BHH meclisleri için pratik öneriler

İyi niyetle başlatılan örgütlenme girişimlerinin pek çoğu son derece basit nedenlerle başarısızlığa uğrar. Temel ilkeler ve hedefler üzerinde az çok uzlaşılmış olsa bile, bazıları biçimsel ya da teknik sayılabilecek hatalar/eksikler ve kolaylıkla yapılabilecek bazı şeylerin yapılmaması yüzünden ilk heyecan bir süre sonra kaybolur.

Birleşik Haziran Hareketi’nin (BHH) kurulma aşamasındaki meclisleri için de benzer riskler geçerli olduğundan, bu hafta sonu katılacağım ilk yerel meclis toplantısında da gündeme getirmeyi planladığım bazı önerilerimi paylaşmakta yarar görüyorum.

Birincisi, üyelerin bir araya geldiği ilk toplantıların biraz daha dağınık geçmesi doğal ve kaçınılmaz olabilir. Ama izleyen toplantılarda ele alınacak olan konu başlıkları ile somut önerilerin tüm üyelerce önceden bilinmesi sağlanmalı. Pek doğal olarak, her üye önceden öneri sunabilmeli. Her toplantıda tutanak tutulmalı ve alınan somut kararların (en azından özet) metinleri toplantı sırasında üyelerce onaylanmalı. Toplantı tutanakları İnternet’e koyulmalı.

Bunlar yapılmadığında, yeni üyelerin de katılacak olması nedeniyle, her bir toplantıda her şeyin sil baştan tartışılması olasılığı artar. Toplantılarda belirginleşen temel eğilimler hakkında herkes farklı şeyler düşünebilir. İlgili meclisin ne tür bir gelişim çizgisi izlediğini takip etmek ve gerçek sorunları saptayıp tartışmaya açmak zorlaşır.

Bu arada, toplantı tutanaklarının İnternet’e koyulması, hem diğer meclislere deneyim aktarımı anlamına gelir hem de ilgili meclisin yeni üyeler kazanmasını kolaylaştırabilir.

İkincisi, meclis çalışmalarının güncel gelişmelere somut tepkiler üretmekle (protesto eylemleri düzenlemekle) sınırlı kalmamasını sağlayacak, somut kazanımlar elde etmeye yönelik (bir başka deyişle “gerçek” ve “gerçekçi”) orta ve/veya uzun vadeli hedefler belirlenmeli. Bu hedeflerin belirlenmesi sırasında üyelerin (hatta üye olmayanların) önerilerde bulunması teşvik edilmeli ve tartışmalara tüm üyelerin katılması için çaba harcanmalı. Meclis toplantıları, sürelerinin ister istemez kısıtlı olması nedeniyle, geniş kapsamlı tartışmaların yürütülmesi konusunda yetersiz kalacağından, İnternet’ten de yararlanılmalı. Diğer yandan, belirlenmiş olan somut hedefler doğrultusundaki çalışmaların ne şekilde yürüdüğü hakkında düzenli olarak bilgi paylaşımında bulunulmalı.

Somut kazanım elde etme umudunu veremeyen herhangi bir örgütlenmenin uzun soluklu olması zaten mümkün değil. Karar alma ve uygulama süreçlerindeki katılımcılık ve şeffaflık ise, her şeyden önce, üyelerin alınan kararları benimsemesi ve bunların hayata geçirilmesi doğrultusunda çaba harcaması için gerekli. BHH, adı üzerinde, bir “hareket” olma iddiasını taşıyor. Birilerinin dayatmasıyla alındığı izlenimini ya da kuşkusunu uyandıran her tür karar, açıkça tartışılmasa bile, bu iddiaya ters düşecek ve güven kırıcı olabilecektir. Oysa BHH’nin yerel meclislerinin en fazla ihtiyaç duyduğu şeylerden biri, üyelerinin güvenlerini korumanın ötesinde, halkın daha geniş kesimlerinin güvenini kazanmak!

Üçüncüsü, Gezi Direnişi sırasında kendiliğinden bir şekilde öne çıkan iki değer, yerel meclisler tarafından canlandırılabilir: Paylaşımcılık ve dayanışma. Örneğin, meclis üyeleri, meclis üyesi olsunlar ya da olmasınlar, işten atılan bir işçiye hukuki destek sağlayabilir, yoksul ailelerin çocuklarının üniversite sınavına hazırlanmasına yardımcı olabilir, yurttan atılan bir üniversite öğrencisinin barınma sorununun çözümüne katkıda bulunabilir, faturalarını ödeyemediği için elektriksiz kalan bir aile için para toplayabilir; ayrıca, gelirleri ve harcamaları konusunda şeffaflık sergilenen toplumsal dayanışma fonları kurulabilir vb. vb.

Kanımca, bu konudaki tek tehlike, paylaşımcılık ve dayanışmanın, somut kazanımlar için mücadele etme gereğini gölgeleyecek kadar önem kazanabilecek, yani kendi başına bir amaca dönüşebilecek olması! Ama yine bence, tehlikenin farkında olmak yeterli, ve paylaşımcılık ve dayanışmanın sağlayabileceği toplumsal meşruiyet çok daha önemli.

Dördüncüsü, yukarıdaki önerilerimle de bağlantılı olarak, her bir meclis, bir İnternet sitesine (ve belki de daha somut biçimiyle bir forum sitesine) sahip olmalı. Yaygın seslenme açısından Facebook, Twitter vb. hesapları da çok önemli tabii ki. Ama kanımca, ilgili meclisin temel belgelerine kolaylıkla ulaşılabilmesi, üyelerin daha sistemli bir şekilde tartışabilmesi, bazı karar önerilerinin üyeler arasında oylamaya sunulabilmesi vb. için, ücretsiz olarak da açılabilen İnternet sitelerinden yararlanmak çok daha verimli bir seçenek.

Kuşkusuz, yukarıdakiler, BHH henüz yola yeni koyulmuşken düşündüklerim... Önümüzde, hep birlikte pek çok yeni ders çıkarabileceğimiz bir süreç var... Bu süreçten gerçek ve anlamlı dersler çıkarabilmek için, anlatmakla yetinmeyip, dinlemeyi ve öğrenmeyi de bilmeliyiz...

Ama tabii ki, gerçekten dinleyebilmek ve öğrenebilmek için, insanları gerçekten harekete geçirmeyi de başarmak zorundayız!