Kültürel yozlaşmanın bu kadar genişlediği, yerel yönetimler eliyle insanına yedirilmek istendiği ‘başka bir kent tanıyor musun’ diye sorsalar, sanırım ‘böylesini görmedim’ derim.
AKP’li yerel yönetimler döneminde, işçi ve emekçi yoğunluklu ama genelde sınıfsal karakterine rağmen entelektüel kültürün etkisinde olan ve uluslar arası etkinliklere ev sahipliği yapan Kocaeli, AKP’nin gerici, muhafazakar ve arabesk kültürünün esiri haline getirilmeye alışıldı.
Büyük ölçüde de başarılı olunduğu söylenebilir.
Kente yenilik diye sunulan projelerin hiç birisi gerçek muhataplarıyla görüşülmedi ve bugüne kadar ‘’ben yaptım oldu’’ türünden yaklaşımla gerçekleştiriliyor.
Okuma yazmanın en önemli sonuçlarından biri olan eğitim dönemindeki başarılardır. Kentin eğitim altyapısına bakıldığında devasa sıkıntılar ve bozukluklar olduğu aşikar. YGS, LYS ve benzeri sınavlardaki görece başarıları ele almazsak, eğitim düzeyini yükseltmek adına AKP eliyle hayatımıza sokulmak istenen Akademi Lise benzeri ucube kurumların, eğitimden çok arabesk yaşamın dayatılması anlamına geldiğini çok net görebiliriz.
Bu tür projelerin reel getirisini iyi gören AKP’li yerel yönetimler, eğitim düzeyi düşük olan seçmen profilini önce diplomalı işsiz yapıyor ardından da diplomaya uygun iş olanağı yaratıyor.
Dolayısıyla iş yaşamında arabesk kültürü hakim kılıyorlar.
Burjuvazinin ‘ilerici karakteri besleyen’ ideolojisi ve eğitimini yok sayan AKP, böylece cumhuriyetin temel paradigmalarına dayalı kurulmuş kurumlar eliyle kazanılan entelektüel kültür yerine arabesk kültürü ikame ediyor.
Ben yaptım oldu yaklaşımının arabeskleştirdiği kent yaşamının en önemli sorunlarından biri olan ulaşım sorunu da yine arabesk bir kültürel birikimle çözülmeye çalışıldı. Bunu yaparken de, ulaşımda çağdaşlık maskesi altında dünyada eşi ve benzeri bulunmayan bir raylı sistem, yine işin uzmanları dışlanarak garip bir güzergah üzerine inşa edildi.
Eleştirilere de, ‘Kullanılmaya başlandığında ne kadar insanın memnun kalacağını göreceksiniz’ diye yanıtlar üretildi.
Ulaşım sıkıntısını çözmek için atılan her adımın önemli olduğu bu kentte, yaşam alanının darlığı yüzünden daha reel projeler beklemek hakkımız. Ama, yaşam alanımızı bir kat daha daraltacak böylesi projelerin realiteden uzak olduğunu gördüğümüz için de, AKP’nin arabesk kültür ve hizmet anlayışına teslim olmamak gerektiğine vurgu yapıyoruz.
Yaşamında köyden çıkmamış, ulaşım sorunu nedir bilmeyen nüfus toplamının oylarıyla Büyükşehir Belediyesi’ni elinde tutan feodal kafaların proje dayatmaları da gizlenemez bir gerçektir.
Kentsel dönüşüm meselesi de aynı sıkıştırmadan nasibini alıyor.
Seçenek oluşturmadan ‘senin evin kentsel dönüşüm alanında. İstesen de istemesen de dönüştüreceğiz’ yaklaşımıyla insanları ait olmadıkları bölgelerde ikamet etmeye zorlamak, kültürel ve sosyal yabancılık içinde yalnızlaştırmaya, giderek de feodal politikalarına boyun eğmeye zorluyorlar.
Arabesk kent yaratmanın en önemli kriterlerinden birinin ranta açık alanlar yaratmak olduğundan yola çıkan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, önceki yıllarda (1999 yılındaki Marmara depreminin hemen sonrası) başlayan gelişigüzel yapılaşmayı abartarak tarım ve sanayi alanlarının orta yerine çakmakta sakınca görmüyor.
Feodaliteden beslenen AKP zihniyeti, ‘ekonominin lokomotif sektörü’ olarak gördüğü inşaat sektörünü canlandırmak ve canlı tutmak için yaşamsal açıdan önemli bütün yeşil alanları imara açmakta sakınca görmüyor.
Bütünüyle böylesi bir arabesk anlayışın dayatma gücü bulunan koltukları işgal ettiği bir kentte, yaşamın temel kriterleri değiştirilerek başka bir dünyanın yolu açılıyor.
Arabesk kent olmaya daha ne kadar tahammül ederiz bilemiyorum.
Ülkede, 4-5 büyük kent dışındaki yerlerde olası benzer dayatmalar yoluyla toplumsal değişim ve gerici devrimi hedefleyenlerin bir adım önde olduğu safsatası yayılmak isteniyor.
Buna, yaşadığımız kentler her ne kadar ‘arabesk kent’ haine dönüştürülmek istense ya da dönüştürülse de izin vermeyeceğiz.
16 Nisan referandumunda İzmit merkezindeki HAYIR oyunun ne anlama geldiğini böyle okuyarak, kent genelindeki gerici eğilimin baskısını kırabileceğimizi söylemek doğru olacaktır.
Öğrencileri, akademisyenleri, aydınları, işçi ve memurları kısaca emekten yana olan toplamıyla yarattığı değerleri korumanın, geliştirmenin ve daha ileri bir dönem yaratmanın mücadelesini verenler, yaratılmak istenen arabesk kent imajını parçalayıp atacak, çağdaş, emeğe saygının ve barışın hakim kılındığı biçimde yaşanan bir kent için mücadelesini aralıksız sürdürecektir.
‘Bu daha başlangıç’ demiştik, anımsatmakta yarar var…
brbrstantan@gmail.com