturması bakımından kimi dönem romanları ele alınmıştır.

Halide Edib’in Ateşten Gömlek’inde ve Vurun Kahpeye’sinde ‘ideal kadın’, güçlü fakat “aseksüel”dir; cinsel kimliğini milli dava için kenara koymuştur. Aynı şekilde Adalet Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak romanının başkahramanı Aysel, Cumhuriyet’in kadınlara biçtiği güçlü ama cinsiyetsiz rolü, “Cumhuriyet aydını kadın” olmayı her hücresinde hisseder. Ne ki onu Ölmeye Yatıracak olan da bu kendinden, kadınlığından vazgeçiştir. (2)

Cumhuriyet’in kadını cinsiyetsizleştirdiği tezi buralardan hareket etmiştir

Peki dönemin fotoğraflarına da yansıyan, tayyörlü cinsiyetsiz kadın tipi, bugün örneğin “laikçi teyze” olarak parodileştirilen tip nasıl bir toplumda var olmuştur?

İşin aslı kadın ya da erkek kamusal yaşama taşınmış bir “cinsel kimlik” fikri öyle ya da böyle bireyleşmeden bağımsız değildir.

Bireyleşme önemli…

Bireyleşmenin olmadığı yerde modern anlamda “cinsel kimlikten” nasıl bahsedeceğiz?

Osmanlı'dan Cumhuriyete geçiş bandı odağa alındığında ise “birey olma”, bunun ön gerektirdiği maddi dinamikler olarak kapitalistleşme düzeyi, modern yaşam, birey ile toplum arasında kapalı cemaat yapı ve kurumlarının o ya da bu düzeyde tasfiye edildiği koşullar oldukça zayıftır.

Cemaatten ulus devlete geçiş dönemi, “sermaye sınıfı yaratma arzuları”, kalkınma planları, devrim ve yasalar, otomatik olarak toplumun unsurlarını “bireye” dönüştürmemiştir. Yaşanan kültürel sancıların düğüm noktasında bu maddi temeller yer almaktadır. Sözgelimi cinselliğinden arındırıldığı söylenen kadın, 19 yy. sonuna kadar bırakın birey olmayı, devletin resmi nüfus sayımına bile dahil edilmeyen bir toplumsal “yokluktur”.

Kadını bir tüm biçimde cinsel varlık olarak gören, ayaktan saç uçlarına kadar cinsel varlık olarak gören, onu bu “aşırı cinselleştirmeden” ötürü kapatan, Anadolu’da kaçgöçe, Saray’da harem-selama sınırlandıran İslami kültürel yapıda kadının “cinsellikten arınması” ne anlama gelmektedir?

İlericiler ve kadın örgütleri için Osmanlı düzeni/cemaat yapısındaki “aşırı cinselleşmiş varlık” olarak kadının durumu bir ayak bağı olarak görülmüştür.

Peki cinsiyetsizleştirildiği söylenen kadın nasıl bir kültürel evrende yer almaktadır?

İşte burada aslında bugünün tecrit uygulamalarıyla da ilişkilendirebileceğimiz bir ana damarı yakalıyoruz: Muhafazakar-islamcı endişe…

Ulus devlet kuruluşunda kadının simgeleşmesi, vitrinleşmesi, sembol olarak görünürlüğü ve hatta kamusal alana çıkması, cemaatçi muhafazakar-islamcı kültürel yapıda derin bir endişe olarak temayüz olmuştur.

Bu endişede “ana” olarak kutsal kadın kimliğinin sınır boylarında kadının “kötü yola düşmesi” vardır. Dönemin Peyami Sefa ya da Necip Fazıl Kısakürek gibi yazarlarınca da açıkça ifade edildiği gibi kadının dışarı açılması(mahremin dışı, kamusal yaşam) “orospulaşma” riskini, “kötü yola düşme” riskini barındırmaktadır.

Muhafazakar-islamcı tahayyülde kadının kamusal yaşama katılmasından duyulan korku, kadının “orospulaşması riskine” dönük paranoya, öyle ağır ve güçlü bir kültürel dip dalgadır ki sözgelimi yıllar boyunca Türkiye sinemasının en gözde teması, baş karakterin ilişkili olduğu kadınların iğfal edilmesi, kötü yola düşmesi ya da düpedüz “orospulaşmasıdır”.

Cinsiyetsizleştirme tezine dönersek…

Kadın üzerindeki esas kültürel baskı, kadının cinsiyetsiz kılınıp, cinselliğinin bastırılmasından çok, kadının kamusal varlığıyla her an kötü yola düşebilir, iffetini kaybedebilir, iğfal edilebilir bir şeye dönüşmesi varsayımından doğan bir baskıdır.

Mahremin dönüşümündeki tehdit, kadının cinsiyetsizleşmesi değil, tüm cinselliğiyle dışarı açılmasında, “orospulaşmasındadır”.

Bugün bir kez daha kadını tecrit etme politikaları, uygulamaları ihtiyaç olarak sunuluyorsa bir kültürel dip dalga yeniden su yüzüne çıkacak koşullar bulduğu içindir. Kadın bir kez daha aşırı cinsel bir varlık olarak, ayrı toplumsallaşması gereken, kapatılması, gizlenmesi, bölmelenmesi gereken bir varlık olarak karşımızdadır.

Aynı anlama gelmek üzere bugün olan, kadının gettolamaşması, tüm bir yaşamın kenarına itilmesidir…

http://ilerihaber.org/icerik/sadece-kadinlara-yonelik-icinde-ezan-okunan-avm-muhafazakar-kesimin-ihtiyaci-var85087.html

https://www.academia.edu/15809000/Cumhuriyet_D%C3%B6neminin_Kad%C4%B1nlara_Bi%C3%A7ti%C4%9Fi_G%C3%B6revin_%C3%96lmeye_Yatmak_Roman%C4%B1ndaki_Aysel_Karakteri_%C3%9Czerinden_%C4%B0ncelenmesi?auto=download