Geçtiğimiz hafta RTE’nin ‘madam gibi değil adam gibi ölme’ sözleri, Aile bakanının da bunu ‘Anadolu kültürüdür’(evet erkek egemenliğinin köhne unsurlarından); bu milletin kadınları da adam gibi ölür diyerek sahiplenmesi epey konuşuldu. Esasında iktidar sahiplerinin her söylediğini kovalamak, her söylediğine laf yetiştirmeye çalışmak beyhude bir iş.
Ancak burada artık söylene söylene, tekrar edile edile bir örüntü halini almış özel türde bir cinsiyetçililk, özel türde bir ataerki olduğu da kuşku götürmez.
Bu nedenle bizler sıkça AKP rejiminin aynı zamanda bir cinsiyet(erk) rejimi anlamına geldiğini; kurmaya çalıştığı sünni-ulusun belli bir ataerki kurgusuna, ‘erkeklik’ anlatısına sahip olduğunu söylüyoruz.
Yine de dillerinden düşürmedikleri ‘adamlık’ söyleminin ilginç denilebilecek bir boyutu da var. ‘Adamlık’ söylemi, rejimin kültürel-ideolojik kodlarını cinsiyetlendirmekte ve yalnızca erkeklikle değil onun özel bir mertebesi olarak ‘adamlıkla’ donatmakta.
Yani esasında ‘adamlık’ söylemi cinsiyet rejimini erotize etmekte, çekici, arzulanır hale getirmekte. (1)
Üstelik AKP rejimi diyorsak ‘adamlık’ Reis’in varlığında tecessüm olmakta, seçim propagandası malzemelerinden sarayın soytarısı türkücülere, film ve dizilere geniş bir bantta karşımıza çıkmaktadır.
AKP mitinglerinde kadınların Reis’e duyduğu özel ilgi, bizatihi Reis’e aşkını dile getiren işadamları, sosyal medyada kadınların yine adamlığın temsili olarak Reise her biçimiyle hizmet etmeye hazır oluşları ilk akla gelenlerdir.
Yine bugünün politik ikliminde ‘adamlık’, kendini Reisin adamlık pozlarıyla, adam gibi ölmelerle, şehit kanıyla sulanacak topraklarla, ‘dik dur eğilme’lerle yeniden üretiyor.
Faşist türkücü İsmail Türüt’ün Reis’i tam da ‘adamlık’ söyleminin iyi bir örneği.
“Adam var dünyasında yüksek dağlar yaratmış/Kimisi yarı yola gelmeden havlu atmış/Adam var göstermelik gürlemese de eser/Adam var adam gibi harbiden racon keser/Genç bir adam tanıdım gereği kadar kibar/Reise gösterilir ancak böyle itibar…Adamlık şahsiyettir fazlası meziyettir”
Peki bunca dile dolanan ‘adamlık’ söylemi ne anlatmakta?
Adamlık bir erkeklik anlatısıdır, racon kesmeye, ‘harbiliğe’, ‘kişilikli olmaya’ çağrıdır.
Adamlık çağrısı, nefreti, öfkeyi, hıncı, ölümü kutsar. Ne ki kibir dağlarının ardındaki kompleksi ve akıl-fikir diye ortaya atılan paranoyayı gizleyemez.
Adamlık belirgin bir cehalet anlamına gelse bile basitlik/düzlük övgüsüdür.
Entelektüel birikim adamlığın doğasına uymaz. Entelektüel kadınsıdır. Bu nedenle Akdeniz’e White sea denilmesi adamlığı bozan bir şey değildir.
Adamlığın ruhsal bütçesi ‘güce tapmadan’ gelir. Adamlık kefen diye beyaz çarşafla dolaşır, ‘öl de ölelim’dir.
Adamlık kabalığın, höykürmenin estetiğidir. Her cümlenin sonunda beliren ULAN’dır. Kabalığı onun harbiliğinin, sahici, doğal oluşunun işareti gibidir.
İşte özellikle kültürel dünyalara, sosyal medyaya, popüler kültüre bakıldığında bu ‘adamlık söyleminin’ yeniden anonim hale geldiğini ve hatta ‘adamlığın’ yaydığı cazibenin, vaat ettiği erotizmin kimi zaman ideolojileri de aşan bir mertebeye uzandığını görüyoruz.
Bu anlamda popüler kültürün sınıfları ve ideolojileri dikey kesen özelliğini, bambaşka ‘adamlık anlatılarında’ görmek mümkün.
Sözgelimi bir cümleye bir fotoğrafın ya da videonun eşlik ettiği listeli sosyal medya siteleri, özel adamlık rehberleri oluşturmakta. “Adam Var Adam Gibi! Harbiden Racon Kesen 14 Adam” “Twitter'ın Yeni Trendi ''Adamlık'' ile İlgili Atılmış En İyi 23 Tweet” ya da “Twitter'da Kült Haline Gelen Aşırı Adamlık Müessesesinden 15 Video” gibi.
Başka ‘adamlık anlatılarında’ vejeteryanlık (adam gibi adam et yer); içki içmek (adam gibi rakı içmek); cinsiyetçi küfür (cümle sonlarına aq eklemek); eş ya da sevgiliyle ilişkiler, tutumlar (aşırı adamlık bu ilişkilerde posta koymaktır) ‘adamlık’ süzgecinden geçirilmekte.
Adam gibi adamlık ya da aşırı adamlık gibi versiyonlarıyla sarkastik bir malzeme olarak da karşımıza çıkmakta ‘adamlık anlatısı’. ‘Başka bir adamlık mümkün’ vaadi kadar, ‘adamlığı’ tiye almak burada kendine yer bulur.
Son söz olarak diyebiliriz ki bırakınız adamlığın iddiası, forsu, kompleksi onların olsun, biz onların ciddiyetli iktidarını dalga geçerek, kahkahalar savurarak sarsalım…
(1)İran kökenli tarihçi ve gender teorisyeni Afsaneh Najmabadi ulusların aile metaforuyla ele alındığını söyler. Buna göre ulusal cemaat bir erkek kardeşler (fraternity) birliği iken, vatan sevgili ya da ana olarak erotikleştirilir. Kuşkusuz bir tarih tezi olarak oldukça tartışmalıdır. Ancak özellikle kültürel-ideolojik kodlar olarak bakarsak; buradaki erotize etmeden farklı olarak bizim anlattığımız erotize etmede kadın kurucu bir öğe olarak dışlanır, ‘adamlık’ olarak erkeklik erotize edilir.