Ateşçi şair: Neruda

Pablo Neruda yaşamı boyunca zorbalara karşı işçi sınıfının, ezilenlerin yanında yer aldı. Faşistlerin alçaklıklarını gözler önüne serince dizeleri ürküttü beyleri. Şiirleri kitleleri cesaretlendirdi, umutsuz insanların yüreğine beklenen güzel günler için umut tohumları ekti. “Belki de şairin yükümlülükleri tarihin her döneminde aynıdır. Şiir sokaklara taşmak, çarpışma üstüne çarpışmada yerini almak için saygı gördü. İsyancı diye anıldığında, şairin gözü korkutulamadı. Evet, şiir isyandır. Şair yıkıcı diye çağrılsa bile alınmaz.” diyerek onurlu bir şairin duruşunu vurguladı. 23 Eylül 1973’te sonsuzluğa adını yazdıran Neruda’nın şiirleri nesilden nesile aktarılmaya, dilden dile dolanmaya devam ediyor.

12 Temmuz 1904 yılında dünyaya gelen Pablo Neruda, 15 yaşında şiir yazmaya başladı. Üniversitede çeşitli öğrenci dergilerinde çalıştı. 1927’den sonra Güneydoğu Asya ülkelerinde diplomatik görevler üstlendi. Bölgede toplumsal sorunların baş gösterdiği bu dönemde “Yeryüzünde Konaklama” adlı şiir kitabını yayınladı. 1936 yılında faşizm karanlık elini İspanya topraklarına uzattığında İspanya iç savaşına tanık oldu. Franco’ya bağlı Fas’taki askeri birlikler 17 Temmuz 1936’da İspanya’yı içine alacak bir silahlı ayaklanma başlattı. Emperyalist güçler ve İspanyol burjuvazisi faşizmin ilerleyişine destek oldular. Üç yıl boyunca süren savaştan geriye yarım milyon ölü, bir milyon sürgün, yıkılmış bir ülke ve hüzün kaldı.

Neruda iç savaş patladığında Franco’ya karşı çıktığı için diplomatik görevinden alındı. İspanya iç savaşında yaşananlar ve şair dostu Federico Garcia Lorca’nın faşistler tarafından katledilişi yolunu seçmesine zemin hazırladı. İspanya ve Fransa’da Cumhuriyetçi harekete katıldı. Bu dönemde faşistlerin katliamlarını “Gel de gör / Caddeler kan revan / Gel de gör / Caddeler kan revan” diye haykırdığı  “Kalbimdeki İspanya” kitabında anlattı. Meksika’daki konsolosluk görevi sırasında, dizelerinde Güney Amerika kıtasını, doğayı, insanları ve tarihi anlattığı “Şili İçin Büyük Şarkı” adlı şiir kitabını yazdı. 1945’te Şili Komünist Partisi’ne girerek senatör oldu. 1948’de devlet düşmanı ilan edildiğinde, bir süre kendi ülkesinde gizlenmek zorunda kaldı. Batı Avrupa’da, Sovyetler Birliği’nde ve Çin’de yaşadı. Bu süre boyunca Şili halkını anlattığı “Şili İçin Büyük Şarkı” adlı kitabı üzerine çalışarak, genişlettiği çalışmasını 1950’de “Evrensel Şarkı” adıyla yayınladı. “Zenginlere büyük evler / Yoksullara sefil baraka / Ayrıcalık büyük hırsıza / Hapis bir ekmek çalana.” diyerek o eşsiz şarkısını söyledi. Amerika kıtasının tarihini, işçilerin yaşamını, emperyalistlerin Güney Amerika ülkeleriyle olan ilişkilerini, ezilenleri, halkların çektiği acıları anlattı.

1952 yılında Şili’ye döndüğünde Komünist Parti içinde aktif rol aldı. 1970 yılında Şili’de sosyalist ve komünist partileri kapsayan Halk Cephesi seçimleri kazandı ve Salvador Allende devlet başkanı oldu. Halk Birliği iktidarı sanayide devletleştirmelere, kırsal kesimde toprak reformuna ve bankaları kamulaştırmaya hız verince, yerli ve yabancı burjuvazi Halk Birliği’nden kurtulmanın yollarını aramaya başladı. Sıra bakır madenlerine geldiğinde ABD’nin de kârlı bir yatırım alanına el uzatılmış oldu ve çanlar çalmaya başladı. 11 Eylül 1973’te yerli ve yabancı sermayenin desteğiyle General Pinochet başa getirildi. Pinochet cuntası, başkan Allende’nin çarpışarak öldüğü Başkanlık Sarayı’ndan başlayarak devrimciler cephesine doğru vahşice bir saldırıya önderlik etti. Victor Jara gibi işçi sınıfı şairlerinin de aralarında bulunduğu 35 bin kişi katledildi. Katliamdan yalnızca 12 gün sonra, Neruda kaldığı hastanede yaşama veda etti. Ölümü resmi kayıtlara prostat kanseri olarak geçti.

Neruda’nın yeni bulunmuş şiirlerini, Adnan Özer'in titiz ve yetkin çalışması sonucu dilimizde yayımlanan “Ayaklarına Dokunurum Gölgede”yi okuyorum. Pablo Neruda Vakfı'nın 2011'de belgeler üzerinde yürüttüğü çalışmalar esnasında ortaya çıkardığı 21 şiir, ellili yılların başından şairin 1973'teki ölümüne kadar geçen zamanda yazdığı dizelerden oluşuyor. Sevgiliye “yıldızlar / biçilmiş buğday, / boylu ayçiçeklerin / taçları, kendi ağırlıklarıyla / eğilmiş, uçuşu / karabatağın, yarıp geçiyor / gökyüzünü / deniz haçı gibi, / bütün uzay, güz, karanfiller, / asla yalnız değilim, seninle, / seninle toprak, seninle deniz, hayat, / ne kadarsam, ne katarsam ve ne denli çığırsam, / bu aşkın / özü, toprak, /deniz, / ekmek ve hayat." (s.21) derken bile tüm insanlığa ait olmaktan gurur duyan onurlu bir devrimciyi hatırlatıyor.

Yaşamı boyunca kavganın hep tam ortasında, işçilerle omuz omuza, karanlığa karşı direnen, şiirin mücadele ve umut olduğunu yineleyen Neruda’nın gidişinin üzerinden 44 yıl geçmiş. Tabiattan duyduğu heyecanı toplayıp dizelerinde, halka ait bir somun ekmek üretti şiirlerinde. Halkları özgürlüğe davet ederken, tıpkı pek sevdiği dostu Nazım gibi aşkı devrimle bütünleştirdi. “Yuvarlandım toynaklar altında, atlar / geçtiler üstümden, tayfunlar gibi, / bayrakları vardı o geçmiş zamanın /.../ başkalarının hayatını korumakla / anladım ki / onların hayatları benim, / yoldaşlar edindim sonra da / beni hep koruyacak / çünkü benim şiirim / kabuğundan çıkmıştı bir kere, / taçlanmıştı onların acılarıyla.”(s.46) derken nasıl anlattıysa hürriyeti, birlikteliği; “kendini kalem erbabı / sayma hemen, / bir şair-i ȃzȃm, / bir Zümrüdüanka, / şaşaalı cümleler / ve etrafını saran / boşluk arasında / gidip gelen trapezci olma, / senin görevin / kömür ve ateş, / ellerin kirlenmeli / yanık yağlarla, /.../ sivri taşlar üzerinde yürü, / sertleş / ve dön geri." (s. 37)  dizeleriyle de edebiyata toplum için gerekli, alçakgönüllü bir rolü kapsayan, kibirden uzak  'ateşçi / fırıncı şair'  imgesini yerleştirdi.



*Ayaklarına Dokunurum Gölgede - Yeni Bulunmuş Şiirler, Pablo Neruda, Çev: Adnan Özer, Can Yayınları, Ocak 2017.