23 Nisan… Böyle 23 Nisanlar olmasın dedirtircesine bir 23 Nisan. Ülkemizde çocuklara dönük her türden istismar bir yana, bir de sistematik bir istismar biçimi olarak çocuk işçilik… Ve çalışırken ölen çocuklar:
2012 yılında 32 çocuk
2013'te 59 çocuk,
2014'te 54 çocuk,
2015'te 63 çocuk,
2016'da 56 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi...
Geçen yıl da aynı zamanlarda yazmıştım 11 maddede Çocuk İşçilik Denen İnsanlık Suçu başlıklı yazımda. Veriler değişmemiş, daha da kötüye gitmiş. 2017 daha kötü olacak, ama 2018 daha kötü olmasın veya sonraki yıllar. Bu elimizde.
Türkiye’de 900 bin çocuk işçi olduğu belirtiliyor resmi olarak. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre nüfusun yüzde 29,4’ünü çocukların oluşturuyor. TÜİK 2012 verilerine göre, ülkede 6 - 17 yaş arasında yaklaşık 900 bin çocuk işçi var. Çalışan çocuklar en fazla tarım sektöründe. Çalışan çocukların yarısı da eğitim hakkından da mahrum. Çalışan çocukların yüzde 49,8’i okula devam ederken, yüzde 50,2’si okula devam etmiyor.TÜİK verilerine göre Türkiye'de yaklaşık 16 milyon yoksul var. Yoksul fertlerin yüzde 44,3’ü çocuk. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (BETAM) 2014 verilerine göre de Türkiye’de her üç çocuktan biri şiddetli maddi yoksulluk çeken hanelerde yaşıyor. Çocuk maddi yoksunluğunda en yüksek oranlara sahip iki bölge Kuzey Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu. Yoksulluk çeken 7 milyondan fazla çocuğun yüzde 40’ı protein ihtiyacını et, tavuk ya da balıktan karşılayamıyor. Geçtiğimiz yıl aynı tarihlerde yine DİSK Araştırma Merkezi bir rapor yayınlıyor ve DİSK-AR raporu somut olarak yüzümüze çarpıyor:
- Okula gitmeyen çocuklar için haftalık çalışma süresi 54 saat
- Çocukların yüzde 3,4’ü yaralanmış ya da sakatlanmıştır
- Çocukların üçte birine işyerinde yemek verilmiyor
- Yarısından çoğu 400 TL altında bir ücretle çalışıyor
Bu yıl DİSK’in yayınladığı Çocuk İşçilik Raporu da hiç iç açıcı veriler içermiyor:
- Çocuk İşçi Sayısı Artıyor .
- Çocuk İşçilerin Yüzde 80’e Yakını Kayıt Dışı Çalıştırılıyor.
- Türkiye, Avrupa Ülkeleri İçerisinde Çocuk Yoksulluğunda En Kötü Ülke.
- Suriyeli Çocuklar ile Çocuk Emeği Sömürüsü Derinleşti.
Türkiye Çocuk İşçi Cehennemi
DİSK’in hazırladığı rapora göre çalışma yaşamında 2 Milyona yakın çocuk var. Bu rapordan satır başlarına şöyle bir bakalım sırasıyla:
Ülkemizde çocuk işçilerin sayısına ilişkin güncel veriler sadece 15-17 yaş grubunda olan çocuk işçiler için mevcut olduğu ve15 yaş altı ve tarımsal alanlarda mevsimlik olarak çalışan çocuklara ilişkin veriler bulunmadığı için gerçek verileri bilmiyoruz. Ayrıca mesleki eğitim alan özellikle turizm sektöründe uzun saatler çalıştırılan stajyerler, yani “çocuk işçiler” ve çocuk işçiliği sayılabilecek uygulamalar ile çıraklık eğitimi alanlar resmi olarak çocuk işçi sayılmamakta. Buna karşın 2012 yılından itibaren çocuk işçi sayısı ülkemizde artmış. 2012 yılında 601 bin olan 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı, 2016 yılına gelindiğinde 709 bin olmuş.
Ayrıca “çıraklık” veya “çıraklık eğitimi” denen şeyin fiilen çocuk işçilik olduğu net bir şekilde görülüyor. 2015 yılında 17 yaşına kadar çalıştırılan çırak sayısı ise 401 bin 464 olarak açıklanmış. SGK’nın yayınlamış olduğu verilerde ise çırak işçi sayısı oldukça yüksek. Aralık 2016 verilerine göre çırak işçi sayısı 1 milyon 170 bin. Bu verilere dayanarak çırak ya da çocuk işçi ayrımı yapmadan genel olarak ülkemizde çalışan çocuk sayısının yaklaşık 2 milyona yaklaştığını söyleyebiliriz.
Çocuk işgücü kır ve kent ayrımında farklı biçimlerde istihdam edilse de çocuklar kentlerde de kırlarda da kayıt dışı çalıştırılıyor. 2016 TÜİK verilerine göre çocuk işçilerin % 78’i kayıt dışı çalışmakta ve 2016 yılında 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı 708 bin. Bu çocukların 558 bini kayıt dışı çalıştırılırken, 150 bini sigortalı bir başka ifadeyle çalışan her 10 çocuktan 8’i kayıt dışı!
Ayrıca Türkiye, AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında çocuk yoksulluk oranı en fazla olan ülke ve. Türkiye’de çocukların yoksulluk oranı yüzde 25,3 iken, AB’ye üye ülkelerle karşılaştırıldığında yoksulluk oranı en fazla olan ülke konumunda.
Ve yaşamlarını karartırken aynı zamanda yaşamları ellerinden alınan çocuklar. Evet çocukları çalıştırırken yalnızca psikolojik, fizyolojik gelişmelerinin zarar görmesine tanık olmuyoruz, aynı zamanda iş cinayetleri çocukları da vuruyor; iş cinayetine maruz kalan çocuk sayısına ilişkin İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi tarafından verilere göre de iş kazası sonucu hayatını kaybeden çocuk işçi sayısı artmakta. 2012 yılında 32 çocuk, iş cinayetlerinde hayatını kaybetmişken, 2016 yılına gelindiğinde 56 çocuk iş cinayetleri sonucu hayatını kaybetmiş. Basit bir istatistik değil. Bu çocuklar evlerinde çizgi film izlememişler, sokakta kedi köpek kovalamamışlar, ağaca tırmanıp meyve toplamamışlar, arkadaşlarıyla buluşup evde bilgisayar oyunu oynamamışlar, hafta sonu bir etkinliğe gitmemişler, müzik, resim, yaratıcı drama kursuna gitmemişler, veya en basit haliyle evde oyuncaklarıyla oynamamış, kitaplarını karıştırmamışlar. Ölmüşler, ölesiye çalıştırılmışlar ve çalıştırılıyorlar.
Çözüm zor mu basit mi? Hem zor hem basit. Zorluğu bu gecelerinde aç yatılan, gündüzlerinde sömürünün en rezil hallerini yaşatan bu düzeni yıkıp atmak. Kolay olan ise sonrası, Sovyetler Birliği ve diğer sosyalist ülkelerin birkaç haftada başardığını yapmak ve çocuk işçiliğini yasaklamak. 23 Nisan’dan tam bir gün önce doğan ve yaşamını eşit, özgür ve sınıfsız bir toplum için mücadeleyle geçiren, ama tek ayrıcalıklı sınıfa inanan o büyük devrimcinin dediği gibi “tek ayrıcalıklı sınıf çocuklardır” diyeceğiz, başka yolu yok…